F-35 alımına karşı çıkanlar referandumu geri çekti

 

 

 

Amerikan F-35A savaş uçağı alımına karşı Yeşiller, SP ve Ordusuz Bir İsviçre Grubu’ndan oluşan bir komitetarafindan başlatılan “F-35A’yı Durdurun” halk yasama girişimi İsviçre hükümetinin satın alma sözleşmesini imzalamasının ardından geri çekildi. Girişiminin destekçileri, artık bir fark yaratamayacağı için bu konuda yapılacak bir halk oylamasının anlamsız olacağını söyledi.

Sosyalist Parti (SP) Milletvekili PriscaSailerGraf, “Bu girişimi büyük bir üzüntüyle geri çekiyoruz. Hükümetin zaten her şeye karar verdiği ve seçmenlerin uçakların satın alınmasına ilişkin asıl kararı gerçekten etkileyemeyeceği bir durumda sözde bir oylama yapmak istemiyoruz » diyerek konuya dikkat çekti.

F-35A’yı Durdurun girişimini organize eden komite, hükümetin 19 Eylül’de uçak alımına ilişkin sözleşmeyi imzalayarak doğrudan demokrasiye fiilen son vermiş olmasından duyduğu öfkeyi de dile getirdi. Kabine başlangıçta anlaşmayı oylama sonrasına erteleme sözü vermiş, ancak daha sonra fikrini değiştirmişti. Pek çok uzmanın da belirttiği gibi bu kararda Rusya – Ukrayna savaşı etkili oldu: oylama Mart 2023’ten önce yapılamayacaktı ve uçakları satın alma opsiyonu da bir sonraki Mart ayında sona erecekti.

Kabine, savaşın İsviçre’nin tüm hava savunma sistemini modernize etmeyi gerekli kıldığını ve böyle bir durumda oylamayı beklemenin ve tüm anlaşmayı riske atmanın imkânsız olduğunu söyledi. Stop F-35A girişiminin destekçileri, kararın İsviçre’nin doğrudan demokrasi geleneğini “demokratik bir maskaralığa” indirgediğini söyledi. 2020 yılında yapılan halk oylamasında İsviçreli seçmenler, hükümetin ulusal hava kuvvetlerinin savaş filosunu geliştirmek ve yeni uçaksavar füze sistemleri satın almak için 6 milyar CHF (veya 6,2 milyar $) harcama kararını onaylamıştı.

Stop F-35 girişimi, para tahsisi ile bu tür bir uçağın satın alınmasının iki farklı şey olduğunu savunuyor. Hükümet ise ABD ile yapılan anlaşmanın paranın karşılığı açısından en iyi seçim olduğunu, ayrıca F-35A’nın sadece bir savaş uçağı değil, gelecekte yükseltilebilecek ve güçlendirilebilecek bir tür temel tasarım platformu olduğunu ve Avrupalı rakiplerinin sunmadığı bir seçenek olduğunu söylüyor. Geriye şu soru kalıyor: İsviçre neden yeni uçaklara ihtiyaç duyuyor? Hükümet, İsviçre’nin sadece güvenlik tüketicisi değil aynı zamanda güvenlik sağlayıcısı da olması gerektiğini, üzerindeki gökyüzünün savunmasız bırakılmaması gerektiğini söylüyor.

Hükümetin harcamaları denetleyen kurumu olan İsviçre Federal Denetim Ofisi (SFAO) bu konuda geçtiğimiz Haziran ayında savaş uçağı alımına ilişkin şüphelerini ortaya koymuştu. Hazırlanan raporda “SFAO, F-35A alımı için sabit bir fiyatın, yani İsviçre içtihat hukuku anlamında götürü bir tutarın yasal olarak garanti edilmediği görüşündedir. Tüm yaşam döngüsü boyunca bakım maliyetleri de kesin olarak belirlenemez. SFAO, armasuisse’nin bu mali hususları risk envanterine eklemesini tavsiye etmektedir. SFAO, ne F-35A’nın maliyetlerine ne de bu uçağın seçilmesine yol açan aday değerlendirme aşamasına ilişkin bir mali denetim gerçekleştirmemiştir. Bu konu 2022 yılı içerisinde Ulusal Konsey Yönetim Komisyonu tarafından incelenecektir” ifadeleri yer almıştı.

