Sokaklarda bulduklarımız

 

 

 

Yaşar ATAN
atanyasar@yahoo.de

 

Benim ailem içinde; bana ve kardeşime, hırsızlık ve de buluntu eşyalar konusunda,çok sıkı ve içtenuyarılar yapılmıştı hep…

 

BİRŞEY BULDUĞUNUZDA

“Dışarıda birşey buldunuz mu, sakın ona dokunmayın!.. Yada onun bulunduğu yer iyi değilse,.örneğin ayak altında kalıp çiğnemesin diye, biraz kenara çekiverin ve artık onu öylece olduğu yerde bırakın… Üzerinize alıp bir yere götürmeye kalkmayın! Hele sokakta bulduğunuz bir şeyi; cinsi ve de değeri ne olursa olsun, sakın eve getirmeyin!.. Ya da onu alıp saklamayın!“ diyorlardı bize sık sık…

Ben daha çok küçük yaşlardayken,anemle babamdan sık sık işittiğim bu sıcak uyarıları, hiç unutmadım… Daha doğrusu unutamadım…

Daha sonraları, benden küçük kardeşime de aynı uyarılar yapılıyordu…

(Burada sözünü ettiğim kardeşim konusunda,daha sonra birşeyler daha söyleyeceğim..  Ne yazık ki onu gencecikken yitirmiştik! Böylece altı kardeşin içinde, bir tek ben, paçayı kurtarmıştım!..)

Anımsadığım kadarıyla birkeresinde, sokakta bulduğum değersiz bir oyuncağı alıp eve getirmiştim… Babam hemen o buluntu oyuncakla birlikte beni, onu bulduğum yere götürdü ve oyuncağı oraya bıraktırdı… O yüzden ilkokul öğrenciliğim sırasında, okul içinde yada dışarıda bulduklarımı, o canım öğretmenim Mehmet Çevik’e götürüp verirdim hep!.. Bu konuyla ilgili olarak hiç unutamadığım bir buluntu kalem öyküsünden söz etmek istiyorum burada…

 

BULDUĞUM BİR KALEMİN ÖYKÜSÜ

İlkokulun birinci, en fazla ikinci sınıfında olmalıydım… Okuduğum okula yakın bir sokakta, güzel bir kalem buldum. O gün bir tatil günü olmalıydı… Ben kalemi doğruca, bizimle aynı sokakta oturan ve ailece gelip gittiğimiz öğretmenim Mehmet Çevik’e vermek üzere,onun evine gittim. Ailesi onun o gün okulda görevli olduğunu söyledi. Ben de doğruca okula gitmeye karar verdim. Kendisini okulda bulamazsam,orada çalışan bir görevliye bırakacaktım kalemi… Okula vardığımda öretmenlerin toplantı halinde olduklarını öğrendim…  Ben de çok olağanmış gibi, öğretmenlerin toplandığı odanın kapısını elimle tıklattım. İçerdeki öğretmenim beni görünce, hemen yerinden kalkıp yanıma geldi… İçerdeki diğer ööğretmenlerin banayönelttikleri o şaşkın bakışları hala unutmadım!.. Yanıma gelen öğretmenim Mehmet Çevik’e durumu kısaca anlatılp kalemi ona verdim. O da  arkasındaki arkadaşlarına dönüp benim getirdiğim kalemden sözetti. Öğretmenlerin hepsi de gülümsediler. Bana da bazı güzel şeyler söylediler…

 

KAYIP EŞYALAR KONUSUNDA

Burada şöyle bir şeyi açıkça ve sevinçle söylemek geçiyor içimden: Gerçi heryerde hırsızların kaynaştığını, birşeyini yitirenlerin onu bir daha genellikle bulamayacaklarını söyler insanların çoğu… Doğrusa ya ben bu sözleri çok duydum…. Ve de hep duyageldim bugünlere dek! Ama ben bulduğum nice değerli şeyleri; örneğin cüzdanları-gerekmedikçe- alıp içinde ne var ne yok diye bakmadım bile!.. Hep bulduğum gibi geri verdim… Buna örnek olarak da, birçok kez havaalanlarında karşılaştığım buluntu eşyaların birinden söz edeceğim…

Gerçekten de birkaç kez,hava alanlarında çok değerli cüzdanlar, küçük çantalar buldum… Hep geri verdim… Yani götürüp havaalanındaki yetkililere teslim ettim. Yada bulduklarımın içinde bir adrese rastlarsam, onları hep o adres sahiplerine ulaştırdım…

Aynı şekide, yukarıda söylediklerim, benim yitirdiklerim için de gerçekleşti. Yani benim yitirdiğim bazı para cüzdanları yada değerli eşyaları, hep bana ulaştırdılar!…

Örneğin bir tarihte, Almanya’da bindiğim bir uçakla, İstanbul Yeşilköy havaalanına inmiştim… Bavulumu, çantamı; peronlarda bullunan ve elle sürülen arabalardan birininiçine koymuştum, herkesler gibi… Ama ben, ülkeme sağsalim ulaşmış olmanın sevinci ve coşkusuyla, o el arabasını çocukça kullandım. Benim çok yakın iki dostum, gelip beni karşılayacaklardı hava alanında… Onları ararken işte, arabayı öyle rasgele koşturup coşturdum. Neyse, dostlarımla buluştum…Beni evlerine götürdüler… Ama evlerinde ben eşyalarımı toparlarken, içinde pasaportumdan cüzdanıma, pekçok belgenin bulunduğu elçantam, toz olmuştu!..

Bundan sonra çok ilginç gelişmeler oldu…

***

Mitolojiyle ilgilenen okurlarımıza, aşağıdaki kitapları öneriyoruz:

 

-. AKDENİZLİ TANRILAR (Yaşar ATAN– 2. Baskı)

–  AKDENİZ MİTOLOGYASINDN EFSANELER (Yaşar ATAN –)

–  İNSAN VE TRAGEDYA (André BONNARD – Çev. Yaşar ATAN –2. Baskı.).