9 Haziran günü yapılan referandumda İsviçreli seçmenler Elektrik Yasasını büyük ölçüde kabul ederken, diğer üç halk inisiyatifini reddetti. Kantonların çoğunluğu da bu üç girişime hayır dedi.
Nihai sonuçlara göre, sağlık primlerinin sınırlandırılmasına yönelik sosyalist girişim %55,5 oyla reddedildi. Sadece İsviçre’nin Fransızca konuşulan kantonları ve Ticino bu girişimi destekledi. Merkez’in sağlık masraflarını azaltma önerisi ise %62.8 oyla reddedildi. Zorunlu aşıya karşı «özgürlük ve fiziksel bütünlük» girişimi ise %73,7 oranında ret oyu aldı. Son olarak, İsviçreliler Elektrik Yasasını %68,7 oranında onayladı. İsviçre’de seçime katılım oranı seçmenlerin %44.8’i oldu.
Fransızca konuşulan kantonlar ve Ticino’daki İsviçreliler, Almanca konuşulan kantonlarınkinden daha yüksek primler ödemeleri nedeniyle bu kantonların sağlık hizmeti maliyetlerini azaltmaya yönelik girişimleri neden daha fazla desteklediğini kısmen açıklayabilir.
KISACA KANTON OYLAMALARI
9 Haziran’daki federal oylamaların yanı sıra bir dizi kantonal konu da oylamaya sunuldu.
Kanton düzeyinde, Cenevre Kantonu yabancıların siyasi haklarının genişletilmesine (%60,9), sağlık yasasına (%76,6) ve okul öncesi çocuk bakımı yasasına (%56,9) hayır derken, kamusal alanlarda nefret sembollerinin yasaklanmasına evet dedi (%84,7).
Fribourg Kantonunda seçmenlerin %79,6’sı Fribourg’daki HFR hastanesi için devlet mali desteği lehinde oy kullanırken, %62,8’i «24 saat hizmet veren yerel hastane acil servisleri için» girişimine karşı oy kullandı. «24/24» girişiminin karşı önerisi ise %68,4 oranında kabul gördü.
İSVİÇRE’DE KATILIM ORANI %44,8
Sağlık maliyetleri, sağlık primleri, enerji ve aşılama konuları 9 Haziran’da seçmenlerin %44,8’inin ilgisini çekti. Bu, son referandumlara kıyasla daha düşük bir katılım oranıydı.
Oy vermenin zorunlu olduğu Schaffhausen, her zamanki gibi zirvede yer aldı. Seçmenlerin yaklaşık %65,6’sı oylamaya katılarak Zug Kantonunun (%52) önünde yer aldı. Fransızca konuşulan kantonlar ulusal ortalama civarındaydı. Uri sadece %35 ile en düşük katılım oranına sahipti.
Mart ayında seçmenlerin %58’i 13. AVS emekliliği ve 66 yaşında emeklilik lehinde oy kullanmıştı.
CENEVRE’DE TEK EVET
Cenevre’de 9 Haziran’da yapılan oylamada nefret sembollerinin yasaklanmasına «evet» denildi. Halk, yabancıların siyasi haklarının genişletilmesine, özel kreşlerdeki çalışma koşullarının değiştirilmesine ve acil servislerde ve hastanelerde yardımlı intiharı sorgulayan sağlık yasası değişikliğine karşı çıktı.
Cenevre’de kamusal alanlarda nefret sembolleri yasaklanacak. Kesin sonuçlara göre Cenevre’deki seçmenlerin %84.69’u anayasadaki yeni madde lehinde oy kullandı. Seçime katılım oranı ise %46.09 oldu. Kanton ayrıca devletin ayrımcılık ve nefretle mücadele politikası uygulamasını talep eden ilk kanton oldu. Zorunlu referanduma tabi olan bu anayasa değişikliği, tasarının yürütmenin desteğiyle Haziran 2023’te Büyük Konsey tarafından onaylanmış olmasına rağmen, UDC/SVP dışındaki tüm partiler tarafından desteklendi.
GÖÇMENLER SİYASİ HAKLARINI
KULLANAMAYACAK
Cenevre, 9 Haziran’da oylamaya sunulan ikinci konu olan yabancıların siyasi haklarının genişletilmesini reddetti. Nihai sonuçlara göre, «Burada bir hayat, burada bir oy» girişimi %60.89 oranında reddedildi. Katılım oranı %46.09 olarak gerçekleşti.
Anayasa değişikliğinin amacı, Cenevre’de yaşayan ve en az sekiz yıldır İsviçre’de ikamet eden yabancılara belediye ve kanton düzeyinde tam siyasi haklar vermekti. Böylece yabancılar, mevcut seçme hakkına ek olarak belediye düzeyinde seçilme hakkına ve İsviçre’de bir ilk olarak kanton düzeyinde seçme ve seçilme hakkına sahip olacaklardı.
Bu önlem, nüfusun %40’ından fazlasının yabancı olduğu bir kantonda «demokrasiyi güçlendirmek» amacıyla sol, sendikalar ve dernekler tarafından savunuldu. Bu görüş Kanton yönetiminin çoğunluğu tarafından da paylaşılmaktadır. Kanton yönetimine göre yabancıların kanton düzeyinde oy kullanabilmesi, siyasi kararlara daha fazla demokratik meşruiyet kazandırmaktadır. Girişim, karşı bir öneri olmaksızın sunulmuştu.
