Uluslararası meselelerin kamu ve özel medya kuruluşları tarafından ele alınışı, hem içerik hem de haberin verildiği perspektif açısından tek tip ve taraflı bir yaklaşımı gözler önüne seriyor.
İsviçre ana akım medyası dış meselelerle ilgili haberleri çoğunlukla dünyanın zengin emperyalist ülkelerinin bulunduğu “Kuzey ülkeleri” olarak adlandırılan ülkelerde (ABD, Kanada, Batı Avrupa, Avustralya ve Japonya gibi ülkeler) faaliyet gösteren üç haber ajansından alıyor: ABD merkezli Associated Press (AP), Kanada merkezli Reuters ve Fransız Agence France Press (AFP). İsviçre Medya kuruluşlarının Atlantik ötesi iletişim ağlarına dahil olması ve bu ağlar tarafından desteklenmesi, ABD dış politikasının çıkarlarına hizmet eden yayıncılığı daha da olanaklı hale getiriyor.
MEDYADA BÜYÜK TEKELLEŞME
Tüm ana akım medyada genellikle tek tip haber yapılmasının bir nedeni de medya sektöründeki tekelleşmenin daha da merkezi bir konuma yerleşmesiyle ilgili. Kontrol ise 4 büyük medya tekeli tarafından sağlanıyor.: Ringier (Blick, Handelszeitung, L’Illustré dahil), CH Media (Aargauer Zeitung, Solothurner Zeitung, Schweiz am Wochenende, Tele Zürich, Watson dahil), NZZ Mediengruppe ve TX Group (Tages-Anzeiger, 20 Minuten, Schweizer Familie, Der Bund, Tribune de Genève, Der Landbote dahil). Bunların yanı sıra kanton ve bölgelerde çıkan yerel gazeteler de var. Geleneksel gazetecilikten giderek daha az, dijital pazarlardan ve platformlardan ise giderek daha fazla para kazanıyorlar. Bu platformların devasa boyutlara ulaşmasıyla birlikte, reklam paraları giderek gazete, radyo ve televizyonlardan çekilmekte ve hedef odaklı reklamların kullanıcılara göre özelleştirilebildiği çevrimiçi platformlara yatırılıyor.
Azalan kaynaklar karşısında geleneksel medya, kopyala-yapıştır gazeteciliğine, yani dış kuruluşlar tarafından hazırlanan ve kullanıma sunulan içeriğe giderek daha fazla başvurmakta ve güven duymaktadır. Buna, şirketlerin ve hükümetlerin basın bültenlerinin ve haber ajanslarının içerikleri de dahildir.
ULUSLARARASI HABER AJANSLARI
AP, Reuters ve AFP tarafından üretilen bu haberler dünyanın dört bir yanındaki çevrimiçi, yazılı ve görsel medya tarafından alınıyor ve genellikle incelenmeden yeniden yayınlanıyor. 1894 yılında kurulan İsviçre haber ajansı SDA-Keystone, 2020 yılında Almanca dış haber servisini Alman basın ajansı dpa’ya devretti; dpa da ABD’li AP’nin Almanya’daki tek dağıtım ortağı durumunda.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ YOK
Dünyanın emperyalist kuzey ülkelerinin dış politikalarını ilgilendiren konular söz konusu olduğunda, ana akım medyadaki basın emekçileri genellikle katı kurallara tabi tutulmaktadır. Örneğin ARD, 18 Ekim 2023 tarihinde Gazze hakkında haber yapmak için 44 sayfalık bir iç tüzük yayınlamış ve bu tüzükte çatışma ve ilgili aktörler hakkında tam olarak nasıl yazılacağı kurallara bağlanmıştır. Alman yayınevi Axel Springer Verlag’ın kurumsal tüzüğü aynı zamanda medya emekçilerinin haber yaparken uymaları gereken kuralları da belirlemiştir. Bunlar arasında birleşik bir Avrupa’yı savunmak, İsrail devletinin var olma hakkını desteklemek ve ABD ile Avrupa arasındaki transatlantik ittifakını savunmak yer almaktadır. Ocak 2024’te New York Times, Washington Post ve Los Angeles Times’ın 7 Ekim – 24 Kasım 2023 tarihleri arasında Gazze’deki savaşla ilgili haberleri üzerine bir araştırma yayınlanmıştır. Bu araştırma, “katliam” ve “korkunç” gibi terimlerin neredeyse sadece Filistinliler tarafından öldürülen İsrailli sivillerle ilgili olarak kullanıldığını, ancak İsrail saldırıları sonucu ölen Filistinliler için neredeyse hiç kullanılmadığını göstermektedir.
