İsviçre Federal İstihbarat Servisi (SRC), siyasi partiler ve sivil kuruluşlar hakkındaki veri toplama uygulamaları nedeniyle yeniden eleştirilerin hedefi oldu.Seksenlerin sonunda İsviçre’de yaklaşık bir milyon kişi ve grupla ilgili istihbarat servislerinin elindeki dosyaların ortaya çıkması, o dönemde büyük bir siyasi kargaşaya neden olmuştu.Bu bilgilerin elektronik dergi Republic ve İsviçre devlet televizyonuRTS/SRF tarafından ortaklaşa yürütülen bir araştırmanın ardından 1 Haziran günü yayınlanması ise özellikle dikkat çekicidir.
Geçen ay Yeşiller Partisi ve PublicEye, istihbarat servisinden kendileriyle ilgili olası belgeler hakkında bilgi istemiş veİsviçre istihbarat servisini yasadışı faaliyetlerde bulunmakla suçlamıştı.Ancak hükümet kuruma yönelik eleştirileri asılsız bularak reddetti.
İsviçre istihbarat servisi hedeflerinin, siyasi parti ve gruplarınfaaliyetleri olmadığını, ancak isimlerinin güvenlik belgelerinde yer almasının, diğer önemli konularla ilgili basın raporlarında yer almalarından kaynaklanabileceğini söyledi. Ayrıca İsviçre istihbarat servisi, veri setlerinin boyutunu küçültmek için çaba sarf ettiklerini vurgulayarak, 2020’den bu yana 4,5 milyondan fazla belgeyi sildiğini bildirdi.
Tıpkı Amnesty, Humanrights.ch veya GSsA gibidiğer sivil toplum hareketlerinin yanı sıraPublicEye da Federal İstihbarat Teşkilatı tarafından yakından izlenmektedir. Uluslararası düzeydeki eşitsizlikler ve adaletsizliklerle ilgili düzenli olarak İsviçre makamlarının sorumluluğuna işaret eden örgüt hakkında, yirmi yılı aşkın bir süredir siyasi faaliyetleriyle bağlantılı olarak en az 431 rapor kaydı olduğu tespit edildi.Yeşiller de partileri ve liderleri hakkında yasa dışı dosya tutulmasına tepki gösterdi.Federal İstihbarat Teşkilatı (SRC)’nın,İsviçre’yi aşırı şiddete, terörizme ve casusluğa karşı koruma yetkisine sahipken, PublicEye’nin siyasi olarak gözetlenmesi eleştirilere neden oldu. Hukukçular, SRC’nin imtiyazlarını aştığı sonucuna varıyor. İsviçre’de temel haklar derneği (GrundrechteSchweiz) başkanı Avukat ViktorGyörffy, vardığı sonuçlarda “Bu veri toplama ve işleme uygulaması yasal çerçeveye uymuyor ve SRC tarafından anlaşılır bir şekilde gerekçelendirilmedi” diye yazıyor.
Aşırı solculuk
PublicEye’ın yönetim kurulu üyesi ChristaLuginbühl, kuruluşun 400’den fazla kaydının bulunmasını şok edici buluyor. “Verilerin çoğunun doğrudan SRC tarafından yazılmış olması ve sadece bir basın incelemesinden veya kamuya açık belgelerden gelmemesi daha da endişe verici. Bu, örgütümüzün gerekçe göstermeksizin özellikle SRC’nin ilgisini çektiği anlamına geliyor” dedi.
STK tarafından görevlendirilen avukat SRC’nin, açıkça küreselleşme karşıtı hareketin tamamını istihbarat açısından inceleme amacına sahip olduğunu belirtiyor. STK tarafından elde edilen bilgilere göre, PublicEye ile ilgili rapor edilen birkaç veri “aşırı solculuk” ile ilgilidir. Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’na karşı yaptığı kritik faaliyetler, özellikle gizli servislerin ilgi odağında.
Rapor tutulan dosyalardan birinde, STK’nın 2015 yılına kadar insan hakları ihlâlleri ve çevreye zarar vermekten sorumlu şirketlere gıyabında verdiği ve “utanç verici bir ödül”olarak nitelendirilen “PublicEyeAwards”nın, şiddet çevrelerini ilgili şirketlere karşı harekete geçmeye “ilham verebileceği” iddia ediliyor. Bir diğerinde, 2002 yılında bir PublicEye (o zamanki Bern Deklarasyonu) heyetinin Dünya Sosyal Forumu’na yaptığı gezi kapsamında, 18 kişinin oraya gittiğini, sınırda kontrol edildiğini ve bir seminer düzenlediğini belirtiyor. STK’ya göre bu ayrıntılar, yabancı gizli servislerle işbirliğine kanıt olarak sunuluyor.
