Geçerli sayılan yurt dışı oylarının yüzde 100’ünün Kemal Kılıçdaroğlu’na verilmesi durumunda bile sonuçta bir değişimin mümkün olmadığı görülüyor.
Yücel ÖZDEMİR
Köln
Türkiye’de cumhurbaşkanı seçiminin 28 Mayıs’ta yapılan ikinci turunda kullanılan oyların yüzde 52,16’sını alan Cumhur İttifakının adayı Recep Tayyip Erdoğan, üçüncü kez cumhurbaşkanlığına oturmaya hak kazandı. Rakibi Millet İttifakının adayı Kemal Kılıçdaroğlu ise oyların yüzde 47,86’sını aldı.
İkinci turun sonucunun netleşmesinden sonra ulusalcı, Erdoğan’a muhalif televizyon kanalları ve bu kanallarda konuşan gazeteci-yazarlar, ortaya çıkan sonuçta yurt dışında yaşayan seçmenler ile sonradan Türk vatandaşı olan yabancıların, özellikle de Suriye ve Arap ülkelerinden gelip Türkiye vatandaşı olanların etkili olduğunu ileri sürerek, gerçekleri ters yüz etmeye başladılar. Özellikle yurt dışında yaşayan Türkiye kökenli seçmenleri hedef gösterdiler, Türkiye içinde ise bir sorunun olmadığı algısını yarattılar. Halbuki seçim matematiği bu iddiaların gerçek olmadığını net bir şekilde ortaya koyuyor.
RAKAMLARLA GERÇEKLER
Kesin olmayan sonuçlara göre 28 Mayıs’ta Erdoğan 27 milyon 725 bin 131, Kılıçdaroğlu 25 milyon 432 bin 951 oy aldı. Aradaki oy farkı 2 milyon 319 bin 180.
Yüzde 50+1’i alanın kazandığı iki turlu seçimlerde Erdoğan kullanılan ve geçerli sayılan 51 milyon 414 bin 604 oyun yarısından bir fazlasını yani 25 milyon 707 bin 303 alsaydı, yine seçimleri kazanmış olacaktı. Bu durumda da Erdoğan gerekli olandan 2 milyon 17 bin 828 daha fazla oy almış. Bu tablodan yola çıkıldığında Erdoğan’ın yurt dışından kullanılan oylar sayesinde seçilmediği net olarak görülüyor.
ERDOĞAN YURT DIŞINDA OYUNU ARTTIRDI
28 Mayıs seçimleri içinde yurt dışından toplam 1 milyon 751 bin 943 oy kullanıldı ve bu oyların 1 milyon 743 bin 478’i geçerli sayıldı. Geçerli sayılan bu oyların yüzde 100’ünün Kılıçdaroğlu’na verilmesi durumunda bile sonuçta bir değişimin mümkün olmadığı görülüyor. Yurt dışından kullanılan oyların yüzde 59,39’unu (1 milyon 35 bin 467 oy) Erdoğan, yüzde 40,61’ini (708 bin 11) Kılıçdaroğlu aldı. Aradaki fark 327 bin 456 oy. Bu verilerden yola çıktığında yurt dışından Erdoğan’ın oyuna net katkının sadece 327 bin 456 oy oy olduğu net olarak görülüyor. Böylece yurt dışından kullanılan oylar Erdoğan’ın sağladığı 2 milyon 319 bin 180 farkın sadece yedide birine tekabül ediyor.
Benzer bir durum yurt dışında en fazla oyun bulunduğu Almanya oyları için de geçerli. 14 Mayıs’ta Almanya’da yüzde 65,49 (475 bin 593) oy Erdoğan’a giderken, yüzde 32,52 (236 bin 127) oyu da Kılıçdaroğlu almıştı.
28 Mayıs seçimlerinde ise Erdoğan geçerli 702 bin 687 oyun yüzde 67,36’sını (473 bin 297), Kılıçdaroğlu yüzde 32,64’ünü (229 bin 390) aldı. Bu tablodan bakıldığında Erdoğan’ın oransal, Kılıçdaroğlu’nun oy sayısında küçük bir artış sağladığı görülüyor. Almanya’da genel olarak Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’ndan 243 bin 907 daha fazla oy aldığı görülüyor. Bu da Erdoğan’ın yurt dışında Kılıçdaroğlu’na attığı farkın üçte ikisine denk düşüyor.
