Emine Sarıaslan / Bern
5 Kasım’da, Bern’de İran’daki mücadeleyle dayanışma mitingi yapıldı. Bu Bern’de bugüne kadar düzenlenen en büyük İran`la dayanışma mitingiydi. Bundesplatz’da toplanan 3,000’den fazla kişi İran rejimini eleştirerek, İsviçre hükümetini daha tutarlı adım atmaya çağırdı.
Mitingi düzenleyen Free Iran Switzerland adlı kuruluşun yayınladığı bildiride “İranlılar İsviçre sivil toplumunun dayanışmasının farkında, ancak Federal Konsey İran’a karşı Avrupa Birliği’nin uyguladığı yaptırımları kabul etmiyor, bu değişmeli” denildi.
Milletvekilleri de konuştu
Mitingde konuşan milletvekilleri, “İsviçre’nin İran politikasında bir dönüşün zamanı geldi de geçiyor. Avrupa Birliği, Kanada ve ABD tarafından uygulanan tüm yaptırımlar İsviçre tarafından da kabul edilmelidir” dediler. Özellikle İsviçre’deki İranlı rejim muhaliflerinin korunması ve sınır dışı edilmemesinin zorunlu olduğuna dikkat çektiler.
Yapılan konuşmalar sık sık, “mollalar gitsin, kadın-yaşam-özgürlük ve yaşasın uluslararası dayanışma” sloganlarıyla kesildi.
Milletvekili saçını kesti
Sosyal demokrat parti (SP), Yeşiller ve Orta partiden ulusal meclis üyeleri yaptıkları konuşmalarda İran halkıyla dayanışma içinde olduklarını ifade ettiler. Bern’deki Yeşiller milletvekili Natalie Imboden “Onların özgürlüğü bizim de özgürlüğümüzdür” dedi. SP milletvekili Flavia Wasserfallen kalabalığın alkışları arasında saçından bir tutam kesti. Bu esnada mitinge katılanlar, kadınlara özgürlük sloganını haykırdı. Wasserfallen, Federal Konsey’i İran’daki insan hakları örgütlerini mali olarak desteklemeye ve İslami rejimin suçlarını soruşturan Birleşmiş Milletleri desteklemeye çağırdı.
Tanrı adına insan hakları ihlâl ediliyor
Hristiyan halk partisinden Marianne Binder, İran rejimini Tanrı adına insan haklarını ihlâl etmekle suçladı. “Bu nasıl bir Tanrı böyle? Bu kabul edilemez. Tanrı adı kullanılarak adaletsizlik yapılıyor” dedi. “İran halkının yanında olduğumuzu ve özgürlük mücadelelerinde onları desteklediğimizi gösterelim, mücadelelerine güç katalım” diyerek, “İran hapishanelerindeki koşullar insan haklarına aykırıdır, işkence ve tecavüz günlük hayatın bir parçasıdır. Uluslararası Kızıl Haç Kurumu bu konuyu araştırmalı ve tutukluların kasten öldürüldüğüne dair bilgileri incelemelidir” diye çağrı yaptı.