Film Analizi: Die Welle (The Wave – Dalga)

 

 

Die Welle filminde bir örgüt içerisinde yer almanın aşamalı olarak grup içerisindeki bireylere ve iç grubun dış grup üzerindeki etkilerine vurgu yapılmıştır.Film bir faşizm eleştirisinden çok, bireylerin kitle içerisindeki davranışları sonucunda “kitle psikolojisi” altında nasıl değiştiklerini ve manipüle edilebildiklerini göstermektedir ve günümüzde tekrar yükselmekte olan milliyetçi akımların faşizm konusunda kötü bir mazisi olmasına rağmen Avrupa’da nasıl yükselebileceğini gözler önüne seriyor.

 

Filmin Konusu

Almanya’da bir okulda öğretmen olan Rainer Wenger (JürgenVogel), bir hafta süren proje haftasında “Anarşi” dersine girmek istemesine rağmen, Wenger’e “Otokrasi” konusu verilir.

Hitler ardından otokrasi yönetiminin günümüz Almanya’sında bir daha söz konusu dahi olamayacağını düşünen öğrencilerine farklı bir deney yaşatmayı amaçlayan öğretmen, onları sosyal bir gruba dönüştürmeye başlar.

Kendisini lider ilan eden Wenger, önce birey olarak değil, grup olarak hareket etmeyi öğretir. Bunu benimseyen öğrenciler, bir gruba ait olmanın sevinciyle farklı bir oluşuma dönüşmeye başlarlar. Herkesin beyaz gömlek giymesi, grubun bir logosunun olması, hatta bir çeşit özel selamlaşmalarının bile bulunmasıyla Dalga üyeleri arasındaki tüm farklar neredeyse yok olur.

Ailevi problemleri de olan ergenlik çağındaki bu öğrenciler için oluşturdukları Dalga (Die Welle) adı verilen ‘sosyal grup’ ellerindeki biricik varlık olur. Birbirlerinin arkasını kollayıp kendi düşüncelerini paylaşmayanlarla çatışmalara girmeye başlayan gençler, gitgide yayılmayı amaç edinirler.

Öğrencilerin lider olarak gördükleri Wenger, deneyinin ulaştığı noktanın zarar vermeye başladığını, karısının onu terk etmesiyle fark etmeye başlar. Öğrencilerinin Dalga hareketiyle ilgili yorumlarını da okuduğunda geç olmadan yarattığı hareketi bitirmeye karar verir.Ancak bu artık o kadar kolay değildir.

Örgüt olmanın ve bir gruba ait hissetmenin birçok sosyolojik ve psikolojik boyutu vardır. Die Welle filminde bir örgüt içerisinde yer almanın aşamalı olarak grup içerisindeki bireyler ve iç grubun, dış grup olarak gördüğü “anarşistler” üzerindeki etkilerine vurgu yapılmıştır.

Filmin kelime anlamına bakıldığında Almanca’da dalga olduğu görülmektedir. Film için bir örgüt haline gelmenin dalga dalga oluşumuna vurgu yapması açısından manidar bir isim seçilmiştir.

Filmi başından ele alacak olursak öğretmen Rainer proje haftasında istemediği halde otokrasi konusunu anlatmak zorunda kalmaktadır. Aslında anarşi kendi dünya görüşüne daha uygundur fakat zamanla başta karşı olduğu diğer görüşün lideri olmuş hatta bu görüşün bir savunucusu haline gelmiştir.

Aynı zamanda bir grubun lideri olmanın verdiği duygularla kısa süre içerisinde kişiliğinde değişim olmuş ve kontrolsüz güç göstermeye başlamıştır. Burada, bir örgüt içerisinde lider olmanın verdiği tatmin duygusunun kişiyi nasıl değiştirdiği görülür.

Herkesin beyaz gömlek giyerek okula ilk geldiği sahnede, grup içinde ondan biri gibi davranmayanın yani “uyumsuz” olanın bariz bir biçimde dışlandığını görürüz. Hatta bunu lider konumundaki Rainer’in ilk olarak (grup ismi önerilerini aldığı sırada Karo isimli öğrenciyi görmezden gelip en son söz vermesi) yapması grubun diğer üyelerinin de Karo’yu dışlamalarını tetiklemiştir.

