Bir Sempozyumun Ardından: Mültecilerin Korunması

 

Saadet Türkmen

 Sekizinci Mülteci Sempozyumu

SFH ve UNCHR tarafından düzenlenen sekizinci mülteci sempozyumu, Mültecilerin Korunmasına Erişim- Zorluklar, Perspektifler, Çözümler başlığıyla, Bern`de, 19./ 20. Mayıs tarihlerinde gerçekleştirildi. Sempozyuma konuyla ilgili bilim dünyası, politika ve idari alanlardan yaklaşık üç yüz elli kişi katıldı. Sempozyumun  merkezinde, Şubat 2020`den beri devam eden Ukrayna Savaşı`yla birlikte gelişen yeni mülteci statüsü S, yeni mültecilik yönetiminin Avrupa genel mülteci politikalarında emsal teşkil edip etmeyeceği, eğer edecekse bunun koşulları ve hangi zeminde olabileceği konuları ele alındı. Bu bağlamda, “1951 Cenevre Anlaşmasından bu yana gecen 71 yıldır süregelen politikalar büyüteç altına alınarak: “2022 Subat`ında Ukrayna savaşı ile başlayan dönemin ihtiyaçlarına cevap verebiliyor mu? Savaşın ortaya çıkardıgı yeni durum, iltica politikalarının değişmesine temel teşkil edebilecek bir dizi yeni düzenlemelerin gerektiğine işaret etmekte mi? Avrupa`da ortak bir mülteci politikası oluşturmak nasıl mümkün olabilir?” vb.sorularla, aralarında Federal Konsey Üyesi Karin Keller-Sutter ve Avrupa Meclisi’nden konuşmacıların da yer aldığı panelistlerce bir çok boyutuyla tartışıldı, analiz edildi ve yanıtlar/çözümler için olası perspektifler sunuldu.

Politik Perspektiften Yankılar

İsviçre iltica sistemi ve siyasi perspektiften Ukrayna`daki savaşın etkileri başlıklı konuşmasında, Federal Konsey üyesi Karin Keller-Sutter, Ukrayna Savaşı ve sonrasındaki gelişmelerle bunların İsviçre ve Avrupa mülteci politikalarına etkilerini dile getirdi. Keller-Sutter, savaştan kaynaklı aktüel krizin uluslararası ülkeler topluluğu için zor bir durum olmasınıny anında; mülteci politikaları konusunda uluslararası işbirliğinin de önünün açılabileceğine işaret etti. Bu bağlamda, İsviçre’de S statüsüyle geçici oturum deneyimlere dair karşılaştırmalı çalışmalar yapabilecek bir uzmanlar grubunun kurulmakta olduğunu bildirdi.

UNHCR`den Patrick Eba, Europarat`tan Leyla Kayacık ve SEM`den Christine Schraner Burgener de yeni iltica pratiğine dair perspektifleri dile getirdiler. SFH adına konuşan Miriam Behrens ise Ukraynalılar özgülünde denenen S statüsünün geçici iltica statüsü (`vorläufige Aufnahme`) olarak adlandırılan problemli mülteci kategorisinin yerine alabilecek bir potansiyel olduğunu ifade etti. Genel olarak, S statüsünün `savaştan kaçan insanlara güvenlik hakkı vermesinin önemine değinerek, aktüel haliyle S statüsünün bireysel sebeplerden dolayı iltica etmek zorunda kalabilecek insanlar için, uzun vadede sorun teşkil etme olasılığını da hatırlattı. Bu bağlamda, farklı sebeplerden dolayı iltica talepleri olabileceği, kimi özel grupların özel prosedürlere ihtiyaç duyabileceği konularına da yer verildi.

Gelecek dönem mültecilik talepleri için zorluk teşkil edebilecek dört önemli alt konu ise:(a) on sekiz yaş altı UMA`larin statüsü (b) farklı cinsel kimliğinden dolayı iltica talebi hakkı olan bir dizi özel ihtiyaçlı grupların varlığı (c) tüm sığınmacılar için standart ve hukuki koruma kalitesi yüksel olan bir iltica sürecine ihtiyaç (d) çalışma hakkı olarak belirlendi. Aynı şekilde, tüm iltica süreçlerinde bir dizi görev ve yükümlülükleri olan aktörlerle birlikte çalışma zeminlerinin oluşturması konusunun da altı çizildi.

 

Mülteci Yaşam Formları- Göç Yönetiminin Ekstrem Yüzleri

Transit ülkelerle hedef ülkeler arasında defalarca şah masasındaki figürler gibi, onlarca defa ileri ve geri gönderilen mültecilerin video görüntüleriyle göç süreçlerinden aktardıkları minimal kesitler, sadece günümüz mülteci yaşam formuna dair önemli perspektifler sunmakla kalmadı.Sempozyumda, bunun yanı sıra, bir yandan Avrupa`da sınırların korunması için geliştirilen göç yönetimi politikalarının baskıcı yüzüne de dikkatler çekildi. Bir diğer yandan da yeni mülteci statüsü olan S oturumuyla mülteciler arası oluşan hiyerarşilerin problemli yanları cok fazla olmamakla birlikte tematize edildi. İlaveten, mülteciliğin farklı süreçlerinde yaşanan dramlar, kazalar, ölümler ve kurtarma çabaları, mültecilere sunulan fiziksel alanların düzenlenmesi ve de mültecilerin sosyo-politik, kültürel dahil edilmelerinin daha başından itibaren desteklenmesinin önemi de ele alınan konular arasındaydı.

Çalıştayların yer aldığı ikinci günkü ilginç etkinliklerden birinde ise mültecilerin Isviçre`deki yaşama katılım aşamalarına dair önemli perspektifler sunuldu. İsviçre`ye mülteci olarak gelmiş ve yaşamlarını burada sürdüren farklı dil ve kültürel gruplardan oluşturulan Mülteci Parlamentosu`ndan bireylerin yer aldığı etkinlik, sosyopolitik katılımın aşamalarına dair sunduğu perspektiflerle hayli dikkat çekti.

Gelecek Sempozyumlar için konular

Sempozyuma katılan panelistlerin de ifade ettiği gibi, mültecilerin korunması noktasında daha bir çok konu tartışılmayı beklemekte. İltica süreçlerinin herkes için hakkaniyetle gerçekleştirilebilmesinin teminat koşulları, mültecilerin sosyo-politik yaşama katılımları ve özel korunma ihtiyaçlı kişilerin korunması, S statüsü ile birlikte ortaya çıkan farklı pratikler ve farklı mülteci grupları arasındaki kıyaslar her ne kadar bu sempozyumda detaylarıyla, derinlemesine tartışılamadıysa da, konunun önemine dikkat çekilerek, yeni toplantılarda ele alınması gerektiği vurgulandı. Mülteciliğin sebeplerinin ortadan kaldırılmasına dair düşünceler, ve de mültecilik deneyiminin bariş süreçlerinde kaynak olarak görülmesi ve değerlendirilmesi konuları da aynı şekilde, ele alınmayı beklemekte.