MORGES GARI’NDAKİ ÖLÜMCÜL OLAYDA SAVCILIK MEŞRU
MÜDAFAA KARARINI ONAYLADI
2021 yılının Ağustos ayında Morges Garı’nda meydana gelen ve Roger Michael Wilhelm’in hayatını kaybettiği olayla ilgili soruşturma tamamlandı. Vaud Kantonu Savcılığı, polisin meşru müdafaa ile hareket ettiğini ve yardım etmeme suçlamalarının yersiz olduğunu açıkladı. Soruşturma sonucunda, olayın detaylarına ilişkin kapsamlı bir inceleme yapıldı ve karar, 25 Kasım 2024 tarihinde kamuoyuna duyuruldu.
OLAY NASIL GELİŞTİ?
Olay, 30 Ağustos 2021 tarihinde Morges Garı’nda, akşam saat 18.00 civarında gerçekleşti. Polis ekipleri, platformda gerçekleşen bir bıçaklı saldırı sırasında Roger Michael Wilhelm’i etkisiz hale getirmek için müdahalede bulundu. Olay sonrası başlatılan soruşturmada görgü tanıklarının ifadeleri, güvenlik kameralarının görüntüleri, otopsi raporları ve uzman analizleri detaylı bir şekilde incelendi.
Savcılık, saldırganın polise karşı ciddi bir tehdit oluşturduğunu ve memurun bu tehdidi durdurmak için ateşli silah kullanmaktan başka bir seçeneği olmadığını belirtti. Silah kullanımının İsviçre Ceza Kanunu’nun 15. maddesi kapsamında meşru müdafaa sınırları içinde olduğu ifade edildi. Ayrıca, polisin orantılı güç kullanımı konusunda mesleki eğitim standartlarına uygun davrandığı vurgulandı.
SUÇLAMALAR GEÇERSİZ SAYILDI
Olay sırasında polis memurları, çevrenin ve vatandaşların güvenliğini sağladıktan sonra Wilhelm’e tıbbi müdahalede bulunmak üzere harekete geçti. Ancak otopsi raporu, saldırganın aldığı yaraların “çok kısa bir süre içinde ölümcül” olduğunu ortaya koydu. Yaralanan kişiye yapılan kalp masajı dahil tüm müdahaleler sonuçsuz kaldı. Bu nedenle, polis memurları hakkında yardım etmeme suçlamasının geçerli olmadığına karar verildi.
KARARIN DETAYLARI
Savcılığın kararında, olay sırasında görevli polis memurunun karşı karşıya kaldığı tehdit ve müdahalenin koşulları ayrıntılı şekilde açıklandı. Saldırganın elindeki bıçakla ciddi bir tehdit oluşturduğu ve polisin başka bir seçeneği olmadığı belirtildi.
Savcılık, polisin kullandığı orantılı güç ve olayın gelişme sürecini şu noktalara dayandırdı:
Hızlı ve Ölümcül Tehdit: Polis, Wilhelm’in saldırgan bir tutum sergilediği ve bu durumun hem memurların hem de çevredeki sivillerin hayatını tehlikeye attığı anlaşıldığında harekete geçti. Saldırıyı engellemek için zamanın kısıtlı olduğu ifade edildi.
Silah Kullanımında Orantılılık: Savcılık, polisin müdahalesinin İsviçre Ceza Kanunu’nun 15. Maddesi kapsamında meşru müdafaa olarak değerlendirilebileceğini belirtti. Memurun silah kullanımının, mesleki standartlar ve federal hukuk çerçevesinde kabul edilebilir olduğu ifade edildi.
Tıbbi Müdahaleler: Ateş açılmasından sonra polis, öncelikle çevredeki güvenliği sağladı ve ardından saldırganın durumunu kontrol altına aldı. Ancak otopsi raporları, üçüncü kurşunun yol açtığı yaraların “kaçınılmaz olarak çok kısa sürede ölümcül” olduğunu ortaya koydu. Bu durum, yardım etmeme suçlamalarının hukuki dayanağını ortadan kaldırdı.
Savcılık ayrıca, Border Forensics adlı kuruluşun tarafların talepleri doğrultusunda sunduğu raporun dikkatle incelendiğini ve soruşturma sürecinde yer yer kullanıldığını belirtti. Kararın, tüm bu veriler ışığında alındığı vurgulandı.
TEPKİLER VE DESTEKLER
Savcılığın meşru müdafaa kararı açıklaması kamuoyunda farklı tepkilerle karşılandı. Olay, Morges Garı’nda meydana geldiği dönemde İsviçre genelinde geniş yankı uyandırmış, polisin müdahale yöntemleri tartışma konusu olmuştu. Bazı çevreler, polisin hızlı karar alarak daha büyük bir trajediyi önlediğini savundu. Bu kesimler, polisin mesleki eğitim ve orantılı güç kullanımı standartlarına uygun hareket ettiğini ifade etti. Ayrıca, güvenlik güçlerinin böylesine karmaşık durumlarda doğru kararlar alabilmesi için geniş yetkilere sahip olması gerektiği vurgulandı. Öte yandan, insan hakları savunucuları ve bazı sivil toplum kuruluşları, olayın bu kadar ölümcül bir şekilde sonuçlanmasının önlenebilir olduğunu savundu. Border Forensics raporunun dikkate alınması gerektiği belirtilerek, polisin farklı müdahale yöntemlerini değerlendirme süreci sorgulandı.
Savcılığın kararı, yargı sürecinin tamamlanmadığını da gösteriyor. Tarafların karara itiraz etme hakkı bulunuyor ve Vaud Kantonu Ceza Temyiz Mahkemesi’ne yapılacak itirazlarla olayın tekrar değerlendirilebileceği ifade ediliyor. Bu olay, İsviçre’deki polis müdahale yöntemleri hakkında daha geniş bir tartışmayı da beraberinde getirdi. İnsan hakları grupları, polisin ölümcül güç kullanımına dair standartların daha fazla gözden geçirilmesi gerektiğini savunurken, güvenlik odaklı gruplar, hızlı karar alma yetkilerinin önemine dikkat çekti. Bu bağlamda, hem polis eğitimi hem de olay sonrası denetim süreçlerinin şeffaflığı üzerine yoğunlaşan bir kamuoyu oluştu. (Arkadaş)