ATLANTİK ÖTESİ İŞBİRLİĞİ
Ana akım medya, Dünya’nın emperyalist Kuzey ülkelerinin çıkarlarını savunan ABD ve Batı Avrupa devlet kurumları, düşünce kuruluşları ve şirketlerle yakın bağlara sahiptir. Bunlardan biri de Bilderberg Grubu’dur. Yılda bir kez Kuzey Amerika ve Avrupa devlet başkanları, üst düzey askeri yetkililer, NATO temsilcileri, enerji ve ilaç şirketleri, bankalar ve yatırımcıların yanı sıra üniversitelerden ve medyadan temsilcileri bir araya getirmektedir.
2023 yılında İsviçre Dışişleri Bakanı ve Federal Konsey Üyesi Ignazio Cassis Bilderberg toplantısına katılmıştı. Medya temsilcileri arasında Axel Springer Verlag’ın CEO’su, İtalyan televizyon kanalı La7 TV’nin genel yayın yönetmeni, Fransızca yayın yapan İsviçre gazetesi Le Temps’ın genel yayın yönetmeni, Bloomberg LP ve The Economist’in genel yayın yönetmenleri, Financial Times’ın dış yorumcusu ve New York Modern Sanat Müzesi’nin direktörü bulunuyordu.
Bu yılki toplantıya katılanlar arasında Google ve Microsoft temsilcileri, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve Lozan’daki İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü EPFL Başkanı da yer aldı.
Öte yandan kamu medyası da bu işbirliğine dahil olmuş durumda. “10vor10” sunucusu Arthur Honegger, İsviçre ve ABD arasında değişimi teşvik eden bir vakıf olan American Swiss Foundation’ın (Amerikan İsviçre Vakfı – ASF) Genç Liderler’inden biri. ASF’nin öncülük ettiği Genç Liderler Konferansında Vakfın amacı “önümüzdeki yıllarda Atlantik’in her iki yakasında kamuoyunu şekillendirecek olan, her iki ülkeden gelecek vaat eden gençlere” odaklanmak olarak ifade edildi.
NZZ ve Tages-Anzeiger editör ekiplerinin mevcut ve eski üyeleri de Genç Liderler arasında yer alıyor. Üst düzey diplomatlar, hükümet temsilcileri ve iş ve kültür dünyasından temsilcilerle bir araya geliyorlar. Amerikan İsviçre Vakfı’nın sponsorlarının listesi kimin çıkarlarının gözetildiğini gösteriyor: UBS, Nestlé, Winterthur Insurance (şimdi AXA), Crédit Suisse, ilaç şirketleri Ciba-Geigy, Hoffman-La Roche ve Novartis, Zurich Insurance, Swiss Re, Holcim, Schindler, Rolex, Syngenta, Adecco, Swiss ve İsviçre Ulusal Bankası.
BASIN EMEKÇİLERİ MÜCADELE EDİYOR
Basın emekçileri, siyaset ve iş dünyasının habercilik üzerindeki etkisine karşı kendilerini savunmaya, seslerini yükseltmeye çalışıyor. Bu yılın Nisan ayında ARD, ZDF ve Deutschlandradio çalışanları bir bildiri yayınlayarak yönetimlerini “artık gazetecilik ve etik standartlarını karşılayamıyorlar” diye eleştirdi.» Bildiride haberlerin temel mesajlarının daha habercilik başlamadan önce belirlendiği ve araştırma için zaman baskısının çok fazla olduğu belirtiliyor. Ayrıca siyaset, iş dünyası ve lobi gruplarının nüfuz etmesi nedeniyle özgür, bağımsız ve kaliteli gazetecilik yapmanın zorlaştığı da vurgulanıyor. Buna ek olarak, editoryal personelin büyük çoğunluğunun güvencesiz, geçici iş sözleşmeleriyle ya da sözde serbest çalışan olarak görev yaptığı ifade ediliyor. Bildiriyi imzalayanlara göre, varoluşsal korkular “uyarlanmış” gazeteciliği destekliyor. Yine 6 Mayıs 2024 tarihinde, İtalyan kamu yayıncısı Rai’nin basın emekçileri, “bilgi alanlarının siyaset tarafından her yerde kontrol edilmesini” bir grevle protesto etmişlerdi.
İsviçre’nin medya yapısındaki mevcut tekelleşme ve uluslararası baskılar, özgür gazetecilik için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Gazetecilerin özgürlük talepleri ise bu mücadelede umut vaat ediyor. (Arkadaş)