BİNLERCE HİNDİSTANLI BEBEĞİN YASA DIŞI OLARAK EVLAT EDİNİLDİĞİ ORTAYA ÇIKTI
St. Gallen Üniversitesi’nden etnolog Rita Kesselring’in proje başkanlığını yaptığı yeni bir araştırma neticesinde, İsviçre’de 1973-2002 yılları arasında Hindistan’dan evlat edinilen çocukların büyük bir kısmının ailelerinin rızası olmadan bu sürece dahil edildiği tespit edildi. Bu dönemde Hindistan’dan 256’sı Zürih, 30’u Thurgau kantonunda olmak üzere 2.278 çocuk evlat edinildiği ortaya çıktı. Araştırma sonuçları, Hindistan’daki çocuk esirgeme kurumlarının, özellikle Mutter Teresa vakıflarının, bu süreçten ciddi ölçüde maddi kazanç sağladığını gösteriyor. Araştırma, Hindistanlı çocukların evlat edinme süreçlerinde büyük usulsüzlüklerin olduğunu ve İsviçre’deki yetkililerin bu usulsüzlüklere sorgusuz sualsiz onay verdiğini ortaya koyuyor.
EVRAKLAR EKSİK VE AİLELERİN RIZASI YOK
Evlat edinme süreçlerinin herhangi bir mağduriyete ve drama yol açmaması için titizlikle yürütülmesi gereken işlemler olmasına rağmen, İsviçre’deki yetkililer Hindistanlı çocukların evlat edinilmesinde gerekli evrakların eksik olduğu bilinmesine rağmen bu durumu görmezden geldiler. Araştırmada, İsviçre’de birçok kurumun, Hindistan’dan evlat edinilen çocukların belgelerini tamamlamadan ve gerekli prosedürleri yerine getirmeden evlat edinme işlemlerini sonuçlandırdığı ifade ediliyor.
Evlat edinilen bu çocukların çoğunun, yetim veya terk edilmiş çocuklar olmadığı; aksine, evlilik dışı dünyaya gelen ve anneleri tarafından geleneksel baskılar nedeniyle zorla alınan çocuklar oldukları belirtiliyor. Bu durumun özellikle Hindistan’da büyük bir sorun olduğu ve çocukların, annelerinin rızası olmadan evlatlık verildiği vurgulanıyor. Çocuklar genellikle Mutter Teresa vakıfları gibi dini kuruluşlar aracılığıyla İsviçre’ye gönderilmiş.
DİNİ KURULUŞLAR PARA KAZANDI
Araştırmanın ortaya koyduğu bir diğer önemli nokta, Hindistan’daki bu dini kuruluşların evlat edinme süreçlerinden ciddi maddi kazanç sağladığı. İsviçre’de evlat edinme için ödenen paraların, Hindistan’daki bu vakıflara aktarılması, bu sürecin adeta bir “ticarete” dönüştüğünü gösteriyor. Bu vakıflar arasında Mutter Teresa vakıflarının da bulunduğu ve bu süreçten büyük miktarlarda para kazandıkları tespit edildi. 1987 yılında Mutter Teresa, İsviçre’deki yetkililere bir mektup yazarak Hindistan’dan gelen çocukların evlat edinme sürecinde vize işlemlerinin hızlandırılmasını talep etmiş. Bu durum, vakıfların maddi çıkarlarını ön planda tuttuğunu gösteriyor.
2003 yılında yürürlüğe giren Haager Sözleşmesi ile birlikte, uluslararası evlat edinme süreçleri sıkı kurallarla kontrol altına alındı ve İsviçre’deki yetkililer artık bu tür eksikliklere göz yummamaya başladı. Hindistan’da ise birçok Mutter Teresa vakfı, bu süreçteki usulsüzlükler nedeniyle kapatıldı.
Araştırma, 30 yıl süren bu sürecin sonunda 2278 çocuğun Hindistan’dan İsviçre’ye evlatlık olarak getirildiğini, ancak bu çocukların çoğunun belgelerinin eksik olduğunu ve ailelerinin rızasının alınmadığını ortaya koydu. Bu durum, evlat edinme süreçlerinde ciddi bir insan hakları ihlali olarak kayıtlara geçti.
İSVİÇRE TARİHİNDE YENİ BİR KARA LEKE
Sri Lanka ve diğer ülkelerden evlat edinilmiş kişilerin çıkarlarını savunan «Köklere Dönüş» derneğinin başkanı Sarah Ineichen, bu çalışmanın sonuçlarının şaşırtıcı olmadığını söylüyor. Günümüzde insanlar kökenlerini öğrenmeye çalıştıklarında, genellikle İsviçre makamlarıyla hiçbir yere varamıyorlar. Belgelerini alıyorlar ama yanlış bilgiler içeriyorlar. Sarah Ineichen, «İsviçreli yetkililer bu belgelerin kökenini araştırmakla, tahrif edilmiş belgeleri teslim etmiş oluyorlar» diyor.
2023 yılı sonunda Zürih Uygulamalı Bilimler Üniversitesi tarafından hazırlanan bir rapor, 1970 ve 2000 yılları arasında birkaç bin vakada yasadışı uygulamaların gerçekleştiğini gösterdi. Bu çalışmada evlat edinilenler arasında Hindistan, Bangladeş, Brezilya, Şili, Guatemala, Kolombiya, Kore, Lübnan, Peru ve Romanya’dan çocuklar yer alıyordu.
2022 gibi erken bir tarihte, St Gallen kantonunda yürütülen bir soruşturma, yetkililerin ciddi suistimallerinin boyutları nedeniyle tartışmalara neden olmuştu. 1973 ile 2002 yılları arasında St Gallen’de Sri Lanka’dan 85 çocuk evlat edinildiği ve evlat edinme prosedürlerinin hiçbirinin yasal olmadığı ortaya çıkmıştı.
İsviçreli zengin çiftlerin önlenemez çocuk sahibi olma arzuları, on yıllar boyunca pek çok bebeği dünyanın öbür ucundaki annelerinden ayırdı. Hindistan’daki pek çok evlat edinme süreci yasal hükümleri sistematik olarak göz ardı etmiştir ve bugün bile annelerinin kim olduğu bilinmemektedir.
Araştırmaların ortaya çıkardığı bu bulgular, uluslararası evlat edinme süreçlerinin insan ve çocuk haklarının ihlal edilmemesi açısından daha dikkatle izlenmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. İsviçre’de bu süreçlerle ilgili yasal düzenlemeler yapılmış olsa da geçmişte yaşanan bu olaylar, mağdur olan çocuklar ve aileleri için ciddi sonuçları olan bir insan hakları ihlali olarak İsviçre tarihinde yeni bir kara leke olarak yerini aldı. (Arkadaş)