MEDYA CAN ÇEKİŞİYOR: HALKIN HABER ALMA HAKKI RİSK ALTINDA
Geleneksel medyanın hızla kan kaybettiği bir dönemde, tartışmalar sadece finansman ve yapısal destekler etrafında dönüyor. Oysa mesele yalnızca gazetelerin ekonomik olarak ayakta kalma mücadelesi değil, aynı zamanda halkın haber alma alışkanlıklarındaki radikal dönüşüm. Bugün toplumun büyük bir kısmı, siyasi ve toplumsal gelişmelere karşı kayıtsız durumda. Geleneksel medya artık yalnızca gençler tarafından değil, ebeveynleri tarafından da terk ediliyor.
Son araştırmalar, 30-49 yaş grubundaki bireylerin %77’sinin, 16-29 yaş arasındaki gençlerin ise %80’inin bölgesel ve ulusal haber medyasından uzaklaştığını ortaya koyuyor. 10 yıl içinde, yaştan bağımsız olarak, haber alma konusunda yetersiz kalan (“medya yoksulu”) bireylerin ve yalnızca dijital platformlardan haber alanların oranı iki katına çıktı. Algoritmaların manipüle ettiği, dezenformasyonun kol gezdiği sosyal medya ortamları, halkı gerçek gazetecilikten koparıyor.
MERKEZİ MEDYA GÜÇ KAZANIYOR
Geleneksel medyanın yaşadığı ekonomik kriz sadece dijital devlerin reklam gelirlerini ele geçirmesiyle açıklanamaz. Büyük medya gruplarının kendi hissedarlarını gazetecilikten önce görmesi, gerçek haber kaynaklarını yok ediyor. TX Group (24 Heures, Tribune de Genève gibi büyük gazetelerin sahibi), son yıllarda sürekli olarak bölgesel basını budayarak, gazetecilik alanında çorak bir medya manzarası yaratıyor.
Elbette medyaya verilen kamu destekleri var: dağıtım sübvansiyonları, abonelik teşvikleri, devlet reklam alımları gibi. Ancak bu destekler büyük medya gruplarını ayakta tutmaya odaklanırken, halkın bilgiye erişimini teşvik eden projeler yetersiz kalıyor. Örneğin, Cenevre merkezli bağımsız gazete Le Courrier, bölgesel basının korunması için “Bölgesel Basının Hayatta Kalması Çağrısı” başlatmış olsa da, ana akım siyasetin bu soruna ilgisiz kaldığı açık.
MEDYA KİM İÇİN VAR?
Gerçek gazetecilik, gazeteler geniş kitleler tarafından okunmadığında ne anlam ifade eder? Ne kadar kaliteli haber üretilirse üretilsin, eğer toplumun büyük bir kesimi bunlara ulaşamıyorsa, demokratik katılımın temel taşı olan haber alma hakkı yok olmaya yüz tutmuş demektir. Ve bugün medya, ciddi olarak büyük çaplı bir ilgisizlikle karşı karşıya.
Günah keçisi olarak hep “yeni nesil” gösteriliyor, oysa sorun toplumun bütün katmanlarını kapsıyor. Haberden kopan kitleler, sosyal medyanın sürekli değişen, parçalanmış ve manipüle edilebilir bilgi akışına teslim oluyor. Algoritmalar, kamusal tartışmaları bölüp kutuplaşmayı artırırken, gerçek gazeteciliğin sesi giderek daha da zayıflıyor.
SİYASET DÜNYASI SESSİZ
İsviçre’de medya sektörünün büyük sermayenin çıkarlarına teslim edilmesi, haber alma hakkının elden gitmesi anlamına gelir. Bu kriz sessiz sedasız derinleşirken, siyaset dünyası hala tepkisiz. Oysa demokratik bir toplumun en önemli direklerinden biri olan gerçek ve erişilebilir medyanın çöküşü, herkesin meselesi olmalı. Şimdi harekete geçilmezse, gerçek haberciliğin sadece elit bir azınlığa hitap eden bir lüks haline gelmesi kaçınılmaz olacak. (Arkadaş)