Silaha var, emekliye yok

Savaşa ve silahlanmaya daha fazla bütçe

Bugüne kadar orduya ödenen yıllık 5 milyar İsviçre Frangı az gelmiş olacak ki, Ukrayna’daki savaşı ve dünya genelindeki silahlanma yarışını bahane eden savunma bakanlığı, Federal Konsey’i ve parlamentodaki sağ çoğunluğu, harcamaların kademeli olarak 2030 yılında GSYİH’nin %1’ine, yani yaklaşık 8 milyar İsviçre Frangı’na çıkarılmasını önermeye sevk etti.
Şubat ayında kabul edilen orduyla ilgili tasarıda hükümet, 2021-2024 yılları için harcama limitinde 600 milyon İsviçre Frangı artış ve tank satın almak, mühimmat stoklarını arttırmak ve yeni Patriot karadan havaya savunma sistemini yükseltmek için 1.9 milyar İsviçre Frangı taahhüt kredisi talep etti.
Dahası, birkaç ay önce, 36 adet F-35 savaş uçağı alımının durdurulmasını talep eden halk girişimine rağmen, 6 milyar İsviçre Frangı karşılığında satın alınması onaylandı. Bu onay o çok övünülen demokratik hakları, göstermelik haklar durumuna düşürmeye yetti. Zira ordu ve silahlanma için milyarlar her zaman bulunuyor, ama halkın gerçek güvenliği (AVS/AHV, bakım, eğitim) için para yok.
Ancak Federal Savunma Bakanı Viola Amherd sadece milyonlarla değil, aynı zamanda departmanıyla da genişlemeye devam ediyor. Bu kapsamda yeni bir Devlet Savunma Sekreterliği kurulmasını sağladı. Hükümet kararında şöyle yazıyordu: ‘Tehdit durumundaki gelişmeler ışığında Federal Konsey 19 Nisan 2023 tarihli toplantısında Federal Savunma, Sivil Savunma ve Spor Bakanlığı (DDPS) bünyesindeki sivil güvenlik sektörünün güçlendirilmesine karar vermiştir. Bu amaçla, DDPS bünyesinde, güvenlik politikasının genel olarak daha da geliştirilmesi için stratejik temelleri hazırlamak ve koordine etmekle görevli bir Devlet Sekreterliği kuruluyor.»

ORDUNUN BAŞARI(SIZLIK)LARI

Artık Savunma Bakanı, dünyanın öbür ucundaki savaş çığırtkanları ve silah üreticileriyle birlikte Şovenist duygularını dışa vurabiliyor. Ona göre “Ukrayna’daki savaş bir talihsizlik ve trajedidir” ama ne de olsa DDPS’nin ve sermayedar silah tüccarlarının işine gelmektedir.
İsviçre’de bir yandan güvenlik ve ‘tehdit’ haberleri servis edilirken, Federal Konsey’in yedi kişiden daha az kapasiteli özel sığınakları kullanım dışı bırakma kararı aldığı yönündeki haberler tezat oluşturuyor. Bu karar yaklaşık 100,000 müstakil evi etkileyen bir önlem. Zamanlama ise manidar. Çünkü İsviçre ve Avrupa son altmış yılda atom savaşı riskine hiç bu kadar yakın olmamıştı!
DDPS’nin diğer başarıları da kayda değerdir. Pandemi sırasında 700.000 sahte maske satın alınması ve Spiez’deki askeri laboratuvarın ekinezya çayının Covid-19 ile savaştığını duyurması. Biraz daha eskilere bakılırsa; 68’in eski skandalı hala konuşulur. Tanktan çok karnaval arabasına benzetilen bir Panzer, radyoyu açtığınızda taret dönmeye başlıyordu, ısıtıcıyı açtığınızda ana silah devreye giriyordu ve dönemin savunma bakanını istifaya zorlayan diğer eksiklikler. Ya da yine: iki yıl öncesine kadar İsviçre jetleri sadece mesai saatleri içinde uçuyordu.
F-35 savaş uçaklarının alımı için yapılan son milyar dolarlık harcamayla ilgili birkaç ayrıntıyı da tekrarlamakta fayda var. Saat başına yaklaşık 60.000 CHF olan seyrüsefer maliyetlerini sınırlamak için planlanan uçuş saatleri yüzde 20 oranında azaltıldı. Kulakları sağır eden gürültünün hava üslerinin yakınında yaşayanlar üzerindeki olumsuz etkilerini kontrol altına almak için uçuşların yüzde 50 azaltılmasına karar verildi: havanın uçan mücevherleri yerde kalacak! Aslında olan biten İsviçre’yi Pentagon koruması altına sokan bir sözleşmeyi meşrulaştırmak için sahte muhasebe oyunlarından ibaret. Jetlerin bilgisayar aygıtlarının gerçekte ABD tarafından kontrol ediliyor olması da cabası.
Ve siyasi vesayetin etkisi altındaki Federal İdare Mahkemesi Nisan ayı sonunda “gizlilik, silah alımında şeffaflığın önüne geçebilir“ gerekçesiyle Ordu’nun yeni savaş uçaklarının değerlendirme kriterlerini açıklamak zorunda olmadığına karar verdi.

