SVP’den nitelikli istismar

UDC/SVP’nin, göçün kontrol altına alınmasını talep eden 114.600 imzalı referandum dilekçesini 3 Mart günü Federal Konsey’e sunmasıyla birlikte, «10 Milyonluk İsviçre’ye Hayır» girişimi, halk oylamasına sunulmak için ilk aşamayı geçti. Avrupa’da yükselen göçmen karşıtlığına ve ırkçı eğilimlere ‘halka danışma’ adı altında alımlı kisve giydirmeye azami özen gösteren ırkçı parti SVP, uzun zamandan beridir izlediği politik tutumu da böylece ‘güncellemiş’ oldu.

SVP’nin girişim metninde, anayasaya «sürdürülebilir nüfus gelişimi» ile ilgili yeni bir madde eklenmesi, 2050 yılına kadar İsviçre’nin nüfusunun 10 milyondan fazla olmaması ve daimi ikamet eden nüfus 9,5 milyonu aşar aşmaz Federal Konsey ve parlamentonun harekete geçmesini şart koşan ibareler yer alıyor. Bu kapsamda gerekirse İsviçre’nin, AB ile kişilerin serbest dolaşımına ilişkin anlaşmayı feshetmesi talep ediliyor. Girişim, aynı zamanda geçici ikametgâh statüsünde kabul edilen kişilere artık daimi ikamet izni verilmemesini, aile birleşiminin de kısıtlanmasını ön görüyor. Muafiyet ya da koruma hükümleri içeren uluslararası anlaşmaların yeniden müzakere edilmesi ise başka bir alt başlık.
UDC/SVP, konuya ilişkin basın açıklamasında gerekli imzaların toplanmasının sadece dokuz ay sürdüğünü; «Geçtiğimiz iki yıl içinde 180.000’den fazla kişi daha İsviçre’ye göç etti ve bu durum küçük ülkemiz için yıkıcı sonuçlar doğurduğunu» ileri sürdü.
Parti Başkanı ve Federal Konsey Üyesi Marcel Dettling imzaların teslim edilmesinin ardından yaptığı açıklamada «UDC/SVP sorumluluklarını üstlenen tek parti» olduğunu iddia ederken parti tarafından yapılan açıklamada da, bu girişime verilen yüksek destek, «halkın İsviçre için acilen sürdürülebilir ve bağımsız olarak kontrol edilen göç talep ettiğini gösterdiği» ileri sürüldü.
Marco Chiesa’nın yerine yeni seçilen parti başkanı Marcel Dettling’e göre partisinin girişimi «göçün yeniden nasıl bağımsız bir şekilde yönetilebileceğini» gösteriyor. «Bugün çok fazla yabancı geliyor, hem de yanlış yabancılar. Biz ülkemize ve nüfusumuza fayda sağlayacak kontrollü bir göç istiyoruz» diyor. Bu tür girişimler SVP açısından gündeme getirdiği ilk girişim değil. 9 Şubat 2014 yılında oylanarak yasallaşan ‘Kitlesel Göç Karşıtı Girişimi’ ( Gegen Masseneinwanderung İnitiative) bu serinin başlangıcıydı.

SVP’nin bu girişim adı altında başlattığı göçmen karşıtı, ırkçı tutumu sadece bununla sınırlı değil. Partinin gençlik örgütünün Avusturyalı ırkçı, faşist Martin Sellner ile girdiği ilişkinin ortaya çıkması, inisiyatifin halkoyuna sunulacağı zamana kadar izlenecek politik güzergâh hakkında da ipuçları veriyor. Martin Sellner, Almanya’da haftalarca protesto edilen başta Alman ırkçı partisi AfD ve diğer parti temsilcileri ve bürokratlarının yer aldığı Potsdam toplantısına katılmış; Bayern Eyaleti Anayasa Koruma Örgütü’ne göre bu toplantıdan 2 hafta önce AfD yetkililerine ‘Remigration’ konulu seminer vermişti. Bu bilgilerin ortaya çıkmasından sonra Sellner’e ABD ve İngiltere’nin yanı sıra Almanya’da seyahat yasağı koymuştu. Geçtiğimiz mart ayı içerisinde Aargau Kantonu’nda Sellner’in katılacağı bir toplantı düzenleyen İsviçreli ırkçı, faşist grup ve yapılanmaların içerisinde yer alan SVP gençlik temsilcilerinin ortaya çıkması SVP içerisinde de tartışma yaratmıştı. Sellner’in katıldığı toplantı, toplantının düzenleneceği salon sahibinin ihbarı üzerine Aargau Kanton Polisi tarafından basılmış ve Sellner kanton dışı edilmişti. SVP gençlik örgütünün Sellner üzerinden girdiği uluslar arası ırkçı, faşist ağa itiraz eden 6 kanton örgütünün ardından, SVP’nin fikir babası ve eski başkanı Christoph Blocher, parti içinden yöneltilen suçlama ve eleştirilere siper olarak yaşananları sıradanlaştırıp savunmuştu.

İsviçre‘de yaşayan yaklaşık iki milyonun üzerindeki göçmen nüfusun %66’sı AB ve Schengen ülkelerinden gelenlerden oluşurken, geri kalanları Schengen dışı ve 3. Ülkelerden gelenler oluşturuyor. SVP’nin manipüle ettiği rakamlar ise başka bir gerçeği gösteriyor. Örneğin Federal İstatistik Dairesi’nin verilerine göre 2021 ve 2022 yılları arasında dışarıdan göçle gelen sayı 20 bin ve bunun %88’i çalışmak üzere iş piyasasına gelen göçmenlerden oluşuyor. Sözde kontrolsüz göçü sınırlama adına, serbest dolaşıma itiraz eden; siyasal ivmeyi kendine göre dizayn etmeye çalışan SVP’nin kurmayı Blocher Ailesine ait Ems Chemi ihtiyaç duyduğu işgücünü özellikle Almanya’da verdiği ilanlarla arıyor. Nitelikli işgücü sömürüsü üstünden de kârını katlamayı hedefliyor. Ems Chemi için bu durum yeni değil. İkinci Dünya Savaşı’nın bitimiyle beraber Ems Chemie’ye transfer edilen Alman firması IG Farben’in Naylon ve sentetik ürünler üretimi sorumlusu eski Nazi Johann Giesen beraberinde eski NSDAP ve SS üyesi kimyacılar, Ems Chemi’yi dünya çapında 2800 çalışanı olan 2.2 milyar frank ciro yapan firmaya dönüşecek alt yapıyı oluşturan ve bu alt yapının Blocher Ailesi’ne kalmasını sağlayan ekip.