Pandemi koşullu önlemlerin etkilediği geçtiğimiz 2 yıllık sürenin sonrasında yapılan ilk 1 Mayıs kutlamalarına İsviçre genelinde 10 binlerce kişi katıldı. Sosyal ve ekonomik taleplerin yanı sıra savaş karşısında barış talebi de öne çıkan başlıklar arasındaydı.
Sendikaların, siyasi partilerin ve çeşitli örgütlenmelerin katılım çağrısı yaptığı 1 Mayıs kutlamaları İsviçre’nin 46 değişik yerinde yürüyüş, miting ve çeşitli etkinliklerle kutlandı. Taşınan pankartlar ve dövizlerle kutlamalara katılan her kesim tarafından ileri sürülen talepler dillendiriliyordu. Yapılan konuşmaların ortak noktası Ukraynalı işçilerin işgücü piyasasında ayrımcılığa ve sömürüye karşı korunması, siyasi olarak, Suriye ve Eritre gibi savaştan zarar görmüş diğer ülkelerden gelen mültecilere karşı uygulanan caydırıcılık politikasının durmasınısağlamaya dönük, onurlu bir yaşamın ön koşulu olan barışı sağlamak için militarizme, silahlanmaya karşı mücadele çağrısı ve daha fazla sosyal adalet, demokrasi insan hakları için güç birliğine yapılan vurgu vardı. Yine iklim, ücret baskısı, emeklilik maaşlarının düşürülmesi, çalışma koşullarının güvencesizleşmesi, yoksullaşma ve hayat pahalılığı mücadele için hedefe koyulan başlıklar arasındaydı.
Ancak 1 Mayıs eylemleri ve etkinliklerinin bileşimine bakıldığında bütün bu talepler manzumesinin öznesi olacak geniş kitlelere yönelik güçlü bir çalışma yürütüldüğü -özellikle sendikal örgütlülükler cephesinden söylenemez. Referandum gibi siyasi talep ve özgürlüklerin savunulmasında başvurulan nispeten daha yaygın çalışma ve mobilisazyonun 1 Mayıs gibi daha geniş kitlelerin taleplerini kapsayan bir günde örgütlenme aracına dönüştürül (e)memesi ve aynı yaygınlıkta kullanılamaması, sendikal örgütlülüğün İsviçre’de giderek sektör ve iş yeri örgütlülüğünde zayıflaması ve daha çok politik güç unsuru olarak öne çıkmaya çalışmasıyla da doğrudan ilişkilidir. Bu güçlü sendikal örgütlülüğün olduğu sektörlerde de böyledir.
Örneğin 15 Haziran’da inşaat TİS’i için yapılacak miting için yürütülen çalışmadaki yoğunluk ve alanda bire bir faaliyet 1 Mayıs için söz konusu olmamıştır. Ya da tersinden söylenirse 15 Haziran’da yapılacak gösterinin güçlü geçmesi için 1 Mayıs çalışma aracı olarak kullanılmamıştır. Bu durum işçilerin 1 Mayıs’a katılımında da etkili olmuştur. Sendikal örgütlenmede görülen bu eğilim ve zaaf yeni ortaya çıkan bir durum değildir. Ancak bu yıl daha da hissedilirdir. 1 Mayıs’ın daha yaygın ve en geniş kitleler tarafından kutlanmasını ve bir mücadele günü olarak güçlenmesini sağlamak daha etkin ve daha özgün bir çalışma ve İş yeri çalışması gerektirmektedir. Sadece katılım çağrısının etkisi de ancak bu kadar olmaktadır.