İsviçre sağlık sistemi çöküşün eşiğinde

 

Metin ALAN

 

Her ay 300 hemşire mesleği bırakıyor, birçok hastane servisleri kapatmak ve hizmeti azaltmak zorunda kalıyor, binlerce iş boş ve doldurulmamış olarak kalıyor, uzun süreli ve olağanüstü çabalara rağmen hemşirelik personeli artık gerekli bakım kalitesini sağlayamıyor.

Bu durum tüm hastaneleri, huzurevlerini ve evde sağlık hizmetlerini tümüyle etkileyen bir durum.. Ne yazık ki bu beklenmeyen bir durum değil, ancak İsviçre gibi bir ülke için eşi benzeri görülmemiş bir hal alıyor. Öyle ki burjuva basını (özellikle finans merkezinin sade günlük gazetesi Neue Zürcher Zeitung ve Sonntagszeitung’u düşünün) çöküş riskinden ve sağlık kuruluşlarındaki dramatik personel eksikliğinden bahsediyor…

Kasım 2021’de İsviçre halkı tarafından oylanarak kabul edilen güçlü hemşirelik bakımı girişimi, personel ve halk arasında yüksek beklentiler yaratmıştı.

Siyasi iktidarın hareketsizliği ve girişimin uygulanmasındaki aşırı gecikmeler nedeniyle tamamen göz ardı edilen beklentiler, yıllardır acil durumlarda ön saflarda çalışan sağlık emekçilerini umutsuzluğa sürükledi.

25 Ocak’ta Federal Konsey, çalışma koşullarının iyileştirilmesini ve okulu bırakma oranının düşürülmesini mümkün kılacak yeni bir federal yasanın ve diğer tedbirlerin hazırlanması talimatını verdi. Aynı zamanda, girişimin hayata geçirilmesi için öngörülen iki farklı tedbir paketinin uygulanmasına ilişkin takvimi de açıkladı. Doğru yönde atılmış ürkek bir ilk adımı temsil eden, ancak ne yazık ki atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmişken çok geç kalınmış bir adım… Hükümet tarafından kamuoyuna açıklanan metin okunduğunda, ne yazık ki sektörü etkileyen ciddi sorunların sona erdirilmesini mümkün kılmayacağından kaygılanılan bir dizi kritik nokta ortaya çıktı. Bu durum bakıcıların, hastaların ve bir bütün olarak toplumun zararına olacaktır.

Hükümetin yol haritasına göre, ilk önlem paketi (eğitim hamlesi) 2024 ortasına kadar yürürlüğe girmeyecek. Çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve bakım hizmetlerinin finansmanı ile ilgili olan ikinci paket ise 2027’den önce yürürlüğe girmeyecek.

Bu nedenle, hükümet tarafından formüle edilen bazı önerilerin esasına girmeden önce, tüm sağlık sisteminin gerçek bir çöküşünü önlemek için bir dizi önlemin acil olarak uygulamaya konulması gerektiğinin altını çizmek gerekiyor. Geçen yılın sonunda sendikal hareket tarafından bir bütün olarak sunulan ve BÜYÜK 5 olarak adlandırılan beş önlem, yani büyük maaş artışları, saatlik iş yükünün azaltılması, iş vardiyalarındaki ani değişiklikler için ödeneklerde önemli bir artış, tatillerde artış, tüm çalışma sürelerinin tam olarak kaydedilmesi ve çocuk bakımı için büyük artışları vurgulamak gerekiyor. Kuşkusuz bunlar, giderek daha da dramatik hale gelen bir duruma yara bandı olacak kısmi tedbirlerdir.

Ancak tarih bize diğer kapitalist ülkelerde olduğu gibi bu ülkede de hakların ‘gökten zembille inmediğini’, ancak büyük kolektif ve toplumsal mücadelelerle kazanıldığını öğrettiğinden, önümüzdeki aylarda binlerce sağlık emekçisi ve tüm nüfus için, iyi bir bakım hizmeti için tüm işçi ve emekçilerle birlikte, tüm sağlık sistemi için gerçek bir topyekûn direniş eylemi düzenleyebilmeyi zorunlu kılıyor. Çünkü iyi bakım, insana yakışır çalışma koşulları olmadan sağlanamaz!

