Nilgün ÖZDAL
İsviçreli yazar ve müzik pedagogu olan Maria Magdalena Moser’in yazdığı kitabı“Unsere Kraft trägt uns voran” (Gücümüz Bizi İleri Taşıyor) ve fotoğrafçı Luca Zanetti ile birlikte hazırladığı aynı isimli sergi, ev işçilerinin karşı karşıya olduğu kırılgan durumları ele alıyor. Feodalizmin ve sömürgeciliğin kalıntıları, günümüzde küresel güneyin birçok bölgesinde, özellikle Latin Amerika’da, hâlâ etkisini sürdürüyor. Üst sınıflara mensup aileler, genellikle kırsal bölgelerden getirilen kadınları, hatta bazen kız çocuklarını, kötü koşullarda ve karın tokluğuna çalıştırmaya devam ediyor. Bu ev işçileri sık sık aşağılanıyor, sömürülüyor, düşük ücret alıyor ve kimi zaman cinsel tacize maruz kalıyor.
Avrupa’ya göç eden ev işçisi Latin Amerikalılar ve diğer göçmenler için de tablo pek farklı değil. Birçoğu düşük ücretle, sosyal güvenceden yoksun bir şekilde ve insan onuruna aykırı koşullarda yaşamaya zorlanıyor. . Artık mağdurlar sadece kırsaldan gelen ya da yoksulluk nedeniyle ailelerinden koparılan genç kızlarla sınırlı değil; kalifiye ve yüksek eğitimliler de ev işçiliği yapmak zorunda bırakılıyor.Sans-Papiers derneğinin verdigi bilgiye göre kağıtsız göçmenlerin neredeyse yarısından fazlası ev işçiliği yapıyor .
Basel’de kHaus`da düzenlenen sergi dolayısıyla yapılan panelde, İsviçre’deki ev işçilerinin çalışma koşullarının Latin Amerika’dakilerden pek farklı olmadığı dile getirildi. Yıllardır İsviçre’de çalışan Bolivyalı ve Brezilyalı kadınlar, dil öğrenme fırsatı dahi bulamadıklarını ve sosyal izolasyona maruz kaldıklarını ifade ettiler. Ev işçileri, yaptıkları işe saygı gösterilmesini ve insanca yaşayabilinecek ücret ile çalışma koşulları talep ediyor. Ancak ağır ve izole çalışma şartları, onların seslerini duyurmalarına bile fırsat vermiyor. Kamuoyundan destek bekleyen ev işçisi kadınlar, sorunlarının politika gündemine alınmasını istiyor.
Maria Magdalena Moser, “Gücümüz Bizi İleri Taşıyor” sergisiyle binlerce Bolivyalı ev işçisinin durumuna dikkat çekiyor. Sergi, Moser’in yazdığı kitaptan alınan metinlerle,
Luca Zanetti’nin etkileyici fotoğraflarını bir araya getirerek izleyiciyi etkileyen ve düşündüren bir deneyim sunuyor. Zorlu ve engellerle dolu kadın hikayelerine rağmen, yaşamın özünü zarif bir şekilde gözler önüne seriyor. Bu kadınların çoğu, genç yaşta yaşadıkları çevreden koparılmış ve kendilerini ev işleri, çocuk, hasta ve yaşlı bakımı gibi geniş bir görev yelpazesinin içinde bulmuş.
Ev işçilerinin sorunları, gençlik yıllarından itibaren Maria Moser’in zihnini meşgul etmiş. İspanya’da evde çocuk bakıcılığı yaptığı dönemlerden, ailesiyle birlikte Bolivya’ya taşındıktan sonra edindiği deneyimlere kadar bu sorunlar onun için giderek daha somut hale gelmiş.Yaşadığı bu deneyimler, Moser’i yalnızca iki kitap yazmaya değil, aynı zamanda serginin temelini oluşturan çalışmalara ve Bolivya’nın Sucre ile Santa Cruz şehirlerinde ev işçileri için iki destek merkezi kurmaya yönlendirmiş. Moser’in gönüllü desteğiyle faaliyet gösteren bu merkezler, görmezden gelinen ve dışlanmış kadınların hakları için mücadele ediyor. Bu projeler, Maria Moser’in kurduğu İsviçre merkezli Trenzando Derneği tarafından destekleniyor.
Kadınların kültürel çatışmalara ve hayallerinin yıkılmasına rağmen, Moser onların içindeki olağanüstü gücü fark etmiş. “Hayatları zorluklarla engellerle dolu.”Ancak bu kadınlar, sınırsız dirençleriyle başkalarını kendi iç güçlerini keşfetmeye cesaretlendiriyor,” diyor Moser. Kadınların hikayeleri, yaşam enerjisi ve bulaşıcı bir iyimserlikle dolu.
Sergi, izleyiciyi bu kadınların fotoğraflarına hayranlıkla bakmaya teşvik ederken, onların yoksulluk, sömürü ve dışlanma içinde dahi korudukları kültürel ve ruhsal zenginlikleri gözler önüne seriyor.Moser`in kitabı ise Bolivyalı ev işçisi kadınların yaşamına önemli bir kapı aralıyor.
https://mariamagdalenamoser.ch/category/veranstaltungen/