Hayat pahalı, ücretler yerinde sayıyor

Hayat pahalı, ücretler yerinde sayıyor

 

Enflasyonun bu sonbaharda geçen yıla göre daha düşük bir seviyede de olsa sabit kalması sürpriz olmadı. Zira Federal İstatistik Ofisi (OFS) Ağustos 2023 için tüketici fiyat endeksindeki (TÜFE) yıllık artışı “kendi verilerine göre” %1.6 olarak tahmin etmişti. Bilindiği üzere bu rakam, İsviçre’de her yıl artan önemli bir harcama kalemini (sağlık sigortası primleri) içermediği ve diğer harcama kalemlerini olduğundan düşük gösterdiği için sistematik olarak zaten düzeltilmeye muhtaç ve gerçek dışı bir rakamdır. Bu nedenle OFS tarafından hazırlanan endeks kesinlikle minimum seviyede ve emekçilerin maaşlarının endekslenmesi/endekslenmemesi açısından art niyetli olarak hazırlanmış bir endekstir.

Diğer Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında, bu rakam (büyük ölçüde hafife alınsa bile), halâ oldukça düşük olduğu söylenebilir. Ancak emekçiler, geçim masraflarının artmasına rağmen gelirlerinin sabit kaldığının bilincindeler ve bunu pandemiden sonraki yıllar içinde daha fazla hissetmeye başladılar. Çünkü İsviçre’deki her hanenin bütçesi, çok önemli ölçüde olumsuz etkilenmiş durumda. Ve bu durumun yarattığı hoşnutsuzluk ve tepki giderek artma eğilimindedir. İsviçre’de çok sayıda sendika, siyasi parti ve demokratik kitle örgütünün çağrısı ile 16 Eylül’de Bern’de emekçilerin, “ücretlerinde %5’lik artışın yanı sıra emekli maaşlarında da artış” talebiyle gerçekleştirdikleri kitlesel miting bunun bir dışavurumu olarak algılanmalıdır.

 

 

Kanton yönetimlerinin aymazlığı

 Kantonlar arasında endeksleme konusundaki geriye doğru yarış bu yıl yeniden başlamış gibi görünüyor. Bu yarış, bu sene kamu sektörü maaşlarını endekslemeyeceğini gururla açıklayarak yılın ekonomik idiotluk ödülünü almaya hak kazanan Cenevre Kantonu tarafından başlatıldı. Sendikalar ve diğer emek örgütlerinin neredeyse tamamı, geçen yıl maaşlarda kesintiye giden (nominal ücretlerde %3.5’lik bir artış sağlayan Zürih Kantonu hariç) diğer kantonların ve Konfederasyonun alacağı kararı merakla ve bir-iki istisna dışında, ‘sükunet içinde’ bekliyorlar.

Kamu kurumlarının yöneticilerinin, kısmi ya da sıfır endeksleme kararının hem kendi gelirleri hem de bu kurumların ekonomik durumu açısından kısa ve orta vadede yıkıcı ekonomik etkileri olacağını anlamalarının kaç yıl süreceğini bilemeyiz. Ancak reel memur maaşlarının düşürülmesi, kanton genelindeki mağazaları, işletmeleri, hizmetleri ve vergi gelirlerini etkileyecek önemli meblağları bütçeden çıkaracaktır. Maaş endekslemesini sınırlandırarak tasarruf sağlandığını iddia etmek, yerine yenisini yapmak çok maliyetli olduğu için yıkık bir çatının çökmesini beklemeye benzer. Zira bu çok kısa vadeli bir hesaptır ve tek bir şeyi gösterir: bu hesabı yapanların aymazlığını ve sorumsuzluğunu.

İsviçre’deki sağ siyasetin, 2023’te en acil ihtiyacın sermaye sahiplerinin vergilerini düşürmek olduğunu düşünmesi, önceliklerinin açık bir göstergesidir. Vergi teşviklerinin her zaman ve her yerde tek bir sonucu olur: Devletin kaynaklarını zayıflatmak, dolayısıyla harcamalarını ve yatırımlarını azaltmak ve bu kesintiler orantısız bir şekilde en zenginlere fayda sağladığı için ekonomik eşitsizliği simetrik olarak arttırmak. Kısacası: toplumu daha yoksul ve daha eşitsiz hale getirmek. (Arkadaş