KAĞITSIZ GÖÇMENLER POLİTİK İSTİSMAR MALZEMESİ

Cenevre kantonunda, aşırı sağcı Mouvement Citoyens Genevois (MCG) Hareketi milletvekilleri, göçmen karşıtı politikalarına rağmen, kağıtsız göçmenlerin (sans-papiers) belirli koşullarda yasallaştırılmasını öngören bir teklifte bulundu. Ancak bu öneri, insani bir çözümden çok seçim hesaplarının bir parçası gibi görünüyor.

PAPYRUS OPERASYONU
MCG milletvekilleri Skender Salihi ve Thierry Cerutti, Kanton Konseyi’ne sundukları öneride, 2017-2018 yılları arasında yürütülen Papyrus Operasyonu’na benzer bir sistemin tekrar uygulanmasını talep etti. İlk Papyrus Operasyonu, göçmenlerin temel haklarını güvence altına almayı ve kayıt dışı çalışmayı engellemeyi amaçlıyordu. Yaklaşık 2390 kişinin oturum almasını sağlamıştı. Ancak yeni önerinin gerekçeleri insani olmaktan çok, iş piyasasındaki rekabeti manipüle etmeye yönelik gibi görünüyor. Önerilen model, daha önce olduğu gibi belli şartlar öne sürüyor:
Bekârlar için 10 yıl, aileler için 5 yıl Cenevre’de ikamet etmiş olmak; Bağımsız finansal kaynaklara sahip olmak; Sabıka kaydının temiz olması; Fransızca dil yeterliliği ve iyi bir entegrasyon seviyesi.
Ancak bu kriterlerin, özellikle en savunmasız göçmenleri dışarıda bırakabileceği ve yasal düzenlemenin sembolik bir vitrin olarak kullanılabileceği eleştirileri yapılıyor.

ÇALIŞANLAR ARASI REKABET
MCG, bu öneriyi göçmen haklarını genişletmek için değil, esasen Fransız sınırından gelip Cenevre’de çalışan işçileri (frontaliers) engellemek için sunduğunu açıkça belirtiyor. Skender Salihi, özellikle inşaat ve restoran sektörlerinde yeterince yerel işçi bulunduğunu iddia ediyor ve “Bu pozisyonları zaten burada yaşayanlar doldurabilir” diyerek projenin göçmen karşıtı çizgisini ortaya koyuyor.
Bu durum, kâğıtsız göçmenleri başka bir ekonomik araç olarak kullanma riski de taşıyor. Bir yandan sınır işçilerine karşı bir politika yürütülürken, diğer yandan göçmenlerin iş gücü piyasasına entegrasyonu, daha çok piyasaya yönelik bir düzenleme gibi sunuluyor. MCG’nin daha önce göçmen karşıtı politikalar izlediği düşünüldüğünde, bu adımın insani bir dayanışmadan çok seçim stratejisiyle bağlantılı olduğu konuşuluyor.

SEÇİM HESAPLARI ROL OYNUYOR
Cenevre’de yaklaşan seçimler göz önüne alındığında, MCG’nin bu öneriyi göçmen yanlısı bir açılım olarak sunduğu, ancak aslında oy kazanmayı hedeflediği iddiaları gündemde. Skender Salihi, daha önce de benzer bir öneri sunduğunu savunsa da, bu hareket seçim öncesi popülist bir hamle olarak değerlendiriliyor.
Daha önce göçmen haklarına karşı duran sağcı partilerin bir anda kâğıtsız göçmenleri savunmaya başlaması samimi bir adım mı, yoksa sadece göçmenleri seçim malzemesi olarak kullanmanın yeni bir yolu mu? Sorusunu tartışılır hale getirdi.
Sol çevreler, göçmenlerin haklarının ancak gerçek bir dayanışma politikası ile korunabileceğini savunuyor ve “MCG’nin teklifi, gerçek bir entegrasyon politikası mı, yoksa göçmen emeğini pazarlık konusu yapan bir strateji mi?” sorusunu soruyor.
Bu sorunun cevabını, siyasi partilerin bu öneriye nasıl yaklaştığı belirleyecek. Ancak kesin olan bir şey var: Göçmenlerin hakları, seçim hesaplarına kurban edilmemeli! (Arkadaş)