İsviçre medyası, Türkiye’nin ‘kaba bir uyanışla’ karşı karşıya kalabileceği yorumunu yaptı
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkeyi beş yıl daha yönetmek için 28 Mayıs’ta yapılan seçimlerden zaferle çıktı. Ancak İsviçre medyası Erdoğan’ın yeni görev döneminin kolay olmayacağına dikkat çekiyor.
Erdoğan, 14 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda kesin bir zafer elde edememesinden iki hafta sonra 28 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda oyların %52’sinden fazlasını alarak galip geldi. İkinci turda seçmenlerin çoğunluğu Erdoğan’ı rakibi Kemal Kılıçdaroğlu’na tercih etti.
İsviçre devlet televizyonu RTS/SRF’de yapılan bir yorumda seçim sonucu “bir zafer, ancak bir zafer değil” olarak nitelendirildi.
RTS/SRF muhabiri Philipp Zahn analizinde “Rakibi Kemal Kılıçdaroğlu’nun hiç şansı yoktu. Yakalama yarışı başarısızlıkla sonuçlandı. İlk oylamadan sonra tüm yelpazeden oy almak için yaptığı cesur planın imkânsız olduğu ortaya çıktı. Sonuçta seçmenler çok çelişkili ve çok heterojendi,” dedi.
Neue Zürcher Zeitung (NZZ) Erdoğan’ın zaferinin “rakipleri için kesinlikle acı olduğunu, ancak destekçilerinin de pişman olabileceğini” vurguladı. “Rekor enflasyona ve para biriminin çökme tehdidine rağmen çoğunluk cumhurbaşkanını destekliyor. Muhalefet keskin ve milliyetçi bir seçim kampanyasına rağmen seçmenleri ikna edemiyor. Karanlık günler Türkiye’yi tehdit ediyor” yorumunda bulundu.
Avrupa ‘sağlam’ durmalı!
Blick.ch, Erdoğan’ın zaferinin, muhafazakar ve dindar Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) ülke üzerindeki kontrolünü teyit ettiğini belirtti. Ancak bunun aynı zamanda “önümüzdeki yıllarda Türkiye ile Avrupalı komşuları arasındaki mesafeyi artıracağı da kesin” yorumunu yaptı.
Blick.ch yazarı Richard Werly, Erdoğan’ın şimdi Avrupalı komşularıyla yüzleşmek için elinde en iyi karta sahip olduğunu vurgulayarak, “Artık seçim kampanyası geride kaldığına ve parlamentoda mutlak çoğunluğa sahip olduğuna göre… 69 yaşındaki Erdoğan, Ukrayna’daki savaşın arka planında Türkiye’nin vazgeçilmez gücü olarak gördüğü şeyi teyit etmek için daha da fazla hareket alanına sahip olacak” diye yazdı.
Ancak Blick, Erdoğan’ın zaferinin bir “seçim dalgası” olmadığını ve Avrupa’nın Ankara ile gelecekteki müzakerelerde “sağlam” kalması gerektiğine dikkat çekerek, “Türk toplumunun neredeyse yarısı AKP’nin yöntemlerini reddediyor, büyük yolsuzluklara tepkili ve AKP’nin yönetimi elinde tutmasına isyan ediyor. Dolayısıyla başta Almanya olmak üzere Ankara’nın Avrupalı ortaklarının, yeniden seçilen cumhurbaşkanına orantısız tavizler vermeleri için hiçbir neden yok” diye yazdı.
Ekonomik kriz ve enflasyonla mücadele
NZZ, “seçim, Erdoğan’ın en büyük siyasi meydan okuması olarak görülüyordu; anketler hayat pahalılığı krizinin Erdoğan’ı savunmasız bıraktığını gösterdikten sonra muhalefet onu görevden alabileceğinden ve politikalarını tersine çevirebileceğinden emindi” analizini yaptı. Ancak, sonuçta “Erdoğan’ın milliyetçi söylemine kendilerini kaptırdıklarını” söyledi.
Ulrich von Schwerin NZZ için “Seçim kampanyası sırasında sanki bir silah fuarıymış gibi sunduğu insansız hava araçları, tanklar ve savaş uçakları gözlerini kamaştırdı. Bunların kendilerini güçlü ve başarılı kılacağı yanılsamasına kapıldılar. Bu süreçte birikimleri azaldı, maaşları ancak kirayı ödemeye yetiyor ve süpermarkete her gidiş acı verici, çünkü bir haftalık alışveriş artık bir aylık kira kadar tutuyor” diye yazdı.
Türkiye’de yakında “kaba bir uyanış” yaşanabilir yorumunda bulunan Ulrich von Schwerin “Ülke, bankaların çöktüğü ve liranın tamamen devalüe edildiği 2001 yılındaki gibi bir mali ve döviz krizi tehdidi altında. Hükümet bir süredir ancak dost Körfez ülkeleri ve Rusya’dan gelen milyarlarca dolar sayesinde başını suyun üstünde tutabiliyor” dedi ve şöyle devam etti “Seçimden önceki aylarda, lirayı istikrarlı tutmak için Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin son kalanını da yaktı. Net rezervler 2001’den bu yana ilk kez kırmızıya kaydı.”
NZZ’ye göre bağımsız ekonomistler bir süredir alarm veriyordu. “Sonuçta yanlış faiz politikasından vazgeçmezse, Türk lirasının daha da değer kaybetmesi kaçınılmaz görünüyor. O zaman da enflasyonun yeniden yükselme tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Erdoğan’ın seçim kampanyası sırasında vaat ettiği tüm sosyal yardımlar, burslar ve bedava gaz için yakında daha fazla para kalmayabilir,” diye yazdı.
Devlet medyası RTS/SRF de bu görüşe katılarak Erdoğan’ın bir “reform cumhurbaşkanı” olup olamayacağını ve önündeki zorlu görev süresi boyunca yükselen enflasyonu durdurup durduramayacağını sordu.
“Türk lirasının değerinin sadece bir kısmı kadar. Hiperenflasyon yıllardır ulusal serveti ve yurttaşlarının cebindeki parayı yiyip bitiriyor” dedi.
“Cumhurbaşkanı, komşu Yunanistan’ın on yıldan uzun bir süre önce iflastan kurtulmak için neler yaşadığını çok iyi biliyor… Güçlü ve kendine güvenen cumhurbaşkanının yurttaşlarına benzer sert bir reçete uygulayacak cesareti ve gücü var mı?” diye sordu. (Arkadaş)