Unia Göç Konferansı 5 Mayıs’ta Bern’deki toplantısında “İşyerinde ırkçılığı durdurun!” ibareli bir kararı kabul etti. Karar, ırkçılığa karşı ceza kanununun yürürlüğe girmesinin 30. yıldönümü münasebetiyle, ırk ayrımcılığının özellikle işyerlerinde bir sorun olmaya devam ettiğine işaret ediyor ve daha geniş kapsamlı tedbirler alınması çağrısında bulunuyor.
18 Haziran 1993 tarihinde yürürlüğe giren Ceza Kanunu’nun 261. maddesi (ırkçılıkla mücadele ceza kanunu olarak bilinir), ırkçı, etnik veya dini ayrımcılığın kamuoyu önünde kışkırtılmasını yasaklamıştır. Irkçı hakaretler ve bir kişinin onurunu zedeleyici davranışlar da açıkça yasaklanmıştır. Otuz yıl sonra Unia’nın Göç Konferansı, bu ceza kanununun önemli olmakla birlikte yeterli olmadığını belirtiyor.
Yasa koyucu işyerindeyse görmezden geliyor
Asıl sorun, işyeri de dahil olmak üzere özel alanın ceza kanununun dışında tutulmasıdır. Dahası, ne Borçlar Kanunu, ne İş Kanunu ne de Medeni Kanun ayrımcılığı açıkça tanımlamaktadır. Bu nedenle çalışanlar işyerinde ırk ayrımcılığına karşı harekete geçmek için yasal araçlardan yoksundur.
Ayrımcılık en sık işyerinde görülüyor
Kararda eyleme geçme ihtiyacının en acil olduğu alan olarak işyerlerine dikkat çekiliyor. Irkçılık Mağdurları için Danışma Merkezleri Ağı tarafından Nisan ayında yayınlanan bir rapor, işyerinin ayrımcılık vakalarının en sık görüldüğü yer olduğunu göstermektedir.
Çalışanların ayrımcılığa karşı korunması
Kararda, İsviçre’nin işe alım, istihdam, terfi ve mesleki eğitim, farklı mesleklere erişim, diplomaların tanınması, çalışma koşulları ve ücretler gibi istihdam ilişkilerindeki çeşitli ayrımcılık biçimlerine karşı etkili bir koruma getirmesi talep ediliyor. Unia Göç Konferansı ırk ayrımcılığıyla etkin bir şekilde mücadele etmek için aşağıdaki tedbirlerin alınması çağrısında bulunuyor:
1- İlk istenmeyen davranıştan nefret söylemi, eşit olmayan muamele vb. durumlara kadar işyerinde her türlü ayrımcılıkla mücadele etmek için ceza hukuku, medeni hukuk ve idari hukuk standartlarının güçlendirilmesi.
2- Adalete ayrımcı olmayan ve etkili erişim (Eşitlik Yasası modeline dayalı olarak ispat yükümlülüğünün tersine çevrilmesi de dahil olmak üzere tutarlı usul mekanizmaları ile).
3- Yetkililer tarafından önleyici tedbirlerin güçlendirilmesi.
4- Asgari ücretler ve anonim başvuru prosedürleri ile ilgili hükümler içeren TİS’ler.
5- Federal, kantonal ve belediye düzeyinde ırkçılık karşıtı bilgilendirme ve farkındalık kampanyası. (Arkadaş)