EMEKÇİ AİLELER GEÇİM SIKINTISI ÇEKİYOR
İsviçre Aile Barometresi tarafından yapılan anketin 2024 verileri, orta sınıflar da dahil olmak üzere giderek daha fazla ailenin ciddi mali zorluklar yaşadığını gösteriyor.
İsviçre Aile Barometresi 2024’ün bulguları şok edici sonuçlarına göre, İsviçre’deki ailelerin çoğunluğu mali durumda ciddi zorluklar yaşıyor ve ezici bir çoğunluğu önümüzdeki birkaç yıl içinde durumun düzeleceğine inanmıyor.
AİLELERİN %80’İNDE ENDİŞE HAKİM
2.100’den fazla aile ile çevrimiçi gerçekleştirilen anket sonuçları, güncel olaylar enflasyon, artan sağlık sigortası primleri, konut ve çocuk bakım masraflarının ailelerin mali durumunu ne ölçüde kötüleştirdiğini göstermektedir. Ülke çapında ankete katılan ailelerin %79’u önümüzdeki üç yıl içinde durumlarının kısmen ya da önemli ölçüde kötüleşeceğinden korkuyor. Tüm gelir gruplarından ailelerin %52’si aile bütçelerinin yetersiz ya da çok az yeterli olduğunu söylüyor. Her on aileden dördü için mali durum, daha fazla çocuk sahibi olmamaya karar vermelerinin nedenlerinden biridir.
FRANSIZCA VE İTALYANCA KONUŞULAN KANTONLAR ÖZELLİKLE ETKİLENİYOR
Anketin sonuçları detaylı bir şekilde analiz edildiğinde sosyo-politik açıdan çarpıcı nitelikte. Mali kaygılar artık düşük gelirli emekçilerle sınırlı değil – orta sınıfın büyük bir bölümünü etkiledi: ayda brüt 8.400 ila 10.000 frank (yılda 101.000 ila 120.000 frank) arasında bir aile geliri olsa bile, ankete katılanların üçte birinden fazlası ay sonunda geriye çok az şey kaldığını belirtiyor.
İsviçreli aile örgütlerinin çatı derneği Pro Familia’ya göre, hane geliri yetersiz ya da çok az yeterli olan ailelerin oranı özellikle İsviçre’nin Fransızca ve İtalyanca konuşulan kantonları, tek ebeveynli hanelerde ve 100.000 CHF altındaki gelirlilerde daha yüksektir. Pro Familia’nın Direktörü Philippe Gnaegi’ye göre bu sonuçlar bir uyarı niteliğinde: «Eğer dünyanın en zengin ülkesinde ailelerin neredeyse %80’i gelecek konusunda bu kadar karamsarsa, düşünmemiz gereken çok şey var demektir».
Endişeler tasarruf hesaplarına da yansıyor: Ankete katılan ailelerin %30’u ay sonunda kenara hiçbir şey koyamadıklarını, üçte ikisinden fazlası ise 500 franktan fazla para koyamadıklarını söylerken, %9’u her ay kenara 2,000 franktan fazla para koyduğunu söylüyor.
DERİNLEŞEN EKONOMİK BİR UÇURUM
İsviçre’de kaygısız bir hayat yaşayanlar ile ay sonlarında kara kara düşünen büyük bir kesim arasında yeni bir uçurum giderek derinleşiyor.
Gelir uçurumu siyasi bir faktör haline dönüşebilme potansiyeline sahiptir. Bunu 13.AVS/AHV için yapılan oylamanın sonuçları zaten göstermiştir: ortalamanın üzerinde zenginliğe sahip belediyeler sosyal yardımların genişletilmesine karşı oy kullanırken, yoksul ve orta sınıf belediyeler, belediyenin UDC/SVP’nin baskın siyasi güç olduğu kırsal bir köy ya da sol çoğunluğun olduğu yoksul bir kasaba olup olmadığına bakılmaksızın bazı durumlarda ezici bir çoğunlukla lehte oy kullanmıştır.
SAĞLIK SİGORTASI BİR NUMARALI ENDİŞE KAYNAĞI
Bu gelişme, SP’nin 9 Haziran tarihinde yapılacak olan prim indirimi girişimi açısından son derece önemlidir. Girişim, primlerin harcanabilir gelirin %10’unu aşmamasını öngörüyor.
Federal Konsey’e göre bu durumdan esas olarak orta sınıf faydalanacaktır – en yoksul haneler bugün zaten prim indirimlerinden faydalanmaktadır. Aile Barometresi, gelirden bağımsız olarak tüm haneler için sağlık sigortasının bir numaralı endişe kaynağı olduğunu açıkça göstermektedir.
Aile Barometresi kapsamında ankete katılanların %51’i siyasetçilerin sağlık sigortası primlerinin maliyetini düşürmeye odaklanması gerektiğine inanıyor.
AĞIR EKONOMİK SONUÇLAR
Ancak mali zorluklar İsviçre’de sadece siyasi sınırları zorlamakla kalmıyor. Aynı zamanda insanları çalışma saatlerini artırmaya da itiyor. Yüzde 49’u ailelerinin mali durumu nedeniyle çalışma saatlerini artırmayı düşünüyor.
Aynı zamanda rakamlar, ebeveynlerin kreş ücretlerinden tasarruf etmek için çocuk bakımını yeniden gözden geçirdiğini gösteriyor. Örneğin geçen yıl ebeveynlerin %50’si çocuklarına üçüncü bir şahıs tarafından bakıldığını söyledi. Bu rakam 2024 yılı itibariyle %37’ye düşmüş durumda. Bu, kadınların maddi nedenlerle daha fazla evde kalması anlamına geliyor. Bu da ekonomi piyasası açısından daha fazla kalifiye işgücü sıkıntısına neden olacaktır. Bu nedenle İsviçre’nin gerçekten sosyal bir aile politikasına sahip olması talebiyle, başta emek örgütleri olmak üzere sol-siyasi kesimlerin, acilen eyleme geçmesi gerekiyor. (Arkadaş)