İşyerindeki  şiddet ve tacize  Kantonlar Konseyi karar verecek

 

Merkezi Cenevre’de bulunan Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) şiddet ve tacize ilişkin 190 sayılı Sözleşmesi, kurumun yüzüncü yıldönümü vesilesiyle 2019 yılında kabul edilmiş, aralarında İspanya, Yunanistan ve İngiltere’nin de bulunduğu 24 ülke tarafından hâlihazırda onaylanmıştır. İsviçre’de ise onaylanması parlamento prosedürüne tabidir.

18 Mayıs 2022 tarihinde Federal Konsey, seçilmiş temsilcilere bu onayın lehinde bir mesaj gönderilmesini kabul etmişti. Hükümete göre, çalışma yaşamında şiddet ve tacizi yasaklayan ve mağdurlara yönelik önleme ve yardım tedbirlerini öngören bu sözleşme, “onurlu çalışmaya yönelik daha tutarlı ve birleşik bir küresel taahhüde olanak tanıyan” çerçeve koşullar sunmaktadır. Sözleşme, 190 sayılı Sözleşme’nin işyerinde şiddet ve tacize ilişkin daha önce mevcut olmayan uluslararası bir tanım getirdiğini vurgulamaktadır. Ayrıca, İsviçre mevzuatının hâlihazırda şiddet ve tacizden uzak bir şekilde çalışma hakkını içerdiğine ve yüksek düzeyde etkili bir koruma sağladığına işaret etmektedir. Bu nedenle, onaylama durumunda kanun veya yönetmelikte herhangi bir değişiklik yapılması gerekmemektedir. İdare, işçi sendikaları (USS/SGB ve Travail.Suisse) ve işveren temsilcilerinden (İsviçre İşverenler Birliği ve Usam) oluşan Üçlü ILO İşleri Komisyonunun görüşüne başvurulmuş ve hem işçi hem de işveren temsilcileri onaylamayı kabul etmişti.

Ama sonra tiyatro başladı. Sonbahar oturumunda Kantonlar Konseyi, olağan istişarelerin yapılmamış olması, Sözleşme’nin şartlarının çok muğlak olması ve sonradan değiştirilme riskinin bulunması gerekçeleriyle 20’ye karşı 24 oyla onaylama işlemine devam edilmemesine karar verdi. Ulusal Meclis Aralık ayında bu durumu düzeltti ve çoğunluğu SVP’den olmak üzere 49’a karşı 124 oyla yasayı onayladı. Konu şimdi, muhtemelen bahar oturumunda onaylamanın kaderine karar verecek olan senatörlere geri dönüyor.

İsviçre İşverenler Sendikası’nın uluslararası ilişkiler başkanı Marco Taddei “Dünyada ilk kez bir ülke 190 sayılı Sözleşmeyi onaylamayı reddetmiş olacak. İşyerinde şiddet ve tacizi ortadan kaldırmayı amaçlayan ve üstelik yasalarımızda herhangi bir uyarlama gerektirmeyen bu metne karşı çıkmak anlaşılmaz olacaktır ve ILO’nun ev sahibi ülkesi olan İsviçre’nin imajına büyük zarar verecektir” diyerek tepki gösterdi.

İşverenler onaylamayı kabul ediyor

Marco Taddei  “Böyle bir konvansiyonu reddetmek İsviçre’nin imajına zarar verecektir. Eğer Devletler Konseyi hayır derse, çok geç olacak…” diyerek, İsviçre’nin sekizi “temel” olmak üzere 62 ILO sözleşmesini onayladığını hatırlattı. Görüntünün ötesinde, işveren örgütleri ancak güvenceler elde ettikten sonra onayı kabul ettiler. “Federal Konsey’in mesajının ilk versiyonu bizi tatmin etmedi. Uygulama kapsamına ilişkin unsurlar çok geniş tutulmuştur. Ev ve işyeri arasındaki yolculukların yanı sıra tele-çalışma ve işle ilgili seyahatleri de kapsar. İşverenler olarak, iş ilişkisi dışında gerçekleşen eylemler için sorumluluk kabul edemeyiz; örneğin trende şiddet veya komşunun ev ofisindeki bir kişiye yönelik tacizi gibi. Seco ile görüştük, uzmanlara danıştık ve mesaj değiştirildi. Sözleşme’nin 9. Maddesine göre, ulusal özelliklere göre esneklik hükümleri bulunmaktadır. Mevcut mesaj bu durumlar hakkında oldukça açıktır. Sözleşme işveren için herhangi bir ek yükümlülük getirmemektedir ve İsviçre hukuku bunu garanti etmektedir, dolayısıyla onaylamayı kabul ediyoruz” diyerek kararlarının esas gerekçelerini açıkladı.

