Tayvan’da seçim yapıldığında dünya bunu izliyor. Bunun nedeni seçimlerin demokratik bir ortamda yapılıp yapılmadığından çok, güçlü komşusu Çin’in konuyla ilgili uzlaşmaz tutumu.
13 Ocak’ta yaklaşık 20 milyon Tayvanlı yeni devlet başkanını ve parlamentosunu seçmek üzere sandık başına gitti. Geçtiğimiz 30 yıl içinde Tayvan kendisini anti-komünist bir askeri diktatörlükten kısmen burjuva normlarda bir demokrasiye dönüştürdü. Ve şimdi dünyanın en büyük on altıncı ticaret ülkesi durumunda (İsviçre 20. sırada).
Çin’in hegemonyası altında olan Tayvan’ın geleceğinin jeopolitik açıdan belirleyici olduğu düşünülüyor. Peki, ama bu durum neden böyle? Tayvan bu konuda ne yapabiliyor? Ve Tayvan Batı için nasıl bir ideolojik öneme sahip?
Tayvan dünya için neden bu kadar önemli?
Bunun dört harfli önemli bir nedeni var: TSMC. Kısaltma, merkezi Hsinchu’da bulunan «Taiwan Semiconductor Manufacturing Company – Tayvan Yarı İletken Üretim Şirketi» baş harflerinden oluşuyor. Dünyadaki yarı iletkenlerin büyük bir kısmı burada üretiliyor.
Akıllı telefonlar ve dizüstü bilgisayarlar, arabalar, buzdolapları, televizyonlar ve dijital silah sistemlerindeki mikroçipler yalnızca yarı iletkenlerle çalışır.
Buna bir de Tayvan’ın küresel tedarik zincirlerinin ve deniz ticaret yollarının merkezinde yer alan jeostratejik konumu ekleniyor. Tayvan’ın statükosunun korunması bu nedenle «küresel istikrar» için merkezi bir öneme sahip.
Çin neden Tayvan’ın kendisine ait olduğunu düşünüyor?
Çin’in karşı duruşu 1949’daki Çin iç savaşına kadar uzanıyor. O dönemde Mao Zedung liderliğindeki ÇKP, Chiang Kai-Shek liderliğindeki Milliyetçileri yenilgiye uğratmıştı. Yenilginin ardından, iki milyondan fazla Çinli ile birlikte, daha önce Portekiz, Hollanda ve son olarak Japonya gibi sömürgeci güçler tarafından kontrol edilen Tayvan adasına kaçtı.
Chiang Kai-Shek’in milliyetçi partisi Tayvan’ı 40 yıl boyunca diktatörlükle yönetmiş ve tüm Çin üzerinde hak iddia etmiştir. İlk muhalefet partisinin 1987 yılında tanınmasından bu yana Tayvan demokratik bir rol model haline gelmiştir. Esasen Tayvan tarihin hiçbir döneminde 1949’da kurulan Çin Halk Cumhuriyeti’ne ait olmadı. Bununla birlikte Çin hükümeti, Başkan Xi Jinping’in 2024 Yeni Yıl konuşmasında vurguladığı gibi, «Tayvan’ın gerekirse güç kullanılarak anavatanla yeniden birleştirilmesi» gereken « ayrılıkçı bir eyalet» olduğunu savunuyor.
Çin’in vetosu nedeniyle Tayvan bugün Birleşmiş Milletler’de temsil edilmemektedir. Çin’in politikası Tayvan’ın bağımsızlığını tanıyan ülkelerle diplomatik ilişkileri sürdürmemektir.
Tayvan’ı resmi olarak tanıyan ülkelerin listesi de buna uygun olarak kısadır: Aralarında Guatemala, Haiti ve Vatikan’ın da bulunduğu sadece 12 ülke bu listede yer almaktadır.
İsviçre’de Tayvan’ı egemen bir devlet olarak resmen tanımamaktadır. İsviçre Dışişleri Bakanlığı bunu «İsviçre tek Çin politikası izlemektedir. İsviçre Tayvan’ı bağımsız bir devlet olarak tanımamaktadır» şeklinde bir açıklama ile ifade etmiştir.
Tayvanlılar son yıllarda uğruna mücadele ettikleri insan haklarını elde etmek ve bağımsız demokratik bir toplum kurmak istiyor. Bu uğurda bir mücadeleden ve toplumsal uyumdan bahsedilebilir. Ancak karşınızda çok güçlü bir ordu varken toplumsal uyum fazla bir işe yaramıyor. Bir gerginlik durumunda Tayvan’ın kendisinden çok daha büyük olan komşusuna karşı yapabileceği çok az şey var.
Yine de hükümet olası bir Çin saldırısı ihtimaline karşı çok şey yapıyor. Örneğin, zorunlu askerlik hizmeti 1 Ocak 2024 itibariyle dört aydan on iki aya çıkarıldı. ABD de Tayvan’a askeri destek sağlamaktadır. Tayvan ayrıca Rusya ile Ukrayna savaşı karşısında parlamentolar ve hükümetler nezdindeki gayri resmi kanallarını güçlendiriyor.
İsviçre’nin Tayvan’daki varlığı nedir?
Tayvan, İsviçre’nin Asya’daki en önemli beşinci ticaret ortağıdır. Taipei’deki İsviçre temsilcisi Claudia Fontana Tobiassen’e göre, iki ülke arasındaki ticaret «2010’dan bu yana neredeyse iki katına çıktı».
Bugün Tayvan’da «120’den fazla İsviçreli şirket» faaliyet gösteriyor. Bunların arasında, kısa bir süre önce liman kenti Kaohsiung’daki yeraltı demiryolu için büyük bir sipariş alan raylı araç üreticisi Stadler Rail de bulunuyor.
İsviçre, Çin’in vetosu nedeniyle Tayvan’ı bağımsız bir devlet olarak tanımadığından, diplomatik ilişkiler Taipei’deki «İsviçre Endüstrileri Ticaret Ofisi» ve Tayvan tarafı için Bern’deki Taipei Kültürel ve Ekonomik Delegasyonu tarafından yürütülmektedir. Her iki temsilcilik de ilgili dışişleri bakanlıklarına bağlı ve kariyer diplomatları tarafından yönetiliyor.
Tarihsel olarak, İsviçre Bethlehem Misyonu’ndan Katolik misyonerler ve uzmanlar da son 70 yılda Tayvan’ın kalkınmasına katkıda bulunmuştur: mesleki eğitim, sağlık hizmetleri ve Tayvan’ın 16 yerli halkının üyeleri için azınlıkların korunması.
(Arkadaş)