Silah ve endüstrisini muhtemel krizden kurtarma girişimleri devam ediyor. AB yaptığı baskıda geri adım atmazken, İsviçre taraflı tarafsızlık politikasında yeni değişiklikler için adım atmaya başladı.
Ukrayna merkezli devam eden savaşın etkileri, sahada aktif olarak çatışan tarafların yanı sıra arka plan sağlayıcıları ve destekçileri arasında da farklı yönleriyle devam ediyor. Birçok AB ülkesinin savunma sanayisine ayırdıkları bütçeleri arttırması hamleleriyle başlayan ülkesel bazdaki girişimler, NATO merkezli savaşı yayma ve devam ettirme eğiliminin AB ülkeleri tarafından desteklenmesine, Ukrayna’ya savaş malzemesi sağlamada tutum birliğine zorlayan eğilimin etkileri, politik olarak İsviçre’yi giderek zor bir ikilemin içerisine doğru sürüklüyor. Özellikle Alman Gepard panzerlerine mühimmat ve mermi sağlayıcı olan İsviçre’nin Nisan 2022’den itibaren, bu mühimmatın savaş bölgelerine sevkiyatını yasaklayan ve onay vermeyen tutumu üzerine Almanya’nın mühimmat üretimini bağımlılıktan kurtarıp Almanya içinde yapılabilir hale getirilmesi için attığı adımlar, İsviçre savaş sanayisi üreticilerinin Federal Konsey ve parlamento üzerindeki baskısını da arttırdı. Silah ve savaş malzemeleri üreticileri mevcut yasanın değiştirilmesini ve sevkiyata izin verilmesini istiyorlar.
Bu isteğin yerine getirilmesinin bazı politik engellerle karşı karşıya olduğunu vurgulamak lazım. Her şeyden önce İsviçre’nin bir süreden beridir ordunun modernizasyonu ve dış tehditlere karşı savunma sanayinin güçlendirilmesi eğilimlerinin sadece iç politik yönelim görüntüsü vermek üzere oluşturulmadığını vurgulayalım. Dış siyasette de daha aktif bir rol payesinin biçildiği siyasi eğilimin NATO güçleriyle ortak eğitim ve yardımlaşma yönelimini güçlendirmesi ve ‚pasif‘ tarafsızlığın ‚aktif‘ tarafsızlığa doğru evirilmesinin siyaseten temellendirilmesine özel önem verdiğini belirtmek gerekiyor.
Bu çerçevede belirli koşullar altında, İsviçre’de üretilen silahların Ukrayna’yı savunmak için kullanılabileceğine dair yasal düzenleme yapılmak isteniyor. En azından Ulusal Konsey Güvenlik Politikası Komitesi bu istiyor. FDP ve SP’nin önderliğinde Komisyon bu düzenleme üzerine bir uzlaşma sağladı. Oluşturulan parlamenter girişim, üçüncü ülkelere silah ihracatı için bugüne kadar geçerli olan en büyük engellerin kaldırılması üzerinde çalışıyor. Tartışmaların tarafsızlık ilkesi üzerine yoğunlaşmasıyla birlikte silah ve mühimmat satışının, daha önce başka ülkelere satılmış ve şu anada başka ülkelerde bulunan malzemelerin sevkiyatını kapsayacağını, İsviçre’den direkt sevkiyat yapılmayacağının vurgulanmasının mevcut yasayı boşa çıkarmak için kurgulandığına dair kuşkuya yer bırakmıyor. İsviçre zaten bu malzemelerin çoğunu Ukrayna’da süre savaşa destek veren AB ülkelerine satıyor. Diğer bir konu da ordu envanterinde bulunan ve ihtiyaç dışı olduğu söylenerek elden çıkarılacağı ilan edilen 64 adet Leopar tankını kapsıyor. Bu tankların gönderileceği adres ise Ukrayna. Yasal olarak bu direkt yapılamayacağı için başvurulan yöntem hülleci nikahı oluyor ki bu durumda görev Almanya’ya düşüyor. Elden çıkarılması düşünülen tankların geri alımını ve yenilerini de İsviçre’ye teslimatını Almanya, eskilerin Ukrayna’ya verilmek şartıyla kabul edeceğini duyurmuştu. Şimdi ise hukukçular ve siyasetçiler yapılmak istenene kılıf uydurmak arayışında fazla mesaideler ve savaş sanayisi lobisi etki alanını AB’nin yaptığı dış baskıyla, arttırma girişiminde mesafe almış durumda. İsviçre’nin siyasi ve ekonomik güvenlik arayışı ise yönünü AB ve NATO merkezli politikalara daha aleni bir biçimde çevirmeye çalışıyor. Önümüzdeki dönem bunun nasıl bir seyir alacağı da AB’nin iç çelişkilerine ve NATO ile olan ilişkilerine bağlı.