Marco Taddei ayrıca ILO sözleşmelerinin değiştirilemeyecek statik metinler olduğuna işaret ederek Kantonlar Konseyi’nde dile getirilen endişeleri hafifletti. İstişare prosedürü ise kurallara uygun olarak yürütüldü: “Olağan prosedür ILO sözleşmeleri için geçerli değildir. Sadece sosyal tarafların yer aldığı üçlü komiteye danışılır. İşveren sekreteri bu nedenle senatörleri, hâlihazırda işyerinde şiddet ve tacizle mücadeleye izin veren İsviçre mevzuatı üzerinde hiçbir etkisi olmayacak olsa bile, onaylamayı kabul etmeye davet ediyor. Bu bir imaj ve tutarlılık meselesidir zira İsviçre, 2019 yılında da ILO’nun insanı merkeze alan bir gelecek olan çalışmanın geleceğine ilişkin Yüzüncü Yıl Bildirgesine bağlı kalacağını taahhüt etmiştir.

İşyerinde şiddet ve taciz her beş kişiden birini etkiliyor

Uluslararası bir araştırmaya göre, İster fiziksel, ister psikolojik veya cinsel olsun, işyerinde şiddet ve taciz dünya çapında yaygındır ve işyerindeki her beş kişiden birini etkilemektedir. Bu bulgu, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Lloyd’s Register Vakfı ve Gallup anket şirketi tarafından ortaklaşa yürütülen ve geçen ay yayınlanan türünün ilk örneği olan büyük bir araştırmanın sonucudur. Anket 2021 yılında 121 ülkede 15 yaş ve üzeri 75.000 çalışan arasında gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmanın sonuçlarına göre, nüfusun %22,8’i, yani 743 milyon kişi, kariyerleri boyunca en az bir kez bu tür bir istismarın mağduru olmuştur. Bu kişilerin ancak yarısından biraz fazlası yaşadıkları hakkında tanıklık etme cesaretini göstermiştir. Genellikle gayri resmi veya resmi kanallardan ziyade arkadaşlarına veya akrabalarına başvurmuşlardır. “Çok sayıda faktör ve engel, mağdurları iş yerinde şiddet ve tacizi bildirmekten alıkoyabiliyor. Anket ortakları tarafından yapılan ortak basın açıklamasında, “Zaman kaybı” ve “kişinin itibarından korkması”, katılımcıların yaşadıkları hakkında konuşmamak için en sık gösterdikleri nedenler arasında yer alıyor” denildi. Rapor daha ayrıntılı olarak, çalışanların %17,9’unun psikolojik şiddete maruz kaldığını ortaya koymaktadır – vakaların çoğunluğu. Her on çalışandan biri fiziksel saldırıya uğramıştır ve erkekler kadınlara kıyasla bu durumu daha sık bildirmektedir. İşyerinde şiddet ve cinsel taciz, çalışan her on beş kişiden birini (%6,3 veya 205 milyon kişi) etkilemiştir.

Kadınlar ve göçmenler özellikle etkileniyor

Farklı şiddet türlerinden en çok etkilenen gruplar arasında gençler, göçmen işçiler ve erkek/kadın çalışanlar yer almaktadır. Araştırmanın yazarları, “Genç kadınların cinsel şiddet ve taciz mağduru olma olasılığı genç erkeklere göre iki kat daha fazladır ve göçmen kadınların bunu bildirme olasılığı diğer kadınlara göre iki kat daha fazladır” diyor. Hayatlarının bir noktasında cinsiyet, engellilik, milliyet ve/veya etnik köken, ten rengi veya din temelli ayrımcılığa maruz kalmış kişiler arasında da istismar riski daha yüksektir.

ILO’nun Yönetişim, Haklar ve Diyalogdan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Manuela Tomei, “Rapor bize çalışma yaşamında şiddet ve tacizi sona erdirmek için önümüzdeki görevin büyüklüğünü gösteriyor” diyerek, bu sorunla mücadeleye ilişkin 190 sayılı ILO Sözleşmesinin onaylanması ve uygulanması için sahada hızla harekete geçilmesi çağrısında bulundu. Anket ayrıca düzenli veri toplama, soruna ilişkin farkındalığın artırılması, önleme ve vaka yönetimi mekanizmalarının genişletilmesi ve mağdurlara etkili destek sağlanması gibi bir dizi tavsiye içermektedir. (Arkadaş)