AZ ŞEFFAFLIK, AZ DEMOKRASİ

Ordudaki yetersizlikler(beceriksizlikler) listesi uzundur: bu, neyse ki beş yüz yıldır savaş yüzü görmemiş bir ordunun gerçeğidir. İsviçreli askerler en son 1932 yılında Cenevre’deki bir grev sırasında tüfeklerini ateşlemişti: makineli tüfek ateşinde 13 ölü ve 65 yaralı. Üstelik ölenlerin çoğu zararsız, eylemleri izleyen seyircilerdi.
İsviçre Subaylar Derneği Başkanı Dominik Knill, İsviçre ordusunun ‘iyi konumlanmış’ olduğunu vurgulayarak ‘Bir enerji krizi bile hızla ekonomide ve iç güvenlikte büyük bir bozulmaya yol açar. Kaos ve anarşi o kadar da uzak değildir. Bu senaryoda ordu, polis ve sınır muhafızlarıyla birlikte barış ve düzeni sağlar’ diyor.
Bu ülkede basın özgürlüğünün sınırlarına ilişkin endişe verici bir işaret de, ordunun boykot edilmesi ve sivil hizmetin tercih edilmesi çağrısında bulunan bir makale yayınladıkları için firara teşvikle suçlanan ve 5 Mayıs’ta Bellinzona’da yargılanacak olan, Fransızca konuşulan kantonlardan üç ‘İklim İçin Grev’ aktivistinin davasıdır. Federal Konsey, bu davada basın özgürlüğünün ülke çıkarlarının savunulmasından daha değerli olmadığını vurguladı. Aramalarla, duruşmalarla, el koymalarla yürütülen, en kötü cadı avına yakışır büyüklükte grotesk bir operasyon. Ve sonuç olarak, Savunma Bakanlığı ve hükümetin kamu hizmetine erişimi nasıl kısıtlama niyetinde olduğunu ortaya koyan bir gerçek.
Viola Amherd NATO’nun müşfik kollarında elini ovuşturuyor. Aslında, savaş durumunda İsviçre’nin müstakbel generali Thomas Süssli, ‘Mevcut araçlarla iki hafta içinde mahvoluruz, bu nedenle tarafsızlık sona erer ve diğer devletlere ve ayrıca NATO’ya güvenebiliriz ve güvenmeliyiz’ diyerek gerçek niyetini ifade etmişti. Kısa bir süre sonra da yeni F-35 savaş uçaklarıyla bile İsviçre’nin ancak bir ay dayanabileceğini belirtti. Velhasıl iki hafta daha dayanabilmek için altı milyar frank talep ediliyor.
Yani İsviçreliler gerektiğinde ancak iki ila dört hafta dayanabilecek bir ordu için yılda yedi milyar frank harcıyor!
Bu arada, İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü/Zürih tarafından yayınlanan ‘Güvenlik 2023’ adlı çalışma, İsviçre nüfusunun tarafsızlığa daha eleştirel yaklaştığını ortaya koyuyor. Federal Konsey, «Uluslararası işbirliğine destek artıyor: dar bir çoğunluk NATO ile yakınlaşmadan yana» diyor. Seçmenler savunma kapasitesinin güçlendirilmesini istiyor’.
2010 yılında ordunun lağvedilmesi hedefini programına dahil eden SP’de dahi bir kısım savaş yanlısı çizgiye kayıyor. SP’ye göre çatışmayı önlemek için BM’ye entegre edilmiş bir uluslararası barış gücü yeterlidir. Ve her halükarda programda ‘SP’nin silah ihracatının katı bir şekilde yasaklanması konusunda kararlı olduğu’ belirtiliyor. İsviçre silahlarını Ukrayna’ya gönderecek üçüncü ülkelere ihraç etme kervanına katılan sosyalistler tarafından unutulan bir kavram. Graubünden Milletvekili Jon Pult silah konusunun tamamen yersiz olduğunu savunuyor ve ‘yıllar önce komşularımıza sattığımız silahları yeniden ihraç etmemize izin verilmesinde bir sorun olmadığına inanıyor’. Yeşiller ise sürekli olarak buna karşı çıkıyor.