Bu dışlama ve yalnızlaştırma politikasının etkisini ilk başta grupta olmayı reddeden fakat sonra gruba girmek isteyen öğrencilerde de görürüz. Grubun dışında kalmak kişilerin zorbalığa maruz kalmasına neden olur ki filmdeki öğrenciler lise çağında olması sebebiyle akran zorbalığı ve dışlama davranışlarıyla karşılaşma olasılıkları daha yüksektir. Bu zorbalığa ve yalnızlığa maruz kalmamak için istemese dahi Kevin isimli öğrenci de grubun içine dahil olmak zorunda hissetmiş ve kendisini kabul ettirmek için çıkartma bastırmıştır.Filmde, herhangi bir projede daha önce bazılarının anlamını dahi bilmediği bir kavramı öğrenmek için bir araya toplanmış öğrenciler, kendilerini bir anda içinden kopmak istemeyecekleri bir grubun içerisinde bulmuşlardır.

Evrimsel açıdan bakıldığında, toplu olarak yaşamak ve bir grubun parçası olmak canlı için hayatta kalmanın bir yoludur. Örneğin filmde yer alan bir sahne de Tim isimli öğrenci ile ondan uyuşturucu madde isteyen dış grup üyeleri arasında çıkan tartışma sırasında dalga üyeleri Tim’i korumaya giderler. Burada grup üyelerinin birbirlerini kollama davranışını görürüz ki bu da hayatta kalmanın bir yoludur. Eğer karakter tek olsaydı muhtemelen fiziksel bir şiddete maruz kalacaktı fakat diğer grup üyeleri sayesinde bu durumdan kurtuldu.Bir başka örnek, Sinan isimli öğrenci grup dışından birine elindeki dondurmayı dalga üyesi olmadığı için vermez.

Bu durumun aynı zamanda sosyal bir yorumu da vardır. Aynı grup üyelerinin benzer paylaşımlarda bulunması, bağlamsal olarak yakın olmaları ve birlikte fazla zaman geçirmeleri, cinsel ve duygusal yakınlaşmayı arttıran sosyal eylemler olarak görülüyor. Filmin bir sahnesinde öğrenciler dalganın hayata bakış açılarını değiştirdiğine vurgu yapmaktadır. Herkes aynı kıyafeti giydiği, aynı amaç uğruna çalıştığı, aynı sembol altında hareket ettiği için herhangi bir bireyin diğerinden üst ya da alt olmadığı; din, ırk, başarı farkının ortadan kalktığı söylenir. Eşitlikçi ve adil bir bakış açısı gibi görünen bu durum, iki farklı olumsuz sonuç doğurmaktadır.

 

  1. Kimliksizleşme:

    Kimliksizleşme, bireylerin kendi benliğini yok ederek daha kolay saldırganlaşmasına ve daha az sorumluluk almasına neden olmaktadır. Filmin birçok noktasında kimliksizleşen grup üyeleri suç olarak görülebilecek davranışları (kamu malına zarar, yaralama gibi) kolayca işleyebilmekte ve eylemlerinde daha cüretkâr davranabilmektedir.

Bir sahnede Tim isimli öğrenci, grup lideri Rainer’e binaya dalga sembolünü kimin çizdiğini söylemek ister, Rainer ise bunun grup olmanın kurallarına aykırı olduğunu söyler.Bireyler de bu sebeple yaptıkları eylemlerden tek başına sorumlu olmadıklarını düşünerek eylemlerinden yalnızca grubu sorumlu tutarlar.

  1. Dış Grup:

    Sayılan farkların ortadan kalkması durumunda ırk, din, başarı gibi sınırlar yok olur ama yeni bir ayrım ortaya çıkar: dalga ve diğerleri. Dalga üyesi olmayanlar, dalga üyeleri tarafından dışlanır ve hatta şiddete maruz kalır.