2019 yılına ait bir başka veride, Lozan’da sivil toplum kuruluşları tarafından düzenlenen hammaddeler konulu karşı zirveye PublicEye’ın katılımından bahsediliyor. Diğer veriler, tekstil işçilerinin sömürülmesine karşı izinli gösteriler veya pestisitlere karşı imza toplanmasıyla ilgili. ChristaLuginbühl “Finans merkezi veya hammadde ticareti ile ilgili faaliyetlerimizde olduğu gibi bazı temalar genellikle bir notun konusudur” diyor.
Ürpertici etki
STK’ya göre bu araştırma, SRC’nin “İsviçre’de siyasi faaliyetlerle veya fikir, örgütlenme veya toplanma ve gösteri özgürlüğünün kullanılmasıyla ilgili herhangi bir bilgi kaydetmemesini veya raporlamamasını” öngören Federal İstihbarat Yasasını ihlâl ediyor.
Bir terör saldırısı, casusluk veya şiddet içeren aşırılık yanlısı faaliyetlere hazırlanıldığını gösteren kanıtlar olduğunda veya endekslere dayalı olarak dahili veya harici, güvenliği tehdit ettiğinden şüphelenilen kuruluşları kapsayan bir “izleme listesine” dahil olan bir kuruluşun varlığı durumlarında istisnalar sağlanıyor. PublicEye, geçen yıl Federal İdare Mahkemesi’ne tesciliyle ilgili olarak iki temyiz başvurusunda bulunmuştu.
İlk başvuru, STK tarafından yasa dışı sayılan verileri silme talebini SRC’nin reddetmesinden sonra yapılmıştı. ChristaLuginbühl, “Görevin içeriği, İsviçre’deki güvenlik durumunu değerlendirmek için gerekli olan ikincil veriler olduğunu iddia ederek reddetmesini haklı çıkarıyor. Bu tür bir argümanla, herhangi bir kuruluş veya kişi dosyaya konabilir” diye korkuyor. İkinci başvuru, SRC’nin belirli girişlerin ayrıntılarını alma talebinin benzer prosedürlerle reddedilmesine ilişkindir.
PublicEye, dosyalamanın caydırıcı bir etki yaratabileceği, yani insanların izlenme korkusuyla siyasi veya militan yaşamdan çekilebileceği konusunda uyarıyor. PublicEye’nin bir yöneticisi “Bu, iklim aktivistleri gibi sivil toplum hareketleri için özellikle endişe verici. Bireysel kayıtlarla ilgili riskler daha büyük ve SRC çok şeffaf değil” diye belirtiyor. PublicEye, bunun insanları siyasi haklarını kullanmaktan caydırarak cesaret kırıcı bir etkisi olabileceğinden korkuyor.
ChristaLuginbühlbu yasa dışı kayıt ve raporlamayla ilgili olarak “Ürpertici etkisi yerleşik organizasyonları da etkileyebilir. Bu, bazılarını bir tür otosansüre itebilir. Örneğin, ülkesinde hayatı tehlikede olan bir insan hakları savunucusunu İsviçre’ye davet edersek, SRC’nin toplanan verileri bir yabancı servisle paylaşma riski vardır” diyor.
Federal İstihbarat Yasası tekrarrevize edilecek
Sivil toplum kuruluşlarının ve bireylerin gözetlenmesi, Federal Konsey tarafından Mayıs ayında istişareye sunulan Federal İstihbarat Yasası’nın revizyonu ile daha da genişletilebilir. Federal Konsey özellikle, “şiddet içeren aşırılık faaliyetlerinden kaynaklanan ciddi tehditleri tespit etmek” için gözetim önlemlerini genişletmeyi planlıyor. Federal Konsey, “Bunlar, demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün temellerini reddeden ve amaçlarına ulaşmak için şiddet eylemleri gerçekleştiren, teşvik eden veya göz yuman örgütler veya bireyler olabilir” diye yazıyor. Bu İsviçre’deki STK’ları ve bireyleri endişelendiren, olumlu veya olumsuz yapılan her şeye dayanak yapılabilecek belirsiz bir tanım. Ve bunun engellenmesi için ülkedeki tüm demokrasi güçleri harekete geçmeli ve mücadele etmelidir.