Ergün ÖZALP
Ukrayna’ya Rusya’nın askeri harekatıyla başlayan savaş, ekonomik ve politik dünya dengelerini değiştirdiği gibi, başta Ukrayna olmak üzere, özellikle Avrupa’da; Rus karşıtı Irkçı ve faşizan eğilimleri de köpürttü.Soğuk savaş döneminde yalan propagandayla oluşturulan Anti-sovyetik önyargılar tazelendi, Putin sanki, kapitalist-emperyalist bir ülkenin başkanı değilde, Sosyalist SSCB başkanıymışcasına, Rus halkına ve kültürel değerlerine yönelik saldırı kampanyası yinelendi. Dostoyevski, rus orkestra şefleri,rus sanatçıları, artistleri , müzisyenler, gazeteciler,olimpiyat şampiyonları, rus futbol takımları,rus akademisyenler, üniversite öğrencileri ve Rusya’nın kedileri dahi, saldırı ve yaptırımlardan nasibini aldı.
Sadece Rusya yöneticilerini, oligarkları hedef almayan; rus halkına da yönelen isterik, ırkçı yaklaşımlar (Rusofobi); ABD – NATO teşviki ve kışkırtmasıyla, soğuk savaş dönemini aşan boyutlarda sürdürülüyor.. Emperyalist odaklar, jeopolitik üstünlük sağlama adına, haksız savaşın yükünü, ukrayna ve rus emekçisinin sırtına yıkmaya çalışıyor. ABD ve İngiltere, NATO ülkelerinin ve işbirlikçilerinin soykırım ve katliam sicili, bilindiği gibi çok kabarıktır. Onlar, Nagazaki,Vietnam, Kamboçya, Yugoslavya, Kürdistan, Irak, Libya, Suriye, Afganistan,Cezayir, Filistin’deki katliamlardan on miyonlarca insanın, bebeğin ölümünden sorumludur ve gerçek savaş suçlularıdır. Bu konuda sadece Putin’i işaret etmek, Ukrayna’da olanlara timsah gözyaşı dökmek; demokrasi- otokrasi söylemiyle insan hakları edebiyatı yapmak; gelinen yerde dünyanın mazlum halklarını aldatamayacaktır. Halen Ukrayna’da kardeş halkların boğazlaşmasında; para,silah ve yabancı asker desteği sağlayarak; Ukrayna halkının kanı üzerinden savaşı uzatarak Rusya’yı yıpratmaya çalışan; ABD ve NATO ülkeleri değil midir? Bu nedenle, savaş karşıtlığını, barışı, demokrasiyi ve insan haklarını savunmayı; bu kapitalist- emperyalistlerden onların işbirlikçilerinden öğrenmeye; insanlığın ihtiyacı yoktur.
Irkçı ve şoven yaklaşımların, bir halkın tümüne yönelik söylem ve yaptırımların bir adım ötesi, fiziksel yok etme, soykırımdır. Bilimsel açıdan ırk diye birşey yoktur.Tüm insanlar aynı ortak atadan gelmektedir. Irkçılık ve şovenizm, ülkesini ve yurdunu sevmek, yurtseverlik değildir. Kitlelerin bilincinde aniden ortaya çıkan, kan bağıyla doğuştan aktarılan birşey de değildir.Irkçı – faşizan anlayış ve davranışlar; sömürücü egemen sınıflarca yeniden üretilip benimsetilen, kuşaktan kuşağa aktarılan bilinç çarpıtmasına dayanır.Ulus-devletlerin egemen sınıfları, sahibi oldukları devletin kurumsal şiddet aygıtı ve medya yoluyla toplumsal bilinci yanıltarak, kendi uluslarının üstün ve kahraman bir ırk olduğu yalanını benimsetirler, karşı çıkanlar ya öldürülür ya hapsedilirler.Katliam ve soykırımlar çoğunlukla savaş koşullarında gerçekleştirilir. Önceden sürülmüş, nadasa bırakılmış şoven milliyetçi zemin üzerinde; kitleler kolayca kışkırtılır, düşman ulus ve halklar icat edilir, kardeş halklardan, aynı sınıftan emekçiler askere alınır; sermayenin çıkarları adına birbirlerine yok ederler. Savaş süreci, her zaman soykırımcı faşist pratiklerin zirve yaptığı, ivme kazandığı dönemdir.
