İsviçre’de 14 Haziran 300 bin kişinin katıldığı genel iş bırakma ve eylem günü ilan edildi, kadınlar iş yerlerinde ve sokakta taleplerini dile getirdi.
Emine SARIASLAN
İsviçre genelindeki 14 Haziran gününde kadınların düzenlediği gösterilere 300 binden fazla kişi katıldı. Kadınlar fabrikalarda ve sokaklarda protesto gösterileri düzenledi. Kadınlar daha iyi çalışma koşulları, iş yerlerinde, evde, kamusal alanda daha fazla eşitlik talep ederken, cinsiyetçiliğe ve şiddete son verilmesini istedi.
İsviçre’de kadınlar aylardır 14 Haziran “Kadın Grevi” eylemleri için hazırlandı. Bu süreçte yüzlerce toplantı gerçekleştirildi. İş yerlerindeki ve sosyal sigortalar sistemindeki taleplerin ön plana çıktığı sendikal mücadele ve bu mücadeleyi destekleyen sol partiler öne çıktı. Diğer tarafta toplumsal konuları ele alan kadın örgütleri bu sürecin önemli kısmını oluşturdu. Birçok şehir sabah erken saatlerden itibaren lila renklerle donatıldı. Mücadele günü, kadınların günü coşkuyla başladı. Sloganlara müzik ve dans gösterileri eşlik etti.
TALEPLER SOKAĞA TAŞTI
Sağcı ve liberal partiler yaklaşık 6 aydır, 14 Haziran “Kadın Grevi”ne katılımı engellemek için hem basın hem de parlamento aracılığıyla “Kadın eylemi değil solcuların grevi”, “ekonomimize zarar veriyorlar”, “kadın ve erkek zaten eşit” propagandaları yaptı, ancak bu propagandalara rağmen güçlü bir eylem örgütlendi. Emekçi kadınlar hakları için iş bırakıp eylemlere katılarak taleplerini sokağa taşıdı.
İŞ YERLERİNDE GREV VE GÖSTERİLER
Fabrikalarda ilk eylemler gün ağarırken başladı. Sabah boyunca temizlikçiler, hemşireler, tezgâhtarlar, nöbetçi işçiler, eczacı asistanları ve inşaat işlerinde çalışan kadınlar, geçinmeye yetmeyen ücretlerinin ve emekli maaşlarının artırılması, daha iyi bir çalışma hayatı, daha iyi yaşam koşulları için ve ayrımcılığa, cinsel tacize ve şiddete karşı iş bıraktılar, gösteri düzenlediler:
Luzern’de SOS-Reinigungen temizlik şirketi işçileri her ayın sonunda ücretlerinin zamanında ödenmesi ve elden değil banka hesaplarına yatırılmasını talep ederek iş bıraktılar. Ayrıca seyahat ücreti ve öğle yemeği ödeneklerinin de ödenmesini talep ettiler ve o gün başarıya ulaştılar. Şirket bir anlaşma imzaladı ve talepleri yerine getireceğini söyledi.
Bern Tiyatro çalışanları iş bırakarak daha iyi çalışma koşulları ve daha iyi ücret için, hep birlikte eylemlere katıldılar.
Bern, Dotzigen’de 21 hemşire öğlen yemeği molasını yarım saat uzatarak greve destek verdi. Hemşirelerin istediği talepleri üzerine müzakere etmek ve talep listelerini Tertianum yaşlılar yurdu yönetimine teslim ettiler.
Jura daki Vallée de Joux’da 300 kadın saat işçisi saatlerce iş bıraktı.
Lozan ve Locarno’da, satış elemanları işlerini bırakarak, mağazalardan sokaklara çıkarak eylemlere katıldı.
St_Gallen’de, Geriatri Kliniği, Bürgerspital ve Singenberg Huzurevi’ndeki tüm sağlık çalışanları öğle yemeğinde bir araya gelerek taleplerini tartıştılar.
Interlaken’daki sosyal danışmanlar ise iş bırakarak, eylemlere katıldılar.