Veriler yurt dışından kullanılan oyların seçim sonuçlarına farkın büyümesinde bir etkinde bulunduğu ancak bunun belirleyici bir düzeyde olmadığını net olarak gösteriyor. Buna rağmen bazı kesimlerin sıkça yurt dışı seçmenlerini suçlaması, onların seçim sonuçlarında belirleyici olduğunu göstermesi bir tarafta önyargılar körüklemeyi hedeflerken diğer tarafta ve belki de asıl olarak Türkiye içindeki tablonun üzerini örtmeyi hedefliyor. Türkiye’de yaşayan milyonlarca seçmenin neden Erdoğan’a oy verdiğini düşünmek, ona göre sonuçlar çıkarmak daha yararlı olur.
Yurt dışında yaşayan Türkiye kökenli göçmenlerin neden daha fazla Erdoğan’a oy verdiği ya da mevcut haliyle oy kullanmalarının doğru olup olmadığı ise elbette tartışılabilir. Türkiye’de hiç yaşamamış, belki de yılda bir kez dahi olsa Türkiye’ye gelmeyen, ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanların oy kullanmaları konusunda daha sağlıklı düzenlemelere ihtiyaç olduğu ise açık.
YURT DIŞINDA OY KULLANMAYA BİR ÖRNEK: ALMANYA
1987’den bu yana yurt dışında yaşayan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının gümrük kapılarında oy kullanma hakkı bulunuyor. Bu hak 2014’ten bu yana aynı zamanda temsilciliklerde de kullanılıyor. Katılımdaki yükselme asıl olarak temsilciliklerde oy kullanılmasıyla başladı. Mevcut uygulama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve yurt dışında kütüğüne kayıtlı her yurttaşın oy kullanabileceği yönünde. Yurttaşların Türkiye’de yaşayıp yaşamadıkları ya da gelecekte nerede yaşayacaklarında dair bir şart bulunmuyor.
Dünyada pek çok ülke yurt dışında yaşayan vatandaşlarına oy kullanma hakkı tanıyor. Ancak belli şartlar sıralanıyor. Örneğin Almanya, 14 yaşından sonra en az 3 ay aralıksız Almanya’da yaşama ve bu sürenin 25 yıldan uzun olmaması şartı uyguluyor. Ayrıca bu kişilerin her genel seçim öncesinde bir form ile oy kullanmak istediklerini bağlı bulunduğu muhtarlığa bildirmesi, dolayısıyla isimlerini seçmen kütüğüne yazdırması gerekiyor. Yurt dışında yaşayan Almanlar mektupla oy kullanıyor.
Daha önce yurt dışında yaşayan ancak Almanya’ya geri dönenlerin ise seçimden en az 3 ay önce ülkede yaşamaya başlaması şartı var. Türkiye de gelecekte bugünkü gibi salt vatandaş olma ve yurt dışı seçim kütüğüne kayıtlı olmaya ek olarak yeni kriterler sıralayarak, gerçekten Türkiye’de yaşamayan ve yaşamayacak olanların seçimlere katılmasını sınırlandırabilir. Böylece, yurttaşı oldukları halde yaşamadıkları ülkede kimin iktidara geleceklerinde söz sahibi olmaları engellenebilir. Ancak, mevcut durumdan fayda sağlayan Erdoğan ve partisinin böylesi bir düzenleme yapmayacağı da ortada.
ALMANYA’DAKİ ÇİFTE VATANDAŞLIK DÜZENLEMESİ GELECEK SEÇİMLERİ NASIL ETKİLER?
Bir düzenleme yapılmadığı takdirde gelecek seçimlerde özellikle Almanya’daki Türkiye kökenli seçmenlerin etkisi daha fazla olabilir. Federal Hükümet tarafından hazırlanan yeni Vatandaşlık Yasası taslağında genel olarak, 1 Ocak 2000’den bu yana yasak olan çifte vatandaşlık şartı değiştiriliyor. Almanya vatandaşlığına geçecek olanlar eksi vatandaşlıklarını korumaya devam edecekleri gibi, Almanya vatandaşlığına geçen ve halen sadece Almanya vatandaşı olan Türkiye kökenliler de yeniden Türkiye vatandaşı olabilecekler. Tasarının bu yıl içinde yasallaşması öngörülüyor. Mevcut haliyle yürürlüğe girmesi durumunda, beş yıl sonra yapılacak seçimlerde Almanya’dan kullanılacak oylar çok daha fazla olabilir.