Emeklilik fonları kirli yatırımlar yapıyor

 

 

 

İsviçre’deki mesleki emeklilik sisteminin yol açtığı cinsiyet ve sınıf eşitsizliklerinin pekiştirilmesine ek olarak, emeklilik fonlarının izlediği yatırım politikalarının sosyal ve çevresel etkileri ağır sonuçlar yaratıyor.

Mesleki yardımlar yasasının (LPP) ilkeleri, emeğe yapılan katkılar yoluyla büyük bir sermaye stokunun biriktirilmesini ve bu hissenin yatırımından elde edilen getirilerin daha önceki katkı sahiplerinin emekliliklerini finanse etmesini zorunlu tutar. Emeklilik fonlarınca yapılan yatırımlar bu nedenle emeklilerin emekli maaşlarını finanse etmek için yeterince kârlı olmalıdır; sosyal veya ekolojik sonuçların hiçbir önemi yok!

Emeklilik fonları, -kendisi de küresel ısınmadan büyük ölçüde sorumlu olan- büyük miktarlarda karbondioksit (CO2) üreten sektörleri, büyük ölçüde finanse ediyor. Federal Çevre Dairesi tarafından yaptırılan bir araştırmaya göre, İsviçre emeklilik fonlarının yatırımları yurtdışında 25 milyon tondan fazla CO2emisyonu üretiyor!

Karşılaştırma yapmak gerekirse, 2019’da İsviçre,yaklaşık 46 milyon tonsera gazını(CO2)dünyaya saldı. Buna göre İsviçre emeklilik fonları ülkenin yarısını kirletiyor… Bu nedenle, LPP fonlarının yatırım kararlarını tamamen yeniden düşünmeden hiçbir iklim politikası samimi değildir vesadece gerçeklerin üstünü örtmeye yarar. İsviçre“sol”u, şu anda yürürlükten kaldırılan CO2 yasası aracılığıyla sorunu çözmeye çalışmış ancak başarısız olmuştu. İsviçre, ulaşım, ısıtma ve gıda ile bağlantılı CO2 gazı emisyonlarını azaltmanın yanı sıra, son derece kirletici sektörlere yatırım yapmaktan da acilen vazgeçmelidir.

Küresel ısınmaya aktif olarak katılmanın yanı sıra, İsviçre emeklilik fonları, insan haklarına aykırı olan çok sayıda faaliyeti finanse etmektedir. Örneğin İsviçre solu, yakın zamanda popüler bir girişimle LPP fonları (aynı zamanda İsviçre Ulusal Bankası) tarafından savaş ticaretinde yapılan yatırımlarıengellemeye çalıştı. Kasım 2020’de, halk ve kantonlar, LPP’nin savaş uçakları, saldırı silahları ve hatta nükleer silah üreticilerinin emeklilik fonlarından finanse edilmesini yasaklamayı amaçlayan Ordusuz İsviçre (GSsA) girişimini reddetti. Hatırlatmak gerekirse, Zürih kantonunun bütçesi kadar para(16 milyardan fazla) her yıl İsviçre emeklilik fonları tarafından silah endüstrisine yatırılıyor.

İsviçre devleti, her fırsatta emekli kasalarında para kalmadığını söyleyerek, AVS21 reformu ile kadınların emeklilikyaşını 65’eçıkarırken, emeklilere verilen aylıklarda kısıtlamalara gidiyorken, emeklilik sigortalarının (AHV ve Pensionkasseler) ise emeklilerin birikimleri üzerinden silah ve savaş sanayisine yatırım yaptıkları ve milyarlarca dolar kârlar elde ettikleri ortaya çıktı. Banka ve finans kuruluşlarının bu kirli ticarete yatırımlar yaptığı biliniyordu.

Yani kapitalist sistem, emekli sandığı için kesilen primleri doğanın tahribatına, ölümlere ve katliamlarına peşkeş çekerek, dolaylı da olsa işçi ve emekçileri de işlediği suçlara ortak ediyor.

Silahlanmadaki aşırı artış ve silah ve savaş sanayisine yapılan yatırımların artışı, bunların önemli nedenlerinin başında yer alırken, emeklilik sigorta şirketleri dahil, bankalar ve finans kuruluşları bu sefaletin sefasını sürüyorlar.

Hollandalı araştırma şirketi Profundo tarafından yapılan araştırmaya göre, İsviçre Merkez Bankası (SNB), ülkenin en büyük bankalarından olan UBS ve CreditSuisse gibi bankaların, nükleer dahil savaş sanayisini en az 15,3 milyar frank ile finanse ettikleri ortaya çıktı. Yöntem olarak da silah şirketlerine doğrudan nakit para aktarılması ve hisse senetlerinin satın alınması kullanılıyor.

Konunun kamuoyuna yansımasının ardından durumu rasyonalize etmek için, İsviçre Merkez Bankası (SNB), UBS ve CréditSuisse’in savaş malzemesi üreten şirketlere sağladığı finansman ve yatırımlarının, dünyada büyük silah şirketlerine yapılan toplam yatırımların sadece yüzde 1,4’üne tekabül ettiği ifade edildi.

Aynı araştırmada nükleer silah üreticilerinin de finanse edildiği belirtiliyor. Buna göre CreditSuisse toplamda bu alana 2,5 milyar franklık yatırım yapmış. SNB’nin ise 1,5 milyar frank yatırım yaptığı ortaya çıktı.

LPPkaynaklı kurumlar, kıtlığa neden olma riski oluşturabilecek büyüklükte gıda piyasasından,kiraların patlamasına neden olanemlakpiyasasınakadar, özellikle sosyal ve etik olmayan diğer yatırımlar için de eleştirilebilir.

Emeklilik fonlarının finansal yatırımlarının birçok olumsuz sonucu, onları organize eden fonlu emeklilik ilkesiyle aynı esasa sahip olsa da, birinci ve ikinci sütunların birleşmesi beklenirken, bunların işleyişinde potansiyel ilerlemeyi hayal etmek zor olsa da mümkündür.

En anti-sosyal ve çevreyi kirleten yatırım kararlarını bertaraf etmek için emeklilik fonlarının yönetiminin daha şeffaf ve demokratik olması zorunludur. Kısa vadede, LPP fonlarının yönetimi altındaki devasa sermayeyi, gerekli bir ekolojik ve sosyal geçişi finanse etmek için kullanmak da mümkündür. Ama bu kapitalizmin doğasına aykırıdır. (Arkadaş)