Elektrik Konusunda

 

Yaşar ATAN

atanyasar@yahoo.de

 

O ilkokul öğrenciliğim yıllarında,ne evimizde ne de kasabamızda elektrik vardı! Ben ilkokulun son yılındayken olacak,kazamıza elektrik gelmişti!

Sanırım artık sırasıdır; bu elektriğin gelişinden sözetmeliyim biraz da…

Bizim kazamızdaki o güzel vadilerin birinde, ağır ağır akan bir çay vardı…

İşte o vadide akan bu çayı; iki ya da üç Alman mühendis, vadinin üstündeki bir tepeye doğru yönlendirmeye başladılar…

Kısa bir süre içinde de, bu yönlendirme işini bitirdiler. Böylece yüksek bir tepeye ulaştırdıkları o çay suyunu; geniş bir boru içinde, aşağıya doğru akıtmaya başladılar. Artık bu tepeden aşağıya doğru akan su;özel olarak yapılmış çarkları döndürüp elektrik üretmeye başladı.

Ve üretilen bu elektrik aracılığıyla; kazamızdaki sokakların ve evlerin, ışıl ışıl yanan lambalarla aydınlatılması sağlanmış oldu…

Bu elektrikle ilgili çalışmaları; yukarıda da söylediğimiz gibi,t ekbaşlarına, 2 ya da 3 Alman mühendis gerçekleştiriyordu.Hatta Dandalaz vadisindeki o çay suyunu; yüksek bir tepeden, elektrik üretecek aşağıdaki santrala akıtan o kalın boruları bile, hiç yardımcıları olmadan, mühendislerin kendileri döşemişti!..

Biz de daha onbir-on iki yaşlarındayken, o mühendislerin çalışmalarını hayranlıkla, biraz uzaktan, zaman zaman izliyorduk…

Onların bu çalışmalarını izlemesi için resmen görevledirilen kazamızdaki bir teknisyen de,sürekli onların yakınında bulunuyordu… İşte onları izlerken gözlerimle gördüğüm ,kulaklarımla işittiğim bir olayı hiç unutmadım… Daha doğrusu, „hiç unutamadım“!..

Birgün, bizim görevli teknisyenimiz;elleriyle işaret ederektenTürkçe birşeyler söyledi çalışan o iki Alman mühendise. Onlar da işlerin ibırakmaksızın, haliyle bizim anlamadığımız birşeyler söylediler. Sonra da mühendislerden biri, bir elini açıp kapataraktan; „Hep gereksiz konuşuyorsun!“ anlamında işaretler yaptı ve yeniden işini sürdürmeye başladı…

Doğrusu o yaşımda birşey kafama iyice yerleşti: Bu elektrik santralını ve de ona gerekli olan aygıtları kendimiz yapamıyorduk!..

Şimdi burada,bu konuyla ilgili olarak bir başka anım daha geldi gözlerimin önüne…. Balıkesir Necati Bey Öğretmen Okulu’ndaki öğrenciliğim sırasında yaşadım bu olayı…

16-17 yaşlarındaydım… Kendisine çok saygı ve hayranlık duyduğumuz okul müdürümüz Adnan Ardağı, bir dersinde anlatmıştı bu olayı. (Bu okulmüdürümüz gerçekten bir şairdi de!.Şiirleri dergilerdeyayınlanırdı. Ayrıca okulumuzun bir duvarına astığı ve kendisinin yaptığı resimleri de vardı…)

 

İşte lise öğretmenleri de yetiştiren Balıkesir ilindeki bu görkemli Necati Bey Öğretmen Okulu, Alman uzmanlarca, bir bütün olarak inşa edilmişti…

Okul müdürümümüz; bu okulun yapımından yıllar sonra,bir vesile ile Balıkesir’e gelmiş iki Alman mühendisle tanışıyor ve onlara, Almanların yaptığı ve kendisinin yöneticisi olduğu okulumuzdan sözediyor. Sonra da onları okula buyur ediyor…

Haliyle okula buyur ettiği mühendislere, okulun sağını solunu gezdiriyor. Bu gezi sırasında mühendisler; kalorifer borularının olduğu yerde durup müdürümüze bir soru yöneltiyorlar: „Bu boru sistemini kimler yaptı acaba?“

Müdürümüz şaşırıyor ve bir süre susup düşünüyor. Daha doğrusu bu soruyu çok saçma buluyor!..Tabii nezaket gereği, onlara içinden geldiği gibi de bir yanıt veremiyor. Ama okulun tamamının Almanlarca yapıldığını söylüyoryalnızca… „Hayır,“diyor Alman mühendisler. „Bu boru sistemi Almanlarca yapılmamış! Almanlar böyle bir şey yapmaz!..“

Müdürümüz bir kez daha okulun Almanlarca yapıldığını yinelemiş,ama nezaket gereği, artık ısrar etmemiş…

Alman mühendislerini ağırlayıp uğurladıktan sonra, okul müdürümüz kendini tutamamış… Hemen odasına kapanıp okulun arşivindek ibelgeleri taramaya başlamış ve bir süre sonra bulduğu bir belge; sözkonusu boruların, Alman mühendislerce değil, İtalyan mühendislerce döşendiğini belirtiyormuş!..

Müdürümüz,bize anlattığı bu olay konusunda hiçbir yorum yapmadı…

Ama biz onun anlattığı bu olaydan çok etkilenmiştik…

***

Mitolojiyle ilgilenen okurlarımıza, aşağıdaki kitapları öneriyoruz:

 

-. AKDENİZLİ TANRILAR (Yaşar ATAN– 2. Baskı) 

–  AKDENİZ MİTOLOGYASINDN EFSANELER (Yaşar ATAN –)

 –  İNSAN VE TRAGEDYA (André BONNARD – Çev. Yaşar ATAN –2. Baskı.).