Almanyalı Osmanlılar (Osmanen Germania) Çetesini Sedat Peker’de yemlemiş!

 

Türkiye’nin  sermaye –siyaset – mafia  saçayakları  üzerinde 80 ‘li yıllarda temellendirilen devlet yapısında  trilyonluk rant paylaşımlarından kaynaklanan  çatlak giderek büyüyor. Yapının mafia ayağında,  gözden çıkarılan Sedat Peker;  ‘Aile’ içindeki kirli işleri, soygun ve cinayetleri, çöktükleri gayrimenkulleri, kokain trafiğini  ‘’Samimi ikrar’’ıyla  ifşaya devam ediyor. Youtube üzerinden  yayınladığı  9 . Videoda  ise, AKP MYK üyesi  Metin Külünk’e  “10 Bin dolardan daha fazla (300 bin) verdiğini, seçim dönemi bazı milletvekillerinin araçlarına çantayla para koydurttuğunu,  Külünk’ün  ricasıyla Avrupa’daki derneklere defalarca para yolladığını’’ söyledi. Metin Külünk, Alman İstihbarat verilerine göre, sadece  AKP’nin Avrupa İşlerinden sorumlu olmayıp; Organize suç çetesi olarak  bilinen  Almanyalı Osmanlılar Çetesi’yle ve  adı daha sonra (UID) olarak değişen,  Türk Demokratlar Birliği (UETD) İle de  bağlantılı bir kişidir..
 
         Almanyalı Osmanlılar çetesi,  2014-15  yıllarında,  başlangıçta sözde Boks Klübü  olarak kuruluyor,  kısa bir zaman içinde  Almanya, Türkiye, Avusturya, İsveç ve İsviçre’de örgütleniyor. Almanya’da açılan çeşitli davalarda  Almanyalı Osmanlılar  üyelerinden 8 kişi, şantaja, fuhuşa zorlama, ağır  şekilde adam yaralama gibi suçlardan  farklı cezalara çarptırıldı. Almanyalı Osmanlılar Stuttgart Teşkilatı Başkanı Levent U.’ya altı yıl altı ay, Almanyalı Osmanlılar Dünya Başkan Vekili Selçuk S.’ye üç yıl dört ay hapis cezası verildi. Almanyalı Osmanlılar’ın  Dünya Başkanı Mehmet Bağcı ile diğer sanıklar  tecilli hapis cezasına çarptırıldı.Temmuz 2018’de Federal İçişleri  Bakanlığı, bu çetenin faaaliylerini yasaklamış olsa da, çetenin Türkiye ve Tayyip Erdoğan Bağlantısı  ortaya çıkmasına rağmen; Almanya,  politik hesaplar güttüğü için konuyu örtbas etti.
 
        Neue Zürcher Zeitung gazetesinin 25 Kasım 2018 tarihli bir haberinde ; Alman makamların tuttuğu 2017 tarihli “gizli” ibareli bir raporda “İsviçre, lojistik faaliyetlerde örgüte (Almanyalı Osmanlılar) para ve silah sağlamada büyük öneme sahip” ifadesinin yer alıyor.. Aynı haberde ; ‘’Türkiye’nin Almanyalı Osmanlılara silah temininde maddi destek verdiği ve çetenin dünya lideri olduğunu iddia eden Mehmet Bağcı’nın İsviçre’de scorpion marka bir silah, şarjör ve mermi ısmarladığı’’ belirtiliyor. Koblenz’de silahın teslimatının yapılmasından kısa süre sonra alan grubun polis kontrolüne takıldıkları ve o zamandan beri Darmstadt’da soruşturma yürütüldüğü kaydediliyor. Soruşturmayı yürüten Darmstadt kentinin bağlı bulunduğu Hessen Emniyet Teşkilatı, Almanyalı Osmanlılar bir organize suç çetesi olsa da, giderek siyasileştiğini, AKP ve UID’in (eski adıyla UETD) tesiri altına girdiğini savunuyor. Darmstadt Savcılığı o dönem Metin Külünk ve MİT mensubu olduğu iddia edilen bir kişi hakkında daha soruşturma başlatıyor. Rapor  o dönemden beri Metin Külünk’un Almanya’ya gelemediğine  dikkat çekiyor.
Osmanlıların “Dünya Başkanı” diye niteledikleri liderleri Mehmet Bağcı’nın bir grupla Erdoğan’ın Başdanışmanı  İlnur Çevik’i ziyareti ve ziyarete dair paylaştıkları fotoğrafa dikkat çekiliyor.  Ayrıca, kendini ”işadamı’ olarak  tanıtan fakat Almanya’da yasaklı çetenin yöneticilerinden olan Taner Ay‘ın da Türkiye’de AKP’yle yakın ilişkisi belirlendi.Babasının KKTC’nin Düsseldorf  fahri elçiliğini  yaptığı belirlendi.  Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yla farklı birçok etkinlikte yan yana gelen Taner Ay’ın, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’la ve AKP’li birçok milletvekiliyle sıcak pozları  medyada yeraldı.
 
    Kısaca , ‘Almanyalı Osmanlılar’ adıyla  ya da benzeri isimlerle anılan bu türden tetikçi  çeteler, Türkiye faşizan yönetimine konsolosluklar aracılığıyla  bağlantılı  olarak çalışıyorlar. Devlet yetkilileri ve SETA ajanları yıllardır, yurtdışı lobi faaliyetlