IRKÇI SEMBOLLER YASAKLANDI

İsviçre’nin alt meclisi, 17 Nisan günü gerçekleştirdiği oylama ile dünyanın pek çok noktasında ırkçılık ve aşırılıkçı akımlar güç kazanırken yeni bir adım attı. Senato’nun öncülük ettiği bu girişim, Nazi ve ırkçı sembollerin kamu alanlarında sergilenmesini, giyilmesini ve kullanılmasını yasaklayarak, aşırılıkçı nefreti ve şiddeti körükleyecek uygulamalara karşı net bir duruş sergiliyor. Oylama sonucunda, ırkçılık ve şiddeti körükleyen aşırı görüşlerin simgesi olan Nazi sembolleri başta olmak üzere, tüm aşırı görüş sembollerinin halka açık alanlarda sergilenmesi yasaklandı. Bu karar, insanlık tarihindeki en karanlık dönemlerden birine ayna tutan sembollerin, bir fikir ifadesi olarak bile olsa kamusal alanda sergilenmesinin önüne geçiyor.
Bu, yıllar süren çabalar ve geçmişteki başarısız yasal teşebbüslerin ardından elde edilen bir başarı. Teklif, Nazilerin hatıra eşyalarına yönelik basit bir yasaklamanın ötesine geçerek, nefreti veya şiddeti kışkırtabilecek diğer aşırılıkçı sembollerin de kapsanmasını sağlıyor. Bu oylama, İsviçre’yi Avrupa’daki benzer yasakları uygulayan diğer ülkeler arasına katmaya hazırlıyor.
İsviçre’nin II. Dünya Savaşı’nda aldığı görünüşte de olsa tarafsız duruşu göz önünde bulundurulduğunda, bu yasağın, diğer Avrupa ülkelerinin aldığı benzer önlemlerle uyumlu bir adım olduğu görülüyor. Almanya, Polonya ve diğer Doğu Avrupa ülkelerinde zaten tamamen yasak olan bu semboller, artık İsviçre’de de kabul edilemez hale geldi.
Tabii ki bu önlemin zamanlaması manidar. Gazze’de İsrail-Hamas savaşının başlamasıyla birlikte artan Yahudi karşıtı saldırılara karşı daha sıkı mevzuat talepleri, son aylarda hız kazandı. Bu yeni düzenleme, toplumda var olan ve bazen göz ardı edilebilen aşırıcılığa ve nefrete karşı bir önlem teşkil ediyor. «Bugün İsviçre’de, balkonda gamalı haçlı bir bayrak asmak mümkün; hatta buna izin veriliyor» diyen Yeşiller milletvekili Raphael Mahaim, yaşananları açıkça ortaya koyuyor.
Bununla birlikte, UDC/SVP gibi muhalif sesler ise bu tür sembollerin yasaklanmasının, toplumu etkileyen temel sorunları çözmeyeceğini savunuyor. Zürih milletvekili Barbara Steinemann’a göre, bu yasa, antisemitik bir ortamda Yahudilerin korkmasını engellemek için yeterli değil.
Ancak, bu yeni yasa, sembollerin gücünü küçümsemeyen ve toplumun her kesiminden insanın maruz kaldığı şiddeti ve ayrımcılığı engellemeyi hedefleyen cesur bir adım olarak görülebilir. Semboller, bazen binlerce kelimenin yapamayacağını yapabiliyor; nefreti ve aşırıcılığı kışkırtabiliyor. Bu yüzden, bu tür sembollerin yasaklanması, söz konusu nefretin yayılmasını engellemekte önemli bir araç olabilir.
Yeşil Parti milletvekili Raphaël Mahaim’in yaptığı açıklamalar, İsviçre halkının bu türden nefrete ve ayrımcılığa karşı durduğunun altını çizdi. Mahaim’in «Ülkemizde hiçbir zaman gamalı haç veya Hitler selamı istemiyoruz!» sözleri, halkın bu konudaki net duruşunu ortaya koyuyor.
Teklifin şimdi Federal Yürütme Konseyi’ne giderek nihai bir metin olarak yasalaştırılması bekleniyor. Bu, İsviçre’nin, toplumdaki herkes için daha güvenli ve kapsayıcı bir alan yaratma yolunda attığı önemli bir adım. Antisemitizm ve aşırıcılık gibi zehirleyici akımlarla mücadelede, somut adımların atılması ve her türlü nefretin önlenmesi için cesur kararlar alınması gerektiği, bu oylama ile bir kez daha vurgulanmıştır. (Arkadaş)