Federal Konsey’in 25 Ocak tarihli tutum açıklamasında, önemli kritik noktalar açıkça ortaya çıkmaktadır. Burada bunlardan beşinin altını çizmek gerekiyor.

Her şeyden önce, her koğuştaki asgari hemşire sayısının belirlenmesi, tarihi bir personel talebi olarak, yalnızca hizmet sağlayıcılara (hastaneler, huzurevleri, evde Sağlık hizmeti kurumları) bırakılmamalıdır. Personelin bu sayının belirlenmesine doğrudan katılımı sağlanmalıdır.

Federal Konsey daha sonra 2027 yılına kadar çıkarılacak yasada toplu iş sözleşmesi müzakere etme yükümlülüğünün yer alması gerektiğini belirtiyor. Ancak dikkat edin, müzakerelere başlama yükümlülüğü bir toplu sözleşmenin gerçekten imzalanacağı anlamına gelmiyor. Dahası, bir toplu sözleşmenin niteliğini belirlemek için içeriğini değerlendirmek gerekir. Ulusal düzeyde (bazıları USS/SGB’ye bağlı federasyonlar tarafından da imzalanmış olan) Borçlar Kanunu’nun fotokopisinden ibaret olan ve ne yazık ki ücretli ve maaşlı emekçilere herhangi bir fayda sağlamayan bir dizi toplu sözleşme bulunmaktadır. Genel anlamda durum daha da kötüdür; küçümseyici sendikal örgütler, uygunsuz ücretlerle ve içerikten yoksun toplu sözleşmeler imzalama hakkını (çalışanları gerçek bir demokratik tartışma sürecine dahil etmeden!!!) kendilerinde görmektedir. Zira perakende sektöründe ya da temizlik sektöründe yaşananlar tam da böyledir.

Hükümet metni ayrıca özel durumlarda saatlik iş yükünün azaltılabileceğine de işaret etmektedir. Gerçekte, mesleğin terk edilmesini engellemek ve artık ruhsal-fiziksel kaynaklarının sınırına ulaşmış olan sağlık emekçilerine asgari düzeyde oksijen sağlamak amacıyla, dört günlük çalışma haftasının uygulamaya konulması suretiyle, sağlık sektöründe (diğer tüm meslek dallarında olduğu gibi) istihdam edilen herkes için çalışma saatlerinde genel ve bağlayıcı bir azaltmaya gidilmesi gerekmektedir.

Sağlık hizmetlerinin yeterli finansmanı konusu da son derece hassas bir konudur ve sağlık sigortası primlerinin daha da arttırılmasıyla kesinlikle sağlanamaz; bu durum, satın alma güçleri daha da erozyona uğrayacak olan emekçiler için kabul edilemez sosyal sonuçlar doğuracaktır.

Ve son olarak, personel eksikliği sorununu geçici istihdam yoluyla çözmeyi düşünmek, sorunları çözmek bir yana, daha da kötüleştirme riski taşımaktadır. Sağlık kuruluşlarında, hastalar ve sağlık emekçileri arasında güçlü bir bağ kurulması ve belirli, ortak ve sürekli bir çerçeve içinde çalışılması esastır. Geçici çalışmanın doğası gereği yerine getiremeyeceği koşullardır bunlar.

Herkesin iyi bir bakıma ihtiyacı vardır. Ancak bugün İsviçre sağlık sistemi çöküşün eşiğinde. Son yıllarda toplumun işleyişindeki stratejik rolünü açıkça ortaya koyan bir sektörde açık bir paradigma değişikliğine ihtiyaç vardır. Bu nedenle, sağlık emekçilerinin talepleriyle dayanışma içinde ve halkın tamamı için iyi çalışma koşullarını ve bakım kalitesini savunmak üzere harekete geçilmelidir.