Ergün ÖZALP
2022 , Dünyada ve Türkiye‘de savaş tamtamlarının çaldığı ve derinleşen krizin yükünün emekçilere fatura edildiği bir yıl oldu.
Fakat kötümser olmayada gerek yok. Emekçiler, tüm kıtalarda direnmeye devam ediyor.Umut ve beklentilerin yüksekliği, mücadele azminide körüklüyor..
2022 Şubat’ında başlayan Ukrayna’daki savaş,dünyadaki gerilimi artırdı.ABD ve NATO’nun,AB’nin Rusya’ya uyguladığı ekonomik yaptırımlar,Rusya’nın karşı yaptırımları;krizden çıkmak için debelenen dünya ekonomisini iyice çıkmaza soktu.
Enerji fiyatları ve enflasyon, tüm dünyada 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana görülmemiş boyutlara ulaştı. Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva, bu yıl ülkelerin üçte birinin resesyonda olacağını söyledi. Çin’deki ekonomik büyümenin durması, dünya ekonomisine durgunluk ve gerileme olarak yansıyacak.
Dünya çok kutuplu hale geldi, emperyalistlerarası ekonomik paylaşım savaşı, nükleer füzelerde dahil silahların çekildiği bir döneme evrildi.
Ukrayna’daki savaşın, Rusya,istediğini alıncaya dek; 2023 sonuna kadar süreceği öngörülüyor. Önümüzdeki süreç, kapışmaların artacağı, yeni bloklaşma ve mevzilenmenin ivme kazanacağı bir dönem olacak. Emperyalistlerin işbirlikçileri de, bu yeni döneme ayak uydurmaya, saf belirlemeye çalışıyor. Bu durum, tüm dünya ülkelerini, içeride ve dışarıda sert sınıf mücadelelerine davet ediyor; iç savaşlara ve askeri darbelere açık hale getiriyor.
Emperyalistlerin savaş planlarını,krizi emekçilerin sırtına yükleme çabalarını bozacak tek güç; Avrupa’ya, Ortdoğu’ya, Asya- Pasifik’e yayılan, halkların grevler ve direniş dalgasıdır.
Türkiye’ye gelirsek, hertürlü adaletsizlik ve hukuksuzluk altında hakları gaspedilen ve AKP-MHP Faşizmine karşı mücedele eden emekçiler, kürtler, aleviler, kadınlar, gençler; yeni yılda mücadeleyi yükseltmekten başka bir seçeneklerinin kalmadığının farkında.
Açlık sınırı altında asgari ücret belirlenmesi, önümüzdeki bahara Türkiye işçisini,köylüsünü memurunu, emeklisini; grev ve direnişlere, topyekün sokağa davet anlamına geliyor. Ayrıca,önümüzdeki, Mayıs ya da Haziran ayında, seçimler de bekleniyor.
AKP-MHP iktidarının, devlet kurumlarını tetikçi olarak kullanması, provakasyon ve mafyatik-terörist yöntemleri devreye sokması ise, kaygı yaratıyor.
Bu nedenle, AKP- MHP faşist iktidarının, tek adam rejiminin tasfiyesi; bir çırpıda gerçekleşmeyecektir. Kendisinden bugüne kadar yaptıklarının hesabının sorulacağını bilen Cumhur İttifakı faşist bloku; iktidarı vermemek için elinden gelen hertürlü ahlaksız ve kirli girişimi –HDP’yi kapatmak, İstanbul Belediyesi’ne el koymak gibi- sürdürecektir.
Umut ve beklentilerin boşa çıkmaması için,ilk aşamada AKP-MHP faşist blokuna karşı, tüm muhalif güçlerin birleşik bir mücadelesi gereklidir.
İkinci olarak, düzen muhalefetinin yeni başlayacak dönemde, emperyalist odaklara teslim olarak eski düzeni geri getirme çabalarını da engellemek gerekecektir.Muhalefetin verdiği mücadelenin saptırılmasına izin vermeyecek yegane güç olan Emek ve Özgürlük İttifakı’nı güçlendirmek; ona omuz vermek, bu yüzden tayin edici bir önem taşıyor.
Seçimler öncesinde ve sonrasında, baskı ve provakasyonları aşmak, gerçek bir demokrasiye ulaşmak; Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bir çekim merkezi olmasına ve doğru taktiklerle, hertürlü önhazırlığı yaparak, süreci yönetebilmesine bağlıdır.
Bu herşeyden önce, iş, ekmek, özgürlük, hak, hukuk adalet, eşitlik ve onurlu bir barış arayan, türk ve kürt muhalif güçlerin; birleşik eylemini gerektirir.Türkiyeli emekçilerin talepleri,kürtlerin ve alevilerin istemleri, seçim sandığıyla çözülemeyecek derinlikte ve boyuttadır.Demokratik bir halk iktidarına gidecek yolu açmak; ancak mücadeleyle olanaklıdır.
Kısacası, sadece beklenti ve umut etmek değil, tüm muhalif kişi ve kurumların mücadele sürecine aktif katılımı, tarihsel bir görev olarak ele alınmalıdır.2023’e, zorlu mücadelelerle yeni kazanımlar elde edeceğimiz bir yıl olması umuduyla merhaba diyoruz.