Artan ırkçılık gençleri daha çok etkiliyor

 

 

Irkçılıkla Mücadele Servisi’nin iki yılda bir yayınlanan son raporuna göre, 15 ila 24 yaş arasındaki gençlerin %40’ı son beş yılda ayrımcılığa uğradıklarını söylüyor.

Toplamda, nüfusun %32’si son beş yıl içinde ayrımcılık veya şiddete maruz kaldı. Bildirilen ırkçışiddetin sayısı genç nesiller arasında artıyor. 15-24 yaş grubunda 2 puan, 25-39 yaş grubunda 5 puan artarak yüzde 39’a yükseldi.

Irkçılıkla Mücadele Servisi yaptığı açıklamada,40 ila 54 yaş arasındaki artış oranı ise daha dikkat çekici.  %6’dan %30’a yükseldi.

Raporun gösterdiği gibi İsviçre’deırkçılık günlük hayatın her alanında yer alıyor. Ancak iş arama ve günlük mesleki yaşam gibi kategorilerde olanlar,  listenin başında geliyor. Ardından, hafif bir artış eğilimi ile konut ve okul gelmektedir. Irkçı söylemler ve eşit olmayan muamele dikkat çekendiğervakalarınbaşında. Fiziksel şiddet eylemleri oranı ise bu tabloya göre oldukça nadir kalıyor.

Irkçılık ve nefret söylemi esas olarak internet ve sosyal medya aracılığıyla yayılmakta. Irkçılıkla Mücadele Servisi, Covid-19 pandemisinin başlangıcından bu yana komplo teorilerinin, özellikle de Yahudi aleyhtarlığının hızla arttığını belirtiyor. Mevcut kriz, İsviçre’de de “Black LivesMatter” hareketinin ortaya çıkardığı toplumsal kırılmalar ve eşitsizlikler olarak yeniden ortaya çıktı.

Ancak eşitliği ve temel hakları savunanların da seslerinin yükseldiğini unutmamak gerekir. İsviçre nüfusunun sadece %58’i ırkçılığı ciddiye alınması gereken bir sosyal sorun olarak algılamakta. Rapora göre, neredeyse her üç kişiden biri buna karşı koymak için daha fazlasının yapılması gerektiğine inanıyor.

İsviçre’deırkçılıkla mücadele önlemleri henüz başlangıç aşamasında. Irkçılıkla Mücadele Servisi, stratejik yönelim ve finansal kaynakların eksikliğine dikkat çekerken, ayrımcılığa ve ırkçılığa karşı korumanın henüz tüm faaliyetlerde, yaşamın tüm alanlarında ve yönetimin her düzeyinde sistematik olarak dikkate alınmadığını belirtiyor.

Servisin bir diğerönerisiise: “Devlet ve kitleörgütleri, internet kullanıcıları ve platform operatörleri, ifade özgürlüğünü sağlarken güvenli, ayrımcılık ve ırkçılıktan arınmış bir dijital ortam yaratmanın yollarını bulmak için birlikte çalışmalı” oldu.