İsviçre Federal Konseyi, «10 milyonluk İsviçre» ve «İklim Fonu»na dair girişimleri, karşı bir proje sunmaksızın reddetti. Ancak, göçle ilgili olası etkileri hafifletmek için üç alanda destekleyici önlemler önerdi.
Aşırı sağcı SVP/UDC’nin sürdürülebilirlik için sunduğu halk girişimi, göçmenleri sıkı denetim altına almayı talep ediyor. Buna göre, 2050 yılına kadar İsviçre’nin sürekli ikamet eden nüfusunun 10 milyon kişiyi geçmemesi gerektiği savunuluyor. Konsey ve Parlamento, nüfus 9,5 milyon sınırını geçtiğinde önlemler almalıdır. Bu öneriye göre, geçici olarak kabul edilen kişiler artık İsviçre’de ikamet veya vatandaşlık hakkı kazanamayacak, hiçbir şekilde kalıcı olarak kalmalarına izin verilmeyecek. Gerekirse İsviçre, AB ile kişilerin serbest dolaşımına ilişkin anlaşma ya da BM Göç Paktı gibi demografik büyümeyi teşvik eden uluslararası anlaşmaları feshetmelidir.
Hükümet göç ve nüfus artışının zorluklar yarattığını kabul etmektedir. Federal Konsey göçmenlerin, iş gücü piyasası, konut ve iltica gibi alanlarda daha iyi yönetilmesine yönelik bazı düzenlemeler öneriyor, ancak bu öneriler sadece daha büyük bir sorunun geçici çözümleri gibi görünüyor.
İKLİM FONU’NU REDDETME KARARI
Federal Konsey, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadele için önerilen iklim fonunu da reddetti. Daha önce Sosyalist Parti (PS) ve Yeşiller tarafından sunulan bu girişim, 2050 yılına kadar her yıl İsviçre’nin GSYİH’sının %0,5 ila %1’i (yıllık 3,9 ile 7,8 milyar frank arasında) arasında bir miktarın iklim fonuna aktarılmasını talep ediyordu. Bu fon, güneş panelleri kurulumu, bina yenileme hızının artırılması ve toplu taşımacılığın geliştirilmesi gibi projelere yönlendirilecekti. Bunun yanı sıra doğal yaşam alanlarını koruma ve biyolojik çeşitliliği teşvik etme hedefi de yer alıyordu.
Ancak hükümet, bu tür bir fonun gerekli olmadığını savundu. Çünkü mevcut yasal düzenlemelerle İsviçre’nin 2050’ye kadar net sıfır CO2 emisyonu hedeflerine ulaşabileceğini iddia etti. Buna rağmen, iklim değişikliğiyle mücadelede daha fazla yatırımı kabul etmesine rağmen, iklim fonunun yalnızca devlet katkılarıyla finanse edilmesinin «kirleten öder» ilkesine ters düşeceğini ve kaynakların verimsiz kullanılmasına yol açabileceğini belirtti. Ayrıca, bu fonun özel yatırımlarla rekabet edebileceği ve devletin borç yükünü artırabileceği yönünde endişeler dile getirildi. (Arkadaş)