Sorun büyüyor, çözüm yok

Yetersiz konut,artan kiralar dar gelirli emekçilerin yaşam koşullarını zorlarken, bürokratik mekanizmada laf çok ama çözüm yok.

Covid-19 Pandemisi liste başı ‘refah’ ülkelerinden biri olan İsviçre’de çok da göze batmayan gerçeklerin daha çok görünür olmasına da vesile olmuştu. Bunlardan biri de yapılan yiyecek yardımları için Cenevre’de oluşan kuyrukların uzunluğuydu. Tikel sayılan yoksulluk, görmezden gelinemeyecek kadar kaldırım işgal ediyordu artık. Kişi başına düşen ulusal gelirin tavan yaptığı bir ülkede yiyecek yardımı kuyruğunun oluşması, kısa bir süreliğine de olsa basında kendine yer bulsa da sonrasında üzerinde fazlaca durulmadı. O gün üzerinde durulmayan gerçeklik bugün başka sorunla ortaya çıkıyor: Konut sorunu! Kirası karşılanabilir bir ev arayışı yoksul halk kitlelerinin uzun kuyruklar oluşturma sıklığını arttırdı.
KENT YOKSULLARI ŞEHİRLERİN DIŞINA İTİLİYOR
Uzunca bir süredir büyük kentlerin demografik yapısı ile ilgili projeler üzerinde çalışan kanton yönetimleri, kanton gelirlerini arttırmak üzere sermayeye uyguladığı özel vergi indirimleri sayesinde zenginleri daha çok çekme rekabetini teşvik eder durumdaydılar. Aynı kentlerin yeniden planlanması, beklenen gelir dağılımı üzerinden sürdürülen az sayıdaki yeni yapılaşmanın biçimini belirlerken, ev kiraları da giderek artmaya devam etti. Özellikle Zürih, Basel, Cenevre, Zug gibi şehir merkezlerinde zenginler kendilerine kurtarılmış bölgeler ilan ettiler. Artan ev kiraları yüzünden şehirlerin çeperlerine doğru itilen yoksul kent emekçileri artık buralarda da tutunamayacak durumda.
Konut sayısının yetersizliği, var olanların kira bedellerinin yüksekliği özellikle düşük ücretli işlerde çalışan emekçileri oldukça zorlar durumda. Çocuklu ve tek başına çalışan emekçiler bu zorluğa maruz kalanların başında geliyor. Birçoğu şehir merkezlerinde çalışıyor olmalarına rağmen şehir merkezinde ikamet etmesine olanak sağlayacak bir gelire sahip olamıyor. Zengin ve yoksul arasında giderek derinleşen gelir dağılımı farkı, yaygınlaşan sıfır ücret zammı politikası düşük ücret karşılığında çalışmak zorunda kalan emekçi yığınları daha da çok yoksulluk içerisine iterken, çalışan yığınların barınma sorunu acil talepler listesinde üst sıralara tırmanıyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR KONUT POLİTİKASI YOK
Başta büyük şehirler olmak üzere ülke genelinde ortaya çıkan ve giderek daha da aciliyet kazanan konut sorununu çözme konusunda ne kanton yönetimlerinin ne de Federal Konseyin etkili bir planı var. Çünkü barınma sorunu daha çok ya belediyelerin ya da şahısların sorunu olarak görülüyor. Var olan konut yapılaşmasına dair düzenlemeler ise daha çok rant sağlayan kriterlere dayandığı için, halkın barınma sorununu azaltacak yönelim ve yapılaşma söz konusu olmuyor olanda da parsayı inşaat firmaları ya da yatırımcılar götürüyor. 2022 yılı Federal İstatistik Dairesi verilerine göre İsviçre’de hane sayısının %61’i kiralanmış hanelerden oluşuyor ve bu rakam Zürih, Basel ve Cenevre gibi büyük kentlerde yüzde seksenin üzerinde. Üç odalı bir evin kirası ise 1990 yılı baz alındığında %100 artarak 700 frank civarlarından 1400 frank seviyesine çıkmış. Aynı dönem içerisinde gerçekleşen ortalama ücret artışı ise %33. Durum böyle olunca yüksek kiralar emekçilerin yaşam için ihtiyaç duydukları diğer tüketim maddelerini temin etme gücünü iyice düşürüp, fiili yoksulluğu katmerleştiriyor.
SOSYAL KONUT TALEBİ ACİL
Yaşanan gelişmeler ve gidişat barınma sorununu sermaye politikacılarının rant kapsı olmaktan çıkarıp, yoksul emekçi sınıfların ihtiyacını çözmeye dair somut adımların atılmasını hedefleyen kent örgütlülüklerinin güç kazanmasına ve barınma sorunuyla sınıf farklılıklarının arasındaki kopmaz ilişkinin görünür kılınmasına dair çabanın daha da yaygınlaşmasına ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Aksi halde sermayenin en gerici partilerinin barınma sorununa dair fiili durumu ‘artan nüfusu’ ve göçmenleri gerekçe yaparak siyasi rant toplamasının temeli güçleniyor olacak.