Referandum komitesine göre, Askeri Departman, F-35’in Avrupalı rakipleri Rafale, Eurofighter ve SuperHornet’ten daha ucuza mal olduğunu söyleyerek Federal Konsey üyelerini kandırmıştır. Çünkü F-35 için planlanan uçuş saatlerini yüzde 20 oranında azaltmıştır (rakip üç jet için 6480 saate kıyasla 5.000 saat). Bu durum ABD savaş uçaklarının fiyatını düşürmüştür. İki İngiliz uzmana göre (AerospaceMagazine’denTomRobinson ve Flight International’danCraigHoyle) uçuş saatlerindeki bu azalma, daha az uçma fırsatı bulacak olan pilotların eğitiminde risklere yol açabilir.

F-35’in teknik sorunları da yıllardır bilinmektedir. On yıl önce ABD Hükümet Sorumluluk Ofisi (GAO), teknik kontrolleri henüz tamamlanmamışken satılan Lockheed Martin jetinin kusurlarını sıralamıştı. Kısa bir süre önce ABD Savunma Bakanlığı kaynakları, Kongre önünde F-35’in 871 teknik eksikliğini sıralamış ve bunlardan en az bir düzinesinin ‘ölüme ya da ciddi yaralanmalara yol açabileceğini’ belirtmişti.

Diger yandan Amerikan savaş uçaklarının satın alınmasına karşı çıkanlar arasında adı ‘Güvenli İsviçre Grubu’ olan ve askeri personel, işadamları ve politikacılardan oluşan bir İsviçre-Alman burjuva grubu da var. Onların gözünde F-35 savas uçakları hava sahasını savunmak için uygun değil, ama düşman bir ülkeyi bombalamak için uygun ki İsviçre ‘tarafsız’ bir ülke olduğu için bunu yapmaması gerekiyor!

Muhaliflerin gerekçeleri arasında, savaş uçaklarının bilgisayar sisteminin yönetildiği ABD’ye sadece teknolojik değil siyasi bağımlılık da yer alıyor. Sosyalist bir milletvekili  “Pentagonun gözü ve kulağı her zaman üzerimizde olacak. Egemenlik ve veri güvenliği garanti altında değildir” diyor.

Silah endüstrisi ve askeri lobiler, Ukrayna’daki savaşın getirdiği kârlı ve büyülü anlar yaşıyor. Savaş, silahlara daha fazla harcama yapılması gerektiğini empoze etmek için istismar ediliyor. Fukuşima’dan sonra nükleer enerji üretimini sınırlandırma kararlarını duygusal olarak nitelendirenler, şimdi silahlanmaya daha fazla para talep etmek için savaşın duygusal yönlerini istismar ediyorlar. İsviçre ordusu yılda 5 milyar franktan fazla para alıyor. Şimdi parlamento çoğunluğu halkin eğitimi, sağlığı ve kim bilir başka nelerini feda ederek harcamaları 7 milyara çıkarmayı öneriyor.

İsviçre, hava sahasının büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda, kilometre kare başına en fazla jetin düştüğü ülkeler arasında yer almaktadır. Konfederasyon Avusturya, İsveç ve Finlandiya’yı geride bıraktı!

Geri çekilen referandumun bileşenlerine göre, “Ordu için daha fazla para daha fazla güvenliğin garantisi değildir. Ukrayna’daki savaş, uçaksavarların savaş uçaklarından daha önemli olduğunu kanıtlıyor. Aksine, İsviçre insansız hava araçları ve Pilatusları kullanılmalı ve geliştirilmelidir. Eğer ülkemiz kendisini NATO’nun ellerine teslim etmek zorundaysa, İzlanda’nın yaptığı gibi biz de ordudan vazgeçebiliriz. Ancak daha da iyisi ordudan ve NATO’dan vazgeçmek olacaktır.” (Arkadaş)