VATANDAŞLIK HAK MI, AYRICALIK MI?

Syna sendikasının Göç Hizmetleri sorumlusu ve Federal Göç Komisyonu (CFM) üyesi Véronique Rebetez, İsviçre’de vatandaşlığa geçişte yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri hakkında açıklamalarda bulundu.

VATANDAŞLIĞIN ANLAMI
İsviçre’de yaşayan her dört kişiden biri, İsviçre pasaportuna sahip değil. Birçoğu burada yıllardır, hatta on yıllardır yaşıyor. Çalışıyor, vergi ödüyor, çocuklarını büyütüyorlar – aslında uzun bir süredir toplumun bir parçası olmuş durumdalar. Ancak aynı zamanda hukuken dışlanmış durumdalar da. Vatandaşlık için engeller çok, prosedür karmaşık ve çoğu zaman kafa karıştırıcı.
Vatandaş olmanın anlamı, siyasi karar alma süreçlerine katılmak, hukuki açıdan eşit bir konumda olmak, sorumluluk almak, ancak aynı zamanda tanınmak ve dahil edilmektir. Véronique Rebetez, «İsviçre vatandaşlığı, sadece bir kâğıt parçasından ibaret değil,» diyor. «Bu, bir kişinin toplumun bir parçası olduğunu ve karar almaya katılabileceğini gösterir.»

SAÇMA SORULAR, KEYFİ RETLER
Doğal yurttaşlık başvurularının nasıl keyfi biçimde reddedildiğine dair örnekler, sistemin çürümüşlüğünü gözler önüne seriyor. Bazı belediyelerde “Kasabadaki tüm barları sayınız” veya “Goldau hayvanat bahçesinde hangi hayvanlar var?” gibi, yerel bilgi yarışmasını andıran ve ezber ölçen sorularla karar veriliyor. Entegrasyonla ilgisi olmayan bu sorular, vatandaşlık başvurusunun sonucunu kısmen belirliyor.
Ayrıca, iyi entegrasyon sağlamış kişilerin başvuruları da reddedilebiliyor. Daha da çarpıcı olan ise, hukuki kusurlara dayanmayan ama hayatın olağan akışı içinde yaşanan olayların vatandaşlığa mal edilmesi. Örneğin, 25 yıldır İsviçre’de yaşayan bir adamın direksiyon başında uyuya kalıp kazaya neden olması –kimse yaralanmamasına rağmen– siciline işlenmesiyle vatandaşlık başvurusu reddediliyor. Ya da resmi olarak iki dilli bir bölgede yaşayan, Fransızca konuşan bir annenin Almancası yetersiz bulunduğu için başvurusu geri çevriliyor.

«REFORM» ADI ALTINDA YENİ ENGELLER
2018’de yürürlüğe giren yeni vatandaşlık yasası, prosedürleri basitleştirmeyi ve tek tip hale getirmeyi amaçlıyordu, ancak gerçekte, birçoğunu daha karmaşık hale getirdi. Véronique Rebetez, «Reform iyi niyetlerle başladı, ancak birçok konuda gereklilikleri daha da arttırdı,» diyor. Bugün bile, göçmen nüfusun yalnızca yaklaşık %2’si vatandaşlık başvurusu yapıyor ki bu, uluslararası ölçekte oldukça düşük bir oran.
Reform, kantonlar arasında hatta bazı belediyeler arasında var olan farklılıkları (eşitsizlikleri) da ortadan kaldırmadı. Bazı belediyelerde, yerel bir süre kısıtlaması, federal yasalarda belirtilen ikamet süresine ekleniyor: Aynı belediyede beş yıldan az kalan birinin başvurusu reddediliyor. Véronique Rebetez, «Komşu belediyeye dört buçuk yıl sonra taşınan biri sıfırdan başlamak zorunda kalıyor. Bu, daha mobil hale gelen toplumumuza uymuyor,» diyor. «Herkesin eşit fırsatlara sahip olması gerekiyor, nerede yaşadığının bir önemi olmamalı. Bu, anayasamızda yer alan bir ilkedir.»

GERÇEKÇİ, KAPSAYICI KURALLAR GEREKLİ
CFM, anlaşılır, adil ve tutarlı kriterler talep ediyor. 5 ila 8 yıldır İsviçre’de yasal olarak ikamet eden, ağır suç işlememiş ve bir yerel dili yeterince iyi bilen herkesin vatandaşlık başvurusunda bulunabilmesi gerektiğini belirtiyorlar. Véronique, «Gerçekçi ve kapsayıcı koşullar gereklidir,» diye vurguluyor. «Bugün yazılı dil üzerinde fazla duruluyor, bu da okuma yazma zorluğu çeken birçok kişiyi dezavantajlı duruma sokuyor.»

EKONOMİK KATILIMIN DAHA GENİŞ BİR ANLAMI OLMALI
Ekonomik katılım kavramı, daha geniş bir çerçevede anlaşılmalıdır. Part-time çalışanlar, gönüllü işler yapanlar veya bir yakınına bakanlar da topluma katkıda bulunmaktadır. Véronique, «Toplum için yapılan katkı sadece gelirle ölçülmez,» diyor. «Topluma katılan herkes karar alma sürecine de katılabilmelidir.»
Ayrıca, C tipi oturma iznine sahip kişiler, vatandaşlık başvurusu yapma imkânları hakkında aktif bir şekilde bilgilendirilmelidir. Birçoğu, uzun bir süredir tüm koşulları yerine getirdiklerini bile bilmemekte ve bu sebeple başvuru yapmayı ya da başvuru hakkını kullanmayı reddetmektedirler.
Vatandaşlık, aynı zamanda iş dünyasına da fayda sağlar. Vatandaşlığa kabul edilen kişiler, artık oturma iznine ihtiyaç duymadıkları için, işverenler masraflarını azaltabilir ve personel yönetimini güvenli bir şekilde planlayabilirler. Véronique, «İşverenler için, uzun yıllardır İsviçre’de sağlam bir şekilde yerleşmiş çalışanlara sahip olmak büyük bir avantaj,» diyor. Bu istikrar, nitelikli iş gücünün eksik olduğu sağlık, inşaat ve restoran gibi sektörlerde özellikle önemlidir.

VATANDAŞLIK BİR AYRICALIK OLARAK GÖRÜLMEMELİ
Vatandaşlık, bir ayrıcalık ya da bir lütuf değildir, karşılıklı bir vaattir. Vatandaşlığa kabul edilen kişi, vergi ödemek, yasalara uymak ve demokratik süreçlere katılım gibi sorumluluklar üstlenir. Ancak toplum da bir taahhütte bulunur: Birini, sadece günlük yaşamda değil, hukuki açıdan da kendi parçası olarak kabul eder. Véronique Rebetez, “Vatandaşlık bir güven kanıtıdır, bir kişinin katkısına duyulan saygının ve değerin bir göstergesidir” diyor. Araştırmalar, vatandaşlığa kabul edilen kişilerin İsviçre ile daha güçlü bir bağ geliştirdiğini, daha fazla siyasi ve toplumsal katılım gösterdiğini ve böylece toplumsal uyumu pekiştirdiğini gösteriyor.
İsviçre, çeşitliliğiyle zengin bir ülkedir ve vatandaşlık süreci bu gerçeği yansıtmalıdır. Dışlayıcı değil, kapsayıcı olmalıdır. Véronique Rebetez, «Adil, şeffaf ve İsviçre’nin sosyal gerçekliğine uygun bir vatandaşlık süreci, ülkemizi zayıflatmaz, aksine güçlendirir,» diyor. (Arkadaş)