İTTİFAK MI, İHANET Mİ?

Fransa, 4 Aralık 2024 tarihinde siyasi bir depreme tanık oldu. Marine Le Pen liderliğindeki Rassemblement National (RN) ve Jean-Luc Mélenchon’un desteklediği sol koalisyon, hükümete karşı ortak bir cephe oluşturdu ve Michel Barnier hükümetinin düşmesine neden oldu. Bu alışılmadık ittifak, Fransa’nın siyasi dengelerini altüst eden bir hamle olarak yorumlanıyor. Ancak, bu kararın ardında yatan stratejik hesaplar ve siyasi sonuçlar tartışmalara yol açtı.

TAKTİKLER VE HESAPLAR
Marine Le Pen, sağ popülist bir lider olarak bugüne kadar sol partilerle keskin bir karşıtlık içinde yer almıştı. Ancak, Barnier hükümetine karşı verdiği bu kritik destek, alışılmışın dışına çıkan bir adım oldu. RN’nin LFI, sosyalistler, komünistler ve çevrecilerden oluşan sol koalisyonla aynı yönde oy kullanması, Le Pen’in siyasi kariyerinde önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor.
Le Pen’in bu hamlesi, sadece hükümeti devirmekle kalmadı, aynı zamanda gelecek seçimlerde Emmanuel Macron’un politikalarını hedef alacak bir stratejik pozisyon almasına da olanak sağladı. Yine de bu karar, Le Pen’in seçmen kitlesi ve parti içindeki bazı muhafazakâr çevreler tarafından sorgulanıyor. Sağ ve sol arasındaki ideolojik uçurum düşünüldüğünde, RN’nin sol partilerle birlikte hareket etmesi, siyasi rakipler tarafından «ilkesizlik» olarak nitelendirildi.

HUKUKİ BASKI VE SİYASİ AVANTAJ ARAYIŞI
Le Pen’in bu riskli kararının ardında yatan bir diğer neden, kişisel hukuki durumu. Kamu fonlarının kötüye kullanımıyla ilgili süregelen davada, savcılık Le Pen için siyasi yasak talebinde bulunmuş durumda. 31 Mart’ta karara bağlanacak bu davanın sonucuna göre, Le Pen siyasi kariyerini tamamen kaybedebilir. Bu bağlamda, Macron hükümeti üzerinde baskıyı artırmak, Le Pen için hayati bir strateji haline geldi.
Hükümeti düşürmek, Le Pen’e bir taşla iki kuş vurma fırsatı sundu: Hem Macron’u zayıflatmak hem de kendisini halk nezdinde daha geniş bir muhalefet lideri olarak konumlandırmak. Özellikle düşük gelirli seçmenlerin desteğini kazanma amacıyla sosyal politikalara daha duyarlı bir yaklaşım sergilemeye çalıştığı gözlemleniyor.

SEÇİM SÜRECİ VE SONUÇLARI
Fransa’da hükümetin düşmesi, erken seçim ihtimalini gündeme getirirken, mevcut siyasi tablo Marine Le Pen’i avantajlı bir konuma taşıyor. Son kamuoyu yoklamaları, RN’nin bir sonraki genel seçimde güçlü bir performans sergileyebileceğini gösteriyor. Ancak, RN’nin sol ile kurduğu bu beklenmedik ittifak, uzun vadede nasıl sonuçlar doğuracak?
Bir yanda Le Pen, bu hamlesiyle kendisini Macron’un politikalarına karşı tek gerçek alternatif olarak konumlandırırken, diğer yanda bu ittifakın RN’nin geleneksel seçmen tabanında nasıl bir etki yaratacağı belirsizliğini koruyor. Eleştirmenlere göre, Le Pen’in pragmatik yaklaşımı, ideolojik tutarlılıktan ödün verdiği şeklinde yorumlanabilir. Ancak destekçileri, bu hamlenin Le Pen’in siyasi zekasının bir kanıtı olduğunu savunuyor.

YENİ BAŞBAKAN VE SİYASİ GELECEK
Macron’un yeni bir başbakan ataması ve hükümeti yeniden şekillendirmesi gerekecek. Ancak mevcut meclis aritmetiği, Macron’un işini kolaylaştırmıyor. Herhangi bir yeni hükümet, RN ve sol blok arasındaki bu geçici ittifakın gölgesinde hareket etmek zorunda kalacak.
Sonuç olarak, Marine Le Pen’in bu riski siyasi kazanç için mi, yoksa çaresizlik içinde mi aldığı sorusu hâlâ tartışılıyor. Ancak bir şey kesin: Fransa siyasetinde uzun süredir görülmeyen bu türden hamleler, ülkeyi daha belirsiz bir geleceğe doğru sürüklüyor. Marine Le Pen, Fransa’nın siyasi satrancında bir kez daha merkeze oturdu ve bu hamlenin sonuçları, hem kendi kariyerinde hem de ülkenin geleceğinde belirleyici olacak.