 

Filmin başındaki derste Alman halkının diktatörlüğü bir kez kabul ettiğine, artık bilinçlendiğine ve bir daha asla böyle bir duruma düşmeyeceğine vurgu yapılmıştır. Filmdeki ironik kısımlardan biri de burada yatmaktadır. Çünkü daha sonrasında Nazi partisinin yarattığı etkiyi daha küçük bir bağlamda yaratarak bu oluşumu bir hafta gibi kısa bir sürede inşa ederler.

Bakıldığında birçok fikir liderden ziyade grup üyelerinden çıkar (Grubun ismi, amblemi, selamlaşma biçimi). Bu da şu soruları ortaya çıkarır. Bir oluşumu yaratan lider midir yoksa o lidere bağlı kişiler mi? Genelde bir eylemin başlangıcında kıvılcımı lider oluşturur. Peki, kıvılcımın büyük bir yangına dönüşmesinde liderin etkisi nedir?

Lider bir süre sonra o yangını söndürmeye çalışsa bile artık yangın kendi kontrolünden çıkmıştır ve kendisiyle birlikte grubun diğer üyelerinin de yangının içinde boğulmasına neden olur. Bu yaklaşım filmin her aşamasında görülmektedir.

Grubun vahşi ve saldırgan tarafını yansıtan en net ve önemli karakterlerden biri Tim isimli öğrencidir. Tim, hiçbir bağlama (aile, arkadaş vs.) kendisini ait hissetmediği için varoluş ve aidiyet hissini yaşadığı ilk yerde saldırgan tarafını ortaya çıkarır.Grubun şiddet ögelerini adeta elleriyle yerleştirir. Web sitesine silah işareti koyması, tüm kıyafetlerini yakması, silah taşıması ve en son olarak aynı grup içerisinde bir başkasını yaralaması ve kendisini öldürmesi.Filmin ilk anından itibaren Tim’in vahşi yanı yavaş yavaş işlenmiş ve kendini öldüreceğinin sinyalleri verilmiştir. Çarpıcı noktalardan biri de aidiyet hissini “ilk” bulduğu anda içindeki saldırganı ortaya çıkarmasıdır.Peki, Tim daha önce bir gruba ait olsaydı yine bu öldürme eylemini gerçekleştirir miydi? Kişiler yanlış bağlamlarda mı yoksa yanlış zamanda mı aidiyet hissettiğinde saldırganlaşır? Ya da sadece kişilik mi bireyin saldırgan davranışını etkiler?Tim burada bu soruları sormamıza neden olan bir karakter olarak etkileyicidir. Bu sorular tam olarak cevaplanırsa tarihsel bağlamda kolektif ve bireysel saldırganlıkların, şiddet eylemlerinin nedeni de anlaşılarak belki de tüm bunlara etkili çözümler üretilebilecektir.

 

Sonuç

  1. İstanbul film Festival’inde jüri özel ödülünü de kazanmış olan Die Welle Filmi, örgüt olma ve bunun getirdiği şiddet eylemini aşamalı bir şekilde anlatması açısından başarılı bir yapıt olarak değerlendirilebilir.

Tabii ki bir örgüt olmak, aidiyet hissi, bir oluşum içinde yer almak her zaman şiddet eylemini doğurmamaktadır. Filmde anlatılmak istenen de tam olarak budur. Örgüt içerisinde eylemleri yönlendirme biçimlerimiz, söylemler örgütsel eylemin savaş gibi yıkıcı büyük bir kolektif eyleme dönüşmesine sebep olduğu gibi toplumun yeniden inşa edilmesine, daha yaşanabilir bir dünya oluşmasına da sebep olabilir.

Tüm bunları dikkate aldığımızda, bireysel bakış açısından yola çıkarak şu sonuca ulaşılabiliriz. Örgütün yıkıcı eylem oluşturmaması, ancak bireylerin benliklerini kaybetmeden örgüt nezdinde kolektif eylemler oluşturmasından geçmektedir.