Halkın sağlığı sigorta firmalarına emanet

Sağlık sistemi ve buna bağlı sorunlar gündemden düşmüyor. Sağlık personeli eksikliği, uzun çalışma süreleri, yetersiz sağlık hizmeti, sürekli artan sağlık sigortası primleri ve tasarruf tedbirleri adı altında yürürlüğe koyulan kısıtlamalar bunlardan en öne çıkanları. Bir taraftan kantonlar ve federal düzeyde yürürlüğe koyulmak istenen yasal değişiklikler diğer taraftan da bununla ilgili sürekli gündeme gelen halk oylamaları var. 9 Haziran’da da bu içerikli 2 oylama yapılacakken, VPOD’nin girişimiyle EFAS’a karşı oylama için imzalar toplanıyor. Hastalık tedavisinin tek merkezden finansmanı adı altında yürürlüğe konulmak istenen Hastalık Sigortası Revizyonu (EFAS) sağlıkta sosyal yıkımın ve ‘tasarrufun’ derecesini yükseltiyor.

GEÇİNEBİLMEK İÇİN DOKTORA
GİTMİYORLAR
Hastalık tedavisi masraflarının karşılanmasında kanton paylarını ve sorumluluğunu ortadan kaldırarak, masrafların sigorta şirketlerince kontrolünü ve ödenmesini ön gören revizyon, sigorta şirketlerine keyfi hareket alanı sağlarken, sağlık hizmetlerinin kısıtlanarak, kişinin tedavi hakkının elinden alınmasının kapısını açıyor. Uzun süreli tedaviler, pahalı ilaçlar, teknik uygulama ve operasyonlar sigorta şirketlerinin ‘insafına’ bırakılırken, sağlıkta kuşa çevrilmiş olan kamu sorumluluğuna da böylece son çivi çakılmak isteniyor. Zaten anne ve babanın tam zamanlı çalıştığı ortalama bir gelire sahip 4 kişilik emekçi bir ailenin reel gelirinin en az %25’i sadece sağlık sigortası primlerine harcanırken, 2022’den bu yana %15 artan sigorta primleri ve kişi katkı paylarının yüksekliği giderek daha fazla emekçi aileyi perişan ediyor ve daha fazla insanın mali nedenlerle tedaviden vazgeçmesine yol açıyor. Her yıl düzenli olarak arttırılan hastalık sigortası primleri ise sigorta tekellerinin gelir bahçesine dönmüş durumda.

SAĞLIK SİSTEMİ ‘MALİYETİ’ DÜŞÜRMEYE DAYALI
Sağlıkta uzunca bir süredir devam eden, kamu sorumluluğunu ortadan kaldırmaya dönük sosyal hak gasplarının gerekçe yapıldığı temel dayanak tedavi masraflarının ve maliyetin yüksekliği iddiası atılan her adımın arkasından yineleniyor. Temel sağlık hizmetlerinin kâr elde edilen ticari bir faaliyete dönüştürülmesi tedavi yöntemlerinden ilaç alımına kadar birçok noktada hastalık tedavisinin baskılanmasına, ihtiyaç olanın değil kâr getirenin tercih edilmesine neden oluyor.
Sigorta firmalarının lobi örgütü santésuisse primlerde yaşanan artışı maliyet artışıyla izah ederken bu artışı ‘Son on yılın en güçlü maliyet artışı’’ olarak görüyor. Daha önce halkoyuna sunulan ve kabul edilmeyen kamu güvencesinde tek bir sağlık sigortası girişiminden sonra şimdi 9 Haziran’da «Sağlık sigortası primleri için gelirin en fazla %10’u» başlıklı primlerin azaltılmasına yönelik yeni bir girişim oylamaya sunuluyor. Bu oylama girişimi ile alınan hastalık sigortası primlerinin gelirin %10’unu geçmemesi şart koşuluyor ve Hastalık Sigortası Yasasında bu yönlü değişiklikler ön görüyor. Sağlık finansmanının revizyonu olan EFAS’a karşı referandum yapılabilmesi için 18 Nisan tarihine kadar 50 bin imzanın toplanması gerekiyor. Kârlı ek sigortalar satabilmek için temel hizmetlerin sınırlandırılmasını ve bunların çoğunu ek sigorta kapsamına alınmasını savunan sigortacılara sağlık sisteminin anahtarlarını teslim etmek anlamına gelen bu yasal değişiklik, tedaviden çalışma koşullarına kadar birçok alanda etkisini gösterecek.