Barınmada darboğaz!

İsviçre’deki konut sıkıntısının sorumlusu göç mü?

 

İsviçre’de boş konut sayısı giderek azalıyor. Bazıları göçü ve insanların serbest dolaşımını sorumlu tutarken, bazı çevreler diğer önemli bir etken olarak 2003’ten beri hiç bu kadar az konut inşa edilmemiş olmasını gösteriyor.

Göç ve göçmen sorunu her seçim yılı, siyasi tartışmaların merkezine itilen kampanya konularının başında geliyor. Parlamentonun yenilenmesiyle birlikte 2023’te de istisna olmadı. Artan kiralar ve konut krizi yine tartışmaları alevlendiren konular arasında yer aldı.

UDC/SVP bu konuyu seçim kampanyasının merkezine alan bir çalışma yürüttü. Parti yakında, seçimlerde elde ettiği başarının rüzgârı ile yelkenlerini şişirmiş vaziyette, 2050 yılına kadar nüfusun on milyonla sınırlandırılmasını amaçlayan bir sürdürülebilir kalkınma girişimi başlatacak. Arka planda ise ülkedeki yüksek göç seviyesine bağladığı konut sıkıntısı yer alıyor.

İsviçre’de konut sıkıntısının yaşanması ve kiraların hızla yükselmesi gerçekten de – abartılı bir ifadeyle – göçmenlerin suçu mu? Basitçe söylemek gerekirse: cevap hayır. Ancak insanların kafasındaki bu “hayır” cevabına büyük bir “ama” eşlik ediyor. Çünkü kabul edelim ki soru bu kadar basit değil.

Konut sıkıntısı göçün sonuçlarından sadece bir tanesi. Zira İsviçre’de göç, geçmişte kiraları bile artırmıştır. Dahası, göçmen sayısı 2013’ten bu yana hiç bu kadar yüksek olmamıştı: geçen yıl İsviçre’ye yaklaşık 85.000 kişi geldi (kısa süreli oturma izni sahipleri dahil). Bu göç hareketi, İsviçre’nin 2002 yılında Avrupa Birliği (AB) ile insanların serbest dolaşımını başlatmasından bu yana dalgalanarak 20 yıldır devam ediyor. Mantıksal olarak bakıldığında, bu yeni gelenler konut talebini artırıyor. Emlak danışmanlık şirketlerinin rakamlarına göre, 2013-2021 yılları arasında yeni hanelerin üçte ikisi yeni gelenlerle oluştu. Bu hesaplamada kantonlar arası geçişler de hesaba katılıyor, ancak bu insanların çoğu ulusal sınırları aşmış durumda.

 

Konut talebi arzdan daha hızlı artıyor

Konut talebi artarsa arzın da artması gerekir. Ancak 2003 yılından bu yana İsviçre’de hiç bu kadar az konut inşa edilmemişti: geçen yıl sadece 42.200 yeni konuta onay verilmiştir. Bu tür orantısızlıklarda konut kıtlığı fiyatlar üzerinde baskı oluşturmakta ve kiralarda patlamaya yol açmaktadır.

Ancak göç tek başına konut sıkıntısını ve kiralardaki patlamayı haklı çıkarmaz. Daha fazla konut inşa etme ihtiyacı, refahın ve yaşlanan nüfusun bir sonucu olan ve giderek daha fazla yalnız yaşama gerçeğiyle de açıklanmaktadır. Bugün İsviçreli ev sahipleri, eşlerden biri öldükten sonra yalnız yaşamayı tercih ediyorlar.

 

İnsanların serbest dolaşımı kiraları olumsuz etkiledi

Freiburg ve Hohenheim (Almanya) Üniversitelerindeki araştırmacılar fiyatlardaki artışı İsviçre’ye göçteki ani artışla açıklıyor. Yılın başında yayınlanan bir başka çalışma ise insanların serbest dolaşımının başlamasından bu yana kiraların ve emlak fiyatlarının arttığını gösteriyor. Bunun nedeni, bu Avrupa anlaşması sayesinde İsviçre’ye gelen vasıflı işçilerin daire ve müstakil ev alabilmesidir. Ancak son on yıl içinde bu etki azaldı. Göçün türü değişti. Dolayısıyla mevcut durum ne 2002’deki ne de sonraki yıllardaki durumla karşılaştırılabilir.

Sonuç: Ülkenin bugün yaşadığı konut krizinde göçün oynadığı rolü tam olarak değerlendirmek mümkün değildir. Piyasayı yeniden dengeye getirmek için inşaat hızını artırmak mı gerekiyor? Artırılsa bile eğilim tersine dönecek gibi görünmüyor. Yükselen faiz oranları yeni konut yapımını daha az cazip hale getiriyor. Buna bir de bürokrasi ekleniyor: şehir ve ülke planlamasının zorlukları ve kısıtlamaları yeni evler inşa etmeyi zorlaştırıyor. Şu anda konut inşaatının canlanacağına dair çok az işaret var. Dolayısıyla konut sıkıntısı korkusu İsviçre’deki tartışmaları yönlendirmeye devam edecek gibi görünüyor. Her halükarda, 2023 seçim sonuçlarının çok ötesinde. (Arkadaş)