RAKAMLAR BAŞKA GERÇEKLER BAŞKA

İsviçre Federal İstatistik Ofisi (OFS), 2024 yılı boyunca fiyatların sadece %1,1 oranında arttığını açıklayarak, enflasyonun artık sona erdiğini iddia etti. Ancak, bu açıklama, birçok İsviçrelinin günlük yaşam deneyimiyle çelişiyor. Hâkim basın yayın organları bile halkın hâlâ alım gücünde düşüş hissettiğini ve harcamalarını kıstığını yazmak zorunda kaldı. 2024 yılındaki Noel harcamaları, bir önceki yıla göre %10 daha az gerçekleşti ve pandemi öncesi olan 2019 seviyesinin de altında kaldı.

İSTATİSTİKLER Mİ YANLIŞ, YOKSA HALK MI “ANLAMIYOR”?
Resmî söylem şu şekilde: Enflasyon neredeyse yok, ekonomi istikrarlı, halkın durumu iyi. Ancak bu söylem, yüzeysel ve yanıltıcı bir genelleme. Evet, fiyat artış hızında bir yavaşlama olabilir; fakat bu, fiyatların pandemi öncesine döndüğü anlamına gelmiyor. Pandemi ve Ukrayna Savaşı’ndan bu yana fiyatlar kalıcı olarak yüksek seyrediyor. Ayrıca, İsviçre’de ücret artışları uzun süredir düşük seviyelerde seyrediyor. 2005–2015 yılları arasında ortalama yıllık ücret artışı yalnızca %0,9 olarak kaydedildi. 2023’ten itibaren ücretler, reel anlamda 2015 seviyesinin bile altına düşmüş durumda. İşçi sendikası TravailSuisse’e göre, bu kaybın telafi edilebilmesi için 2025 yılında ortalama %4’lük bir ücret artışı gerekiyor. Bu da, reel ücretlerin düştüğünü açıkça ortaya koyuyor.

ENFLASYON HESABI EKSİK
Resmî enflasyon verileri, sağlık sigortası primlerindeki artışı içermiyor. Oysa bu primler, her yıl artarak hane halkı gelirleri üzerinde giderek daha fazla baskı oluşturuyor. 2025 yılı için sağlık sigortası primlerinin ortalama %6 oranında artması bekleniyor. Bu artış, özellikle düşük gelirli kantonlar olan Jura’da %9 ve Ticino’da %10 gibi seviyelere ulaşacak. Bu durum, yoksul haneler için ciddi bir ekonomik tehdit oluşturuyor.

HALK NEDEN DAHA AZ HARCIYOR?
Halk, istatistik kurumlarının açıklamalarına göre değil, kendi yaşam tecrübelerine göre hareket ediyor. Hayatın gitgide zorlaştığını gören halk, geleceğe dair karamsarlık besliyor. Migros Bankası’nın 2023 yılında yaptığı bir araştırma, özellikle yaşça büyük ve maddi durumu daha iyi olan İsviçrelilerin tasarruf yapma eğiliminde olduğunu ve bu nedenle tüketimi azalttıklarını gösteriyor. Dünya genelindeki istikrarsızlıklar, geleceğe dair umutları törpülüyor ve halk, yüksek fiyatların ve düşük ücretlerin hüküm süreceği bir geleceğe hazırlanıyor.

DIŞ ETKENLER FİYATLARI YENİDEN ARTIRACAK
Bugünkü düşük enflasyon oranı, esasen ithal ürünlerdeki fiyat düşüşlerinden kaynaklanıyor (-%1,5). Ancak İsviçre yapımı ürünlerin fiyatı ortalamanın üzerinde, %1,9 oranında arttı. Şimdi ise ABD’deki Trump yönetiminin başlattığı korumacı politikaların ithal ürünlerin fiyatlarını artırması bekleniyor. Buna ek olarak, 2025 yılında kiralarda ve sağlık sigortası primlerinde rekor artışlar olacağı şimdiden duyuruldu. Tüm bu gelişmeler, Federal Konsey’in “istikrar masalı”nı çürütüyor. 2024 yılında Caritas mağazalarındaki satış hacminin %5 artması da, yoksulluğun ülkede giderek arttığını gözler önüne seriyor.

SANAYİ KRİZİ VE BEDELİNİ ÖDEYEN İŞÇİ SINIFI
İsviçre’de yaklaşık 34.000 işçi, işten çıkarılma korkusuyla yaşıyor. Otomotiv sektöründe yaşanan kriz, Avrupa genelinde taşeron firmaları ve yan sanayi işletmelerini tehdit ediyor. 2020 yılından bu yana Avrupa’da 58.000 işçi işten çıkarıldı. Bu sayının 30.000’i sadece 2023 yılına ait. Michelin, Bosch gibi dev firmalar yüzlerce işçiyi kapı dışarı ederken, daha küçük firmalar tamamen kapanıyor. Yeni fabrika kapanışları ve toplu işten çıkarmalar da şimdiden planlanmış durumda.

AVRUPA SANAYİSİ TEKNOLOJİ YARIŞINDA GERİDE KALDI
Avrupa otomotiv sektörü, özellikle elektrikli araç teknolojisinde Çinli ve Amerikalı rakiplerinin gerisinde kaldı. Bu açığı kapatmak için yatırım yapmak yerine, şirketler kârlarını korumak adına işçileri işten çıkarmayı tercih ediyor. Satışların düşük olmasına rağmen, bu strateji hâlâ sürdürülüyor: “Limonu son damlasına kadar sıkmak” adeta yeni norm hâline geldi.
Ancak sendikalar ve İşçi sınıfı, Kapitalistlerin “piyasa doygunluğu” masalına karşı, “maaşlar düşmeden genel iş saatinin azaltılmasını” savunuyor ve aynı zamanda iklim dostu ve modern üretim yöntemlerine yatırım yapılmasını talep ediyor. (Arkadaş)