ÖZEL KREŞLERDE ÜCRETLER KESİLEMEZ
Sandık başına gidilen bir diğer konu da özel kreşlerdeki asgari çalışma koşullarının gevşetilmesi oldu. Nihai sonuçlara göre, sağın daha fazla kreş yeri yaratmak için istediği bu önlem oyların %56.94’ünü alarak reddedildi.
Bu değişikliğin amacı, özel kreşlerin bir toplu iş sözleşmesine (TİS), bir belediyenin personel yönetmeliğine veya bu mümkün değilse çalışanlar için daha elverişli olan sektör uygulamalarına uymaları gerekirken, personel istihdam etmelerine ve onlara asgari ücret ödemelerine izin vermekti.
Amaç, tüm kreşlerin %7’sini oluşturan yeni özel kreşlerin açılmasını, maliyetlerini düşürmelerine izin vererek teşvik etmekti. Personelin çalışma koşullarının ve ücretlerinin gerçek anlamda ortadan kaldırılmasına karşı çıkan sol, sendikalar ve erken çocukluk dönemi meslek birlikleri referandumu başlattı.
HUZUREVLERİNDE VE HASTANELERDE YARDIMLI İNTİHAR SÜRDÜRÜLECEK
Son olarak Cenevre, Huzurevi ve bakım kurumlarında yardımlı intihar uygulamasına devam edecek. Halk, Sağlık Yasasında bu olasılığı sorgulayan bir değişikliği ezici bir çoğunlukla %76.56 oranında reddetti.
Bu metne referandumda karşı çıkıldı. Büyük Konsey’in sağcı çoğunluğu tarafından «aceleyle» alınan bu karar karşısında, onurlu bir şekilde ölme hakkını savunan Exit Suisse romande derneği, destekli intihara erişim özgürlüğünde bir gerileme olmasından korkuyordu.
Başlangıçta Büyük Konsey sadece, karar alma yetkisi olmadığı için gereksiz görülen destekli intihar denetleme komitesinin kaldırılmasını oylayacaktı. Ancak tartışmalar sırasında ve bazı karışıklıklara yol açacak şekilde, acil servisler ve hastanelerin destekli intiharı garanti altına almasını zorunlu kılan bir başka madde de rafa kaldırıldı.
BOZUK BİR SİSTEMİ TAMİR ETMEK DEĞİL
DEĞİŞTİRMEK GEREKİR
13. AVS/AHV emeklilik maaşının kabul edilmesiyle 3 Mart’ta yaşanan sürpriz başarı 9 Haziran’da tekrarlanamadı. Sonuçta sağlık sigortası primlerinin düşürülmesine yönelik girişim seçmenlerin %55’i tarafından reddedildi. Dar gelirliler ve orta sınıf, alım güçlerini her geçen yıl amansızca eriten bu kontrolden çıkmış sistemin kurbanları olmaya devam edecek.
Kuşkusuz bu başarısızlığın görünürde birkaç nedeni vardır: ilk olarak; 13. emeklilik maaşını yoğunlukla destekleyen İsviçre Sendikalar Birliği (USS/SGB)’nin daha az öne çıkması ve halka sunulan metnin daha az anlaşılır olması. İkinci olarak; İsviçre Sosyalist Partisi’nden muhaliflerin, Merkez’in girişimi de dahil olmak üzere çifte evet çağrısında bulunarak kendilerini öne çıkarmalarının, seçmenlere verilen mesajı bulanıklaştırmış olması. Diğer bir neden ise, bu konuda girişim metnine karşı çıkan Almanca konuşulan kantonlar ile oybirliğiyle evet diyen Fransızca konuşulan kantonlar arasında açık bir ayrışmanın varlığı.
İsviçre’nin sağlık hizmetleri finansman sistemi her geçen gün daha fazla denetim ve dengenin olmadığı ve lobilerin hüküm sürdüğü freni boşalmış bir kamyona benziyor. Buna bir son vermek için sol yelpazede yer alan parti ve örgütler başlangıçta, Vaud kantonunun uygulamaya koyduğu sistemi örnek alarak, bu ulusal krize yanıt vermek üzere kantonal girişimlerde bulunulmasını öngörmektedir.
Ancak bu, İsviçre sağlık sistemindeki krize sadece kısmi bir yanıt olacaktır. İsviçre’de ilaçların bu kadar pahalı olmasının temel nedenlerinden birisi olan ilaç sektöründeki fahiş kârları ya da bazı uzmanların pratisyen hekimler aleyhine uyguladığı aşırı şişirilmiş fiyatların ele alınması gerekir. Öte yandan bir yandan arz özelleştirilirken, diğer yandan talebi toplumsallaştırmaya çalışıyorlar. Ancak İsviçre’deki gibi bir kapitalist ekonomide bu iş yürümez. Bu açıdan emek güçleri başta olmak üzere sağlık sisteminin olumsuz yansımalarından muzdarip olan tüm kesimler, İsviçre sağlık sistemininim denetlenmesini ve bir maliyet şeffaflığını talep ederek mücadeleye başlamalı ve daha genel olarak, sağlık sisteminin eşitsizlikleri artıran bu katmanlaşmasından yakınmak yerine birleşmeli, örgütlenmeli ve somut adımlar atmalıdırlar. Çünkü gerçek anlamda bir başarının yolu, sürekli bozuk bir sistemi tamir etmek için çabalamaktan değil, onu değiştirmekten geçiyor.
(Arkadaş)