Güvencesiz ve ucuza çalıştırılıyorlar

Uber Eats, Chaskis, Smood, Just Eat… Özellikle pandemi döneminden bu yana giderek daha fazla insan güvencesiz ve tehlikeli bir iş olmasına rağmen teslimat sektörünü tercih ediyor.
Eve geç geldiniz ve canınız yemek pişirmek istemiyor. Sadece birkaç tıkla: sipariş ver, öde ve yemek yarım saat sonra sıcak ve yemeye hazır bir şekilde gelsin. Üç kelime konuşuluyor ve teslimatçı ayrılıyor – kulağı akıllı telefonuna yapışmış bir şekilde bir sonraki teslimatı arıyor – şehrin sokaklarında sürekli dolaşan bisikletliler ordusuna katılmak için, büyük kare çantaları açıkça fark edilebiliyor. Peki, ama kim bu teslimatçı kadın ve erkek emekçiler? Ve çalışma koşulları nasıl?
Cenevre Sosyal Hizmet Okulu (HETS) öğrencileri bu soruyu araştırmışlar. Bu teslimatçı kadın ve erkek emekçilerin yaşadıkları gerçeklikler farklı olduğu gibi, eski şehir bisikletlerinden son model scooterlara kadar kullandıkları ulaşım araçları da farklı. HETS araştırmasına göre, bu sektörde üç kategori görülüyor: öğrenciler; hızlı bir gelir elde etmek için bu işleri üstlenen sınırdan veya Avrupa ülkelerinden gelen gençler ve göçmen kökenli insanlar. Genellikle biraz daha yaşlı ve güvencesiz izinlere sahip olan bu sonuncular, gıda dağıtımından başka bir iş fırsatı bulamamıştır. Bunların giderek artan bir kısmı, çoğunlukla geçici kabul iznine sahip sığınmacılar.
Sorun çok iyi bilinmektedir: eğitim ve çalışma isteklerine rağmen, çok sayıda sığınmacı İsviçre’de iş bulamamaktadır. Bir mültecinin veya geçici kabul almış bir kişinin işe alınması teorik olarak kolay olsa da, uygulamada başvuru sahipleri bir dizi engelle karşılaşmaktadır. İşverenlerin idari gerçekleri bilmemesi, dil öğrenimi, niteliklerin tanınmaması, işe alımlarda ayrımcılık ve İsviçre toplumunda çok yaygın olan ön yargılar arasında iş bulmak gerçek bir engelli koşu haline gelmektedir.
Smood teslimat emekçilerinin grevi sayesinde, 2020’den bu yana, bir mahkeme kararı ile Cenevre’deki teslimatçı kadın ve erkeklerin statüsü «serbest meslek» statüsünden çalışan statüsüne dönüştü ve böylece iş hukuku açısından güvenceler ve daha iyi bir sosyal güvenlik kapsamı getirildi. O zamandan bu yana, teslimat hizmetleri artık çalışanlarını doğrudan işe almıyor, ancak Uber Eats için Chaskis gibi «hizmet ödünç verme» şirketlerini onlara ödeme yapmakla görevlendiriyor. Statüdeki bu değişiklik gerçek bir gelişme olsa da, çalışma koşulları, uygulamanın sahibi olan teslimat hizmetine ve ücretleri ödeyen taşerona bağlı olarak son derece güvencesiz ve değişken olmaya devam ediyor.
Bugün de durum bahsi geçen çalışmanın bulgularını desteklemektedir: verimlilik hedeflerine ulaşılması için sürekli baskı, yani saat başına belirli sayıda teslimat; depozito karşılığında ödünç verilen çanta ve ceketler; sağlanmayan ulaşım, masrafları teslimat şoförlerine ait olan onarımlar ve kafe ve restoranların dükkân önleri dışında dinlenme veya mola için alan olmaması. Teslimat emekçileri açısından, planlanan sonuçlara ulaşılamaması ya da müşterilerin şikâyet etmesi halinde çalışma saatlerinin azaltılması ve hatta işten çıkarılma gibi yaptırımlarla karşılaşma korkusu hala devam ediyor. Ama hepsinden önemlisi yağmur, soğuk, sıcak hava dalgaları ve yoldaki tehlikeler.
Göçmenlerin hayatı sahip oldukları oturum iznine bağlı olarak da oldukça zorlaşıyor. Pratik anlamda, F iznine sahip tek başına bir kişi, sığınmacılar için normal sosyal yardımdan aylık 451 CHF daha az olan sosyal yardım ölçeğine tabidir. Buna konut ve sağlık sigortası yardımı da ekleniyor. F iznine sahip bir kişinin kendi kendine yetebilmesi için ayda 2.000 ila 2.500 frank kazanması gerekiyor. Ancak dağıtım sektöründe aylık maaşlar çılgınca dalgalanıyor: çalışılan saate bağlı olarak 1.400 ila 3.000 frank arasında değişiyor. Bu koşullar altında, kişinin durumunu dengelemesi ve sosyal yardımdan ayrılmayı düşünmesi oldukça zor.
İş bulma konusunda sayısız engelle karşılaşan sığınmacı kökenli insanlar için yemek dağıtım sektörünün gerçek bir fırsat olduğu açıktır. Çünkü gelir ve finansal bağımsızlık vaadi sunuyor. Ancak göçmenlerin yaşadıkları gerçekler, sömürü, dışlanma dinamikleri ve kısıtlayıcı bir göç rejimi üzerine inşa edildiğinden dolayı, statülerinin güvencesizliğinin ve daha iyi bir durum umudunun, bütün göçmen emekçilerin son derece güvencesiz maddi koşulları kabul etmesini sağlamak için işbirliği içinde çalıştığını gösteriyor. (Arkadaş)