Zürich’de Gotthard alışveriş merkezi önünde temizlik işçilerinin sorunlarına dikkat çeken ve taleplerini dile getiren bir eylem yapıldı. Çoğunlukla göçmen kadınların çalıştığı temizlik branşında az zamanda çok iş yapmaya zorlanan işçiler ve onları temsilen Unia sendikası otellerin temizlik işlerini taşeron firmalara vermeyi sonlandırmasını, asgari çalışma saatlerini garanti etmelerini ve otel misafirlerinin çalışanlara cinsel tacizini önlemek için daha fazla tedbir alma çağrısında bulundu.
İnşaat sektöründe çalışan kadınlar temiz tuvalet ve hijyenle birlikte, iş yerlerindeki cinsel tacize karşı önlem alınması ve daha fazla ücret ödenmesi için eylem düzenledi.
ANNELER ÇOCUK BAKIMI İÇİN SİGORTA TALEP ETTİ
Annelerden oluşan “Senin Annen Federal” Komisyonu eylemlerin ön çalışmalarına ve gösterilerine aktif katıldı. Çocuk arabalarıyla gösteriye katılan anneler ve çocukları miting alanlarına girerken büyük bir coşkuyla karşılandılar. Annelerin ana sloganı “Boniler aşağıya, ücretler yukarıya” idi. Anneler adına yapılan konuşmada, “Genellikle çocuklara bakanlar kadınlardır. Evde çocukların doğrudan bakımı için yaklaşık bin milyon saat ücretsiz çalışmak zorundalar” denildi. Annelik izninin uzatılması ve ebeveyn izninin olması, kreşlerde, gündüz okullarında ve çocuk bakıcısı olarak çalışanların ve tüm çocuk bakım personeli için makul ücretler ve çalışma koşullarının sağlanması, çocuk bakımı işinin tüm sosyal sigorta sisteminde tanınması annelerin talepleri arasındaydı.
GÖÇMEN VE MÜLTECİ KADINLAR EŞİTLİK İSTEDİ
14 Haziran “Kadın Grevi”ne ve gösterilerine katılan göçmen ve mülteci kadınlar, kendi taleplerini dile getirdi, taşıdıkları pankartlarda ve yaptıkları konuşmalarda hem kadın hem göçmen oldukları için çok yönlü ayrımcılığa maruz kaldıklarını belirtti. Göçmen oldukları için, İsviçreli olanlardan daha az maaş aldıklarını, kendi ülkelerinden getirdikleri diplomaların tanınmadığını ve bununda iş bulmalarını zorlaştırdığını veya kendi kalifikasyonuna uymayan işlerde çalışmak zorunda kaldıklarını vurguladılar.
Eşitliğin tüm alanlarda herkes için sağlanması gerektiğini vurguladılar. Bern’de göçmenler adına konuşma yapan Olga Pisarek, vatandaşlığa geçişin kolaylaşmasının göçmen kadınların hayatını kolaylaştıracağını, ekonomik, politik yaşama katılımı güçlendireceğini belirtti. Mülteci kadınlar, mülteci kamplarındaki yaşam koşullarının zorluklarına değinerek, insanca yaşayacakları koşulların oluşturulması talebinde bulundu. İranlı ve Afganistanlı mülteci kadınlar enternasyonal dayanışmanın önemine dikkat çekerek, kendi ülkelerinde verilen kadın mücadelesine destek için çağrı yaptı.
NE YARIN, NE YARINDAN SONRAKİ GÜN…
Sendikacı Vania Alleva ise yaptığı konuşmada önemli meselelerin altını çizdi ve eylemlerin hedefini özetledi: “Mücadeleci, güçlü ve gururluyuz. Büyük bir dayanışma yaşıyoruz. Bugün yeni bir sayfa açıyoruz. Geriye değil ileriye. Ücretlerde, emeklilik maaşlarında eşitlik ve bakım işlerinin daha adil bir şekilde dağıtılması için mücadele ediyoruz. 5 bin frankın altında ücret olmamalı. Çalışma saatleri 35 saate düşürülmeli, 13. emeklilik maaşı ödenmeli. Zorbalığa, cinsel tacize ve kadına yönelik şiddete sıfır tolerans gösterilmelidir. Bu taleplerimiz için buradayız. Mücadelemizin peşini bırakmayacağız. Ne yarın ve ne de yarından sonraki gün…”