KADINLAR HAK EŞİTLİĞİ İSTİYOR!

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü İsviçre’nin bir çok yerinde yapılan etkinliklerle kutlandı/kutlanacak.Belirlli kazanımlar elde etse de kadın emekçiler en temel taleplerinden biri olan ücret ve hak eşitliği için hâlâ mücadele ediyorlar. Ekonomik verilerde ve refah düzeyi sıralamasında derece yapan İsviçre’de kadınların büyük çoğunluğu toplumun yoksul kesimini oluşturuyor.
Aynı işte aynı yetenek ve beceriye sahip olan erkeklerden daha az ücret alıyorlar. Çalışan ve çocuklu kadınların kreş sorunu var. Kreşler yetersiz. Olanlar ise oldukça pahalı. Bu nedenle anneler işlerini bırakıyor veya daha az çalışıyor ya da büyük anneler yaşlılıklarında da çocuk bakmak zorunda kalıyor. Daha az çalışan ve daha ay ücret alan kadınların durumu doğrudan emeklilik maaşlarına yansıyor. Emeklilik dönemlerinde de yoksulluk çekiyor ve sosyal destek almak zorunda kalıyorlar.
Cinsiyetçi, ayrımcılık her alanda devam ediyor. Göçmen kadınlar için ise bütün sorunlar daha da büyüyor ve ek sorunlar ekleniyor. Dil ve benzeri sorunlardan dolayı doğru bilgiye ulaşamadıkları ve yasal haklarını bilmedikleri için, kötü koşullarda çalışıyor daha fazla sömürülüyor, daha kötü ücret alıyorlar. Toplumsal ve politik yaşama oldukça sınırlı katılabiliyorlar. Kadın emekçilerin hak eşitliği mücadelesi ve kazanımları için bir çok kentte eylem ve etkinlikler düzenleniyor. İsviçre DİDF Kadın Grubu da yaptığı çağrıyla göçmen kadınları hakları ve kazanımları için birlikte mücadeleye çağırdı.

Mehmet Murat YILDIRIM

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü öncesinde İsviçre’de yaşayan göçmen kadınların sorunlarını dinledik. Ülkede rahat bir yaşam sürdüklerini ifade etseler de iş yaşamındaki eşitsizlikten şikayetçiler.

İsviçre, kadınların hem özgür olarak yaşadıkları hem de bazı ayrımcılıklara maruz kaldığı bir ülke. Öyle ki ülkede kadınlara seçme ve seçilme hakkı ancak 1971’de verilebilmiş. Cinsiyet eşitliği ilkesi, anayasada 1981’e gelindiğinde yer almış. Bunun uygulamaya geçmesi ise 1991’i bulmuş. İsviçreli kadınlar, eşit haklara sahip olabilmek için 14 Haziran 1991’de büyük bir grev-protesto başlatmış. 500 bin kadının sokaklara döküldüğü eylem, ülke tarihinin en büyük siyasi hareketlerinden biri olarak tarihe kazınmış. Benzer protestolar, ilerleyen yıllarda da aynı gündemle tekrarlanmış. İsviçre’de kadınlar bugün, evde ve sokakta erkeklerle eşit haklara sahip olsalar da çalışma hayatında dengeler aynı değil. Ülkede kadınlar, erkeklerden az ücret alıyorlar. Kadınlar, ayrıca emeklilik yaşının yükseltilmesine de karşılar. 8 Mart arifesinde İsviçre’deki göçmen kadınlarla yaşadıkları sorunları konuştuk.

ÇİĞDEM İŞCEN

“EŞİT ÜCRET ALMAK İSTİYORUZ”

İlk olarak, yaklaşık 25 yıldır İsviçre’de yaşayan Çiğdem İşcen, bize ülkede yaşadıklarını anlattı. Baba tarafından Kürt, Anne tarafından Türk olarak Türkiye’de dünyaya gelen Çiğdem, 1995’te yaşadığı politik sorunlardan dolayı ülkesini terk etmiş. Eşiyle birlikte ilk olarak Almanya’ya iltica eden Çiğdem, 2,5 yıllık bir bekleme sürecinin ardından iltica talepleri reddedildiği için birkaç yıl başka ülkelerde yaşamak zorunda kalmış. 1999’da İsviçre’ye gelerek iltica eden İşcen ailesinin sığınma talepleri 2000 yılında kabul edilmiş. Çiğdem, yasal bir oturuma sahip olduktan sonra sürekli çalıştığını kaydediyor. İlk olarak Basel kentinde üniversite yaşantısına başladığını söyleyen Çiğdem, “Hayatımın büyük bir kısmını İsviçre’de geçirdim. Buraya geldiğim ilk günden bugüne kadar bir kadın olarak kendimi çok özgür hissettim. İsviçre’de yaşayan kadınlar için en büyük handikap, erkeklerle eşit çalışma koşullarına sahip olmamaları” diyor. Yaklaşık 8 senedir kurumsal bir firmada yönetici olarak çalıştığını belirten Çiğdem, sözlerine şöyle devam ediyor, “Erkelerle aynı işi yapıyoruz. Bazen daha fazla çalışıyoruz. İş hayatında daha aktifiz. Eşit ücret almak istiyoruz.”

 

NERVET RHAWİ

“TÜM KADINLARI MÜCADELEYİ BÜYÜTMEYE ÇAĞIRIYORUM”

Süryani bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Nervet Rhawi de benzer sorunlardan şikayetçi. Uzun yıllardır İsviçre’de yaşadığını ifade eden Nervet, çalışma hayatında erkeklerle eşit koşullara sahip olmadıklarını belirtiyor. Emeklilik yaşının yükseltilmesinden de şikayetçi olduğunu söyleyen Nervet, “Bir kadın ve bir Süryani olarak çok zorluk çektim. Geçmişte halkımın yaşadığı kıyımları anlatmama gerek yok. Bu nedenle topraklarımızı terk etmek zorunda kaldık. Bu ülkede de ‘saçımızın siyah olması’ farklı muamelelerle karşılaşmamıza neden oldu. Yine de bir kadın olarak bu ülkede kendimi her zaman rahat hissettim. Fakat iş hayatında erkeklerle eşit koşullara sahip değiliz” diyor. 8 Mart’ın kadınlar için önemine dikkat çeken Nervet, sözlerini şöyle tamamlıyor, “Bu ülkede kadınlar birçok kez haklarını kitlesel olarak aradı ve bu sayede önemli kazanımlar elde edildi. Bu fayda 8 Mart ruhuyla elde edildi. Yine bir 8 Mart arifesindeyiz. Bu nedenle tüm dünya kadınlarını mücadeleyi büyütmeye davet ediyorum.”