KİRLİ SİLAH TİCARETİ

Kantonlar Komitesi, ‘Barış için Birleşme’ bayrağı altında silahların yeniden ihracatına yeşil ışık yakmaya karar verdi: işin içinde silahlar olduğunda, barışa atıfta bulunan anlamsal araçlar kullanmak uygun görülüyor. Silah ihracatının rahatlatılması İsviçreli silah üreticilerinin işlerini garanti altına almaktadır.
2017 yılında Nobel Barış Ödülü kazanan iki sivil toplum kuruluşu PAX ve International Campaign to Abolish Nuclear Weapons (ICAN) tarafından hazırlanan rapor, Credit Suisse ve UBS’in nükleer silah üretimiyle bağlantılı şirketlere 5 milyar dolardan fazla yatırım yaptığını ortaya koymuştur. Bu iki banka böylece İsviçre tarafından 1977 yılında onaylanan Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşmasının ihlal edilmesine açıkça katkıda bulunmaktadır. Bu arada Birleşmiş Milletler tarafından 2017 yılında onaylanan daha katı Nükleer Silahların Yasaklanması Antlaşması’nın İsviçre hükümeti tarafından henüz onaylanmadığına dikkat çekilmelidir.
Rusya – Ukrayna savaşı nedeniyle genel bir silahlanma yarışına giren Viola Amherd ve onunla birlikte dünyanın yarısı silahlanmaya ciddi bütçeler ayırıyorlar.
Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü SIPRI’nin Nisan ayı sonunda yayınladığı rapora göre, Avrupa’da ve dünya genelinde askeri harcamalar yeni zirvelere ulaşarak 2240 milyar dolara ulaştı ve Soğuk Savaş’ın sona erdiği dönemdeki seviyeyi aştı. Avrupa’daki harcamalar 2022 yılında 480 milyar dolara ulaştı.
Viola Amherd bu gelişmelere ayak uydurabilmek için Mart ayında Brüksel’e giderek NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile görüştü. İsviçre, NATO ile güvenlik işbirliğini yoğunlaştırma niyetinde ve Norveç de işbirliğini güçlendirmeye açık. – Bakan şunları söyledi: – Somut olarak İsviçre NATO tatbikatlarına daha fazla katılmak ve İsviçre ordusu ile İttifak arasında birlikte çalışabilirliği geliştirmek istiyor.
Şimdiye kadar İsviçre ordusu, doğrudan Pentagon’a bağlı F-35 savaş uçakları alımı ve giriştiği işbirliği ile giderek daha fazla NATO sularında yüzmeye başladı.

Kaynak: https://www.forumalternativo.ch/Fabio Dozio