İsviçre Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) tarafından, Basel/Pratteln kentindeki KUSPO salonunda 3 Mayıs 2025 Cumartesi günü gerçekleştirilen Kitap Gününde, “Ücretli Kölelik Düzeninde Ev İşçisi Kadınlar”, “Yeni Dünya Düzeninde Ortadoğu ve Türkiye” ve “Dünyada Değişen Dengeler ve Yükselen Milliyetçilik” başlıkları ile paneller düzenlendi. Etkinlik salonunda kitap stantlarındaki kitapların yanı sıra yiyecek ve içecek stantları katılımcıların ilgisine sunuldu.
Yaklaşık 350 kişinin katıldığı etkinlik İsviçre DİDF Başkanı Haydar Sancar’ın yaptığı açılış konuşmasıyla başladı. Etkinliğin gerçekleştirildiği saatlerde 18 gündür yoğun bakımda yasam mücadelesi veren DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in hayatını kaybettiği haberi katılımcılar arasında derin üzüntüyle karşılandı. Önder, etkinlikte yapılan konuşmalarda anıldı.
İlk oturumda yazar Maria Magdalena Moser, “Ücretli Kölelik Düzeninde Ev İşçisi Kadınlar” başlığıyla yaptığı sunumda, konuyla ilgili yaptığı çalışmalar üzerinden, görünmeyen emek ve ev içi hizmetlerde çalışan kadınların karşı karşıya kaldığı sömürü biçimlerini tartışmaya açtı.
İkinci oturumda gazeteciler Fehim Taştekin ve Yusuf Karadaş, “Yeni Dünya Düzeninde Ortadoğu ve Türkiye” konusunu ele aldı. Özellikle Suriye’deki ve genel olarak Ortadoğu’daki jeopolitik gelişmelerin Türkiye ile ilişkisi, savaş politikaları, emperyalist müdahalelerin ve bölgesel aktörlerin yeniden yapılanan rollerini tartıştı. Türkiye’de süren Kürt Sorununun çözümü konusunda devam eden sürecin ele alındığı bölümde, yazarlar PKK’nin silah bırakma ve kendini feshetme çağrısının Türkiye ve Ortadoğu’daki Kürt Halkı üzerinde yarattığı etki ve güncel yaşanan gelişmeler üzerine değerlendirmeler yaptılar. Değerlendirmeler ilgisiyle dinlendi.
Akşam oturumunda ise gazeteciler Can Dündar ve Yücel Özdemir, “Dünyada Değişen Dengeler ve Yükselen Milliyetçilik” başlığı altında, Avrupa’da ve dünyada yükselişe geçen sağ popülist hareketleri analiz etti. Özdemir, yaptığı sunumda, göçmen karşıtı politikaların ve medya manipülasyonunun etkilerini, kapitalizmin kriz anlarında yeniden ürettiği ırkçı ve milliyetçi söylemlere karşı ideolojik ve politik bir mücadele hattı inşa edilmesi gerektiğini vurguladı. Avrupa’da işçi sınıfı ve emekçiler üzerinde artan yoksulluk, güvencesizlik ve işten çıkarma dalgası, sağ milliyetçi ve ırkçı hareketlerin bu zeminden beslenmesi, savunma ve silah sanayine yapılan devasa bütçeler oturumun öne çıkan başlıkları arasında yer aldı. Dündar da Türkiye’deki gelişmeler hakkında görüşlerini ifade ederek, bir değişimin kaçınılmaz olduğunu anlattı.
Panel sonrasında Evrensel Gazetesi Yazarı Yücel Özdemir ve Araştırmacı-Yazar Fehim Taştekin kitaplarını imzalayarak, okuyucularla sohbet ettiler.
GÖRÜŞLER:
Maria:
Kitap Günü benim için heyecan verici bir deneyimdi: Maalesef Türkçe’den tek kelime anlamadığım için etkinliğin diğer kısımlarını sadece sözel olmayan algılarımla algılayabildim. Erkeklerin bu işte ne kadar önemli olduğunu fark ettim. Kadınlar ve gençler daha az temsil ediliyordu ama belki de tam da bu yüzden kadınlardan çok olumlu geri bildirimler aldım. Ve ayrıca bu yıl diğer yıllara göre daha fazla kadının soru sorması da beni çok mutlu etti. Başka ülkelerdeki kadınların deneyimlerinden yararlanarak diğer kadınlara güç verebiliyor olmak güzel bir şey.
Gülay:
Ben ancak ikinci bölümden sonra etkinliliğe katılabildim
Sırrı Süreyya Önderin Ölüm haberi hepimizi derinden üzdü. Programlar başlarken öncelikle Sırrı Süreyya Önder’in anılması benim açımdan çok önemliydi. Hep ortak bir acıyı paylaşmak hem de’ hepimizin ortak sorunlarını kendi alanlarından uzman olan ve duruşlarıyla bizden bir olan panelistleri dinlemek benim gibi herkese iyi geldi diye düşünüyorum.
Programın akışı iyi ayarlanmış olduğu için ben sıkılmadan, yorulmadan dinledim.Zaten programın içeriği genel olarak çok iyiydi.
Özelikle her bölümden sonra verilen aralarda, hem kitap Stanlarını gezip Yazarlarla sohbet etmek’hem de kitap alıp imzalatılması güzeldi.
Yemek ve içecek büfesi çok başarılıydı.Güzel bir organizasyondu, Emeği geçen herkesin eline sağlık.
Deniz:
Etkinlik son derece dolu dolu, bilgilendirici ve düşündürücü bir etkinlikti. Panelin ilk bölümünde, Bolivyalı ev işçisi kadınların zorlu yaşam koşulları ve mücadeleleri ele alındı. Bu bölümü özel kılan ise, bu kadınların hikâyelerini doğrudan kaleme alan yazar Maria Magdalena Moser’i bizzat dinleme fırsatını bulmamızdı. Moser, tanıklık ettiği olayları ve gözlemlerini samimi bir dille bizlerle paylaşarak katılımcılara derin bir farkındalık kazandırdı.
Bu etkinlik sayesinde değerli gazetecilerimizden; Türkiye, Ortadoğu ve Avrupa gündemine dair güncel, derinlikli ve özgün analizler dinleme fırsatı bulduğum için kendimi çok şanslı ve mutlu hissediyorum. Bu tür etkinliklerin çoğalması, toplumsal farkındalığın artması açısından son derece kıymetli.
Meral:
Teknolojik gelişmelerin baş döndürücü bir hızda ilerlediği, insanların ilgi alanlarının yön değiştirdiği, kitap okuma alışkanlıklarının farklı boyutlar aldığı günümüzde böylesi bir çabayı önemli buluyorum.
Bu gibi etkinlikler, edebiyata ve edebiyatın gücüne, kelimelerin büyüsüne, hayallerin geliştiriciliğine, derinlikli ve çok renkli düşünmenin ihtişamına inanan insanlarda dahi “hala kitap okunuyor mu? Hangi boyutlarda ve hangi kesimlerde okunuyor? Gençlerin edebiyata ilgisi var mıdır hâlâ ve ne düzeydedir? “ gibi soruları da beraberinde getiriyor her şeye rağmen. Etkinliğe katılanların yaş ortalamasına bakıldığında gençliğin bu alana olan ilgisinin çok da yüksek olmadığı kanaatine varmak mümkün. Bunda etkinliğinin ağırlıklı olarak ebeveynlerin dilinde yapılmış olması da etkili oldu.