2014 yılında, Yanukoviç iktidarının ABD destekli Sorosçu bir darbeyle devrilmesinden sonra, emperyalistlerin mali ve medyatik desteğiyle köpürtülen ırkçı ve rus karşıtı propagandayla; Ukrayna neredyse ikiye bölündü. Hitler’in faşist ordularıyla işbirliği yapan Banderas’ın faşist birlikleri hariç; Ukrayna halkı, 2. Dünya savaşında Kızılordu saflarında savaşarak; milyonlarca şehit vermişti. Her ukraynalı ailenin, Hitlerci faşistler tarafından şehit edilmiş bir büyükbabası, bir büyükannesi vardır. Geçtiğimiz haftalarda, Zelenski’nin neo-nazi faşist çeteleri, faşizme karşı Ukrayna ve Rus kardeşliği ve dostluğunu simgeleyen, insanlığın kültürel mirası sayılan heykelleri yıktı. Bu, onların kendi ortak tarihsel miraslarının da yıkımıdır. Son olarak, SS’ler tarafından asılarak şehit edilen, Sovyetler Birliği’nin ulusal kadın kahramanı ve adına Nazım Hikmet’in şiir yazdığı Katya (gerçek adı Zoya Kosmodemyanskaya) ‘nın heykeli, Çernihiv’de Zelenski‘nin faşist vandallarınca yıkıldı. Ukrayna’daki neo-nazi destekçisi Zelenski Hükümeti, görevi devraldıktan sonra, milliyetçi şoven unsurları, neo-nazi partileri destekleyerek, sırtını onlara dayadı ve Rusça konuşan halka zulme girişti. Demokrat, sosyalist parti ve medya kurumlarını kapatarak, gazeteci ve milletvekillerini tutukladı. Rusça dilinin anayasal olarak yasaklanması, Donetz ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri‘nin özerkliğini tanıyan MİNSK antlaşmasını imzalamasına, tarafsız bir ülke olacağını belirtmesine karşın; Zelenski, ABD’nin piyonu olarak rol oynadı, antlaşmalara uymayarak bölgede 14 bin kişinin ölümüne yolaçtı. Ayrıca bir futbol maçında Odessa’ya taşınan faşist milislerin yarattığı provakasyon sonucu,sendika binasına sığınmak zorunda kalan 50 Rus emekçisinin yakılarak öldürülmesi; Zelenski Hükümeti’nin icraatları arasındadır.
Hiçbir emperyalist ve kapitalist ülke,katliam ve soykırımlar açısından kendini temize çıkaramaz.Türkiye kendi yakın tarihinde yaşananları halen unutamadı.107 yıl önceki, 1915 ermeni soykırımı, 1919 Pontus kıyımı, 38 Dersim, 6-7 Eylül 1955’te kontgerilla operasyonuyla İstanbul rumlarının katledilmesi ve sürülmesi, Madımak, Maraş, alevi kıyımları, Halepçe, Roboski, Diyarbakır Sur, Afrin ve Şengal’deki kürt ve ezidi kıyımları ve kürt kültürel mirasının, mezarlarının dahi tahrip edilmesini unutmadık.Yara, halen kanamaya devam ediyor..
Bir iki sözümüz de İsviçre’ye..Sözde ‘tarafsız ülke‘ İsviçre devleti ve medya organları; Ukrayna devletinin, ruslara yönelik 8 yıldır sürdürdüğü faşist teröre ses çıkarmazken; savaş başlayınca, Ukrayna halkının çilesini tek yanlı çarpıtmaya başladı ABD-NATO ülkelerinin, Rusya’ya karşı ekonomik,sosyal,kültürel ve sportif yaptırımlarına katıldığı gibi, Ukrayna’ya doğrudan silah desteği de sağladı.Ukrayna’dan gelen sığınmacılara özel bir statü (S) tanındı.Şimdiye kadar savaştan kaçan, Yugoslavaya, Suriye, Kürdistan ve Afrika vb. ülkelerin sığınmacılarına sağlanmayan olanaklar(Hemen ev ve iş bulma, çocukları okullara yerleştirme, toplu taşıma araçlarından bedava yararlandırma ve yanlarındaki hayvanları koruma gibi ); ukraynalı sığınmacıya sağlandı.Bu olanaklar, elbette iyidir daha fazlası yapılmalıdır, ama ulus, din, renk ve cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin herkese eşit olarak sağlanmalıdır. Demokrasi ve insan hakları savunusunda ikiyüzlü yaklaşımlar, emperyalist burjuvaziye ve işbirlikçilerine aittir. Gerçekten, eşitlik, özgürlük, demokrasi ve bağımsızlık isteyenler; tüm ezilen hakların haklı kavgasının, özgürlük taleplerinin yanında durur, ırkçılığa, her türlü ayrımcılığa karşı çıkarlar. Sadece kendi ulusunun, kendi ırkının, kendi kültürünün üstün olduğu, diğer halkların ise, geri ve köle olduğu palavrasına inanmazlar. Ulusal devletin biçimi, faşist diktatörlük, yöneticileri de faşist düşmanlarımız olabilir. Fakat, kendi ulusunu en üstün sayarak, başka bir ulusun halkını, dilini, dinini ya da mezhebini aşağılayarak tümden yaftalamak, onun kültürel değerlerine düşman olmak; bilindiği gibi ırkçılıktır, faşistliktir.