2024, sarsıcı olaylarla dolu bir yıl olarak geride kaldı. Uluslararası arenada yaşananlar, ekonomik ve politik alanda önemli yarılmalara işaret ediyor. Ortadoğu’da süregelen savaş korkunç bir şekilde tırmanırken, Suriye’de Esad rejiminin devrilmesi ile bu topraklarda yasayan halkların ve azınlıkların geleceği cihatçı grupların ve bölgedeki kapitalist emperyalist aktörlerin ‘insafına’ kalmış durumda… İsrail’in askeri radikalleşmesi ve bu eylemlerinin uluslararası hukuk çerçevesinde soykırım olarak tanımlanması önemli bir çıkmaza işaret ediyor. Batı demokrasilerinin çifte standartları bu krizde öne çıkıyor: Ukarayna’ya yönelik savaşta Rusya’ya karşı sert bir tutum benimserken, İsrail’in politikasına koşulsuz destek verilmesi, hem Birleşmiş Milletler yapısını hem de evrensel insan hakları ilkelerini boşa düşürüyor ve temelden sarsıyor.
Bu durum, görünüşte bile olsa uluslararası hukuk temelinde inşa edilmiş sistemlerin olan açmazlarına işaret ederken, hâkimiyet alanını genişletme ve çıkar ilişkilerini güvenceye alma merkezli politik hattın güç kazandığı bir sürece işaret ediyor.
2024 yılı dünya nüfusunun yarısından fazlasının sandık başına gittiği bir yıl oldu. Ancak, dünya çapında otoriter liderlerin seçilmesi ve aşırı sağın yükselişi, özellikle ABD’de belirsizliklerle dolu ve ne yapacağı önceden kestirilemeyen Trump”ın geri dönüşü ile tehlikeli bir geleceğin kapısını aralıyor. Almanya’da ırkçı AfD’nin seçimlerdeki başarısı, ırkçılık karşıtı dev gösteriler ve erken seçim kararı ile burjuva politik alandaki daralmaya, fabrikaların özellikle metal sektöründe yeniden yapılandırma bahanesiyle kapanması, temel sanayi alanlarında işten atmaların yoğunlaşması ile ekonomideki daralma eşlik ediyor. Fransa’da Rassemblement National’in geleneksel sağı etkisizleştirip kendi arkasına alabilmesi, Avrupa’daki çoğu ülkede benzer bir aşırı sağ kaymaya örnek teşkil ediyor.
AŞIRI SAĞ VE LİBERAL İTTİFAK GÜÇ KAZANDI
Bu genel gidişata paralel olarak İsviçre’de de liberal sağ ve SVP/UDC eksenli aşırı sağ ittifakın parlamentodaki hakimiyeti dikkat çekiyor. Bu ittifak, servet sahiplerine, orduya ve nükleer enerji lobisine yönelik büyük ekonomik çıkarlar sağlarken, göçmenler üzerinden saldırıları, ırkçı söylemleri ve eylemleri ile toplumsal adalet taleplerinin altını oyuyor. Bu politikaların bedelini ise, ekonomik eşitsizlik ve sosyal güvencesizlikle boğuşan emekçi halkın ödediği açık bir gerçek.
2024, aynı zamanda ekonomik dalgalanmaların damga vurduğu bir yıl oldu. Yükselen enerji fiyatları, küçük çapta işletmeleri zora sokarken, yoksul kesimler için hayat pahalılığı yeni zirveler gördü. Barınma krizi, artan kıra fiyatları, zorunlu sağlık sigorta primlerindeki yüksek artışlar ve azalan sosyal yardım fonları nedeniyle derinleşti. Bu durum, sosyal dayanışma ağlarının zayıfladığını ve ekonomik politikalarda emekçi halkın çıkarlarını önceliklendiren bir yaklaşımın eksikliğini ortaya koyuyor.
TOPLUMSAL DİRENİŞ VE UMUT
Tüm bu olumsuz gidişata rağmen toplumda direniş ve dayanışma umudu güçlendirilmeye çalışılıyor. İsviçre’de halk oylamaları, demokratik iradenin baskın politik çıkarlara galip gelebileceğini kanıtladı. Halkın 13. AHV/AVS emeklilik maaşı ödenmesini desteklemesi, zenginlerin çıkarlarını önceleyen politikalara karşı çıkılabileceğini gösterdi. Bunun yanı sıra, özellikle gençlerin ve kadınların öncülük ettiği iklim grevleri, otoyol genişletme gibi altyapı projelerinin reddi de çevre duyarlılığının tamamen kaybolmadığına işaret ediyor. 2024 yılında gerçekleştirilen oylamalarda EFAS projesi hariç hemen hemen tüm oylama konularında başarı elde edilmesi, örgütlenmenin ve mücadelenin doğru temeller üzerinde verilmesi gerekliliğine, halkın ve emek örgütlerinin dikkatini çekmesi açısından önemli oldu.
21 Eylül’de Bern’de on binlerce emekçinin katılımı ile ücret artışları için gerçekleştirilen dev miting geçen yılın en önemli eylemlerinden biri oldu. 2024 yılı boyunca fabrika kapanışları, yurtdışına taşınmalar ve yeniden yapılanmalar birbirini takip etti. Çelik, cam, baskı, gıda ve makine sektörleri de dahil olmak üzere her türlü işletme bu durumdan etkilendi. Eternit, Vetropack, Micarna, Tamedia baskı merkezleri, Rieter, Sicpa, Stahl Gerlafingen vs. etkilenmiştir: 2023’ün sonundan bu yana on bir farklı şirkette, toplamda 1.200’den fazla işçi işten atılmıştır. Ve bu liste kapsamlı değildir.
Haziran 2024’te Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu, örgütlenme özgürlüğü ve işçi haklarının korunmasına ilişkin uluslararası sıralamada İsviçre’yi «düzenli hak ihlalleri» kategorisine düşürdü.
Ayrıca, işsizlik oranlarındaki dalgalanmalara rağmen sendikaların aktif rol oynadığı grev hareketleri, işçilerin ve emekçilerin haklarını koruma konusundaki kararlılığını bir kez daha gösterdi. Kadın hareketleri ve iklim aktivistleri de 2024 yılında öne çıkarak toplumsal eşitlik ve adalet talebini daha yüksek sesle dile getirdiler.
Üniversitelerde öğrenci gençliğin İsrail’in Gazze’deki soykırım uygulamalarını protesto eylemleriyle başlayan, derneklerinin faaliyetlerinin askıya alınmasına ve öğrenim ücretlerinin (harçların) artırılmasına, yabancı öğrencilere uygulanan ayrımcılığa karşı üniversite yönetimini boykot etmeye varan eylemler gençlerin politikaya ilgisinin artmaya devam ettiğini gösteren gelişmeler oldu.
ZORLUKLAR VE MÜCADELE
2025, hem sorunlarla hem de bu sorunlara karşı verilecek mücadelelerle dolu bir yıl olacak ve ekonomik anlamda, gelir adaletinin sağlanması ve barınma krizine çözümler bulunması için mücadele öncelikli sırada. Politik alanda ise, halkın özellikle çevre ve sosyal adalet konularında daha aktif bir rol oynamasının teşviki, sağlıklı bir demokrasi için kritik öneme sahip. Kadınların eşit işe eşit ücret talebiyle toplumsal cinsiyet eşitliği talebi 2025 yılında da önemli mücadele alanlarından birisi olmaya devam edecek.
2025 yılı, birçok sektörde Toplu İş Sözleşmesi (TİS) dönemi olması nedeniyle işçiler ve emekçiler için önemli bir yıl ve bu mücadelelerde elde edilecek başarı, mücadele birikimin ve öz güvenin artmasına katkı sağlayabilecek olguları barındırıyor.. (Arkadaş)