Cinsiyete dayalı şiddet insan hakları ihlalidir

Nilgün Özdal

“Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı 16 Gün” kampanyası 25 Kasım’da başlıyor

Cinsiyete dayalı şiddet insan hakları ihlalidir.

Cinsiyete özel şiddet, tüm dünya da olduğu gibi İsviçre’de de sıklıkla önemsizleştiriliyor ve tabu haline getiriliyor. Şiddete karşı 16 gün Kampanyası, çeşitli etkinlikleriyle cinsiyetçi şiddet biçiminin daha yakından incelenmesine, mücadele edilmesine ve azalmasına katkıda bulunuyor. Kampanya, mevcut destek ve danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi sağlıyor ve çok sayıda insanı şiddete karşı aktif olarak çalışmaya teşvik ediyor. Bu amaçla etkinlikler, atölyeler ve kültürel sunumlar hazırlanıyor ve 16 gün boyunca tüm medya kanalları ve araçları aracılığıyla yayınlar yapılıyor.

Şiddetin farklı biçimlerine dikkat çekmek ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin çok boyutlu bir sorun olduğunu ortaya koymak amacıyla her yıl bir odak konu seçiliyor. Bu senenin konusu ise psikolojik şiddet.

Psikolojik şiddet her yerde ve tüm toplumsal sınıflarda ortaya çıkabilir: evde, evlilikte/birliktelikte, işyerinde, okulda veya diğer kurumlarda. Psikolojik şiddet kişinin duygularına, düşüncelerine, özgüvenine ve öz saygısına saldırmayı amaçlamaktadır.

Psikolojik şiddet; hakaret, aşağılama, tehdit, bağırma, ısrarla takip etme, korkutma, ölümle tehdit etme, suçlu hissettirme, kıskanç davranışlar, yasaklar ve kontrol gibi şiddet içeren eylemleri içermektedir. Sosyal (örneğin aile ve çevre ilişkileri üzerindeki kontrol veya yasaklar, tecrit ve paternalizm) ve ekonomik şiddet (örneğin ücretlere ve mülklere el konulması, zorla çalıştırma veya çalışma yasağı) arasında daha ileri bir ayrım yapılabilir. Psikolojik istismar aynı zamanda aile içi şiddetin bir çeşididir.

Psikolojik şiddet sosyal ayrımcılıkla da yakından bağlantılıdır. Cinsiyete özgü şiddetle mücadele etmek için ırkçılığı, cinsiyetçiliği, engelli ayrımcılığını, sınıf ayrımcılığını, yaşa dayalı ayrımcılığı ve diğer baskı biçimlerini ortadan kaldırmak da gerekir.

Savaşlar da kadınların yoğun şiddete maruz kaldığı durumlardan biridir. Kadınlar savaş ganimeti, intikam ve tehdit aracı olarak şiddetin her türlüsüne maruz kalıyorlar. Ancak bu konu da genellikle tabu konusu olarak etiketlenip hasıraltı ediliyor. Suçlular değil kurbanlar ceza çekiyor.

Savaşlarda pek çok kadın tecavüze uğrayabilir, kaçırılabilir, öldürülebilir veya zorla evlendirilebilirler. Kadına yönelik şiddetin hiç bir çeşidi kabul edilemez. Şiddetsiz savaşsız, insan onuruna yaraşan bir yaşam için mücadele etmek, ayrım gözetmeksizin savaş bölgelerinde silahların susması ve barış için mücadele eden kadınların sesine ses vermek insanlık görevidir. Filistinli ve İsrailli kadınlar birleşerek barış için seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Çünkü kapitalist çıkar çatışmalarında halkların sadece piyon olarak kullanıldığının ve kurban edildiklerinin bilincindeler.

Şiddet eylemlerinin toplumsal cinsiyete özgü bileşeni, ataerkil şiddet veya erkek şiddeti olarak tanımlanmalı ve kınanmalıdır. Eğer bu boyutu göz ardı edilirse kadına yönelik şiddetin merkezi boyutu görünmez hale gelir.

 

Etkinlikler için bu kaynaktan farklı dillerde bilgi alınabilinir:

Veranstaltungskalender – 16 Tage gegen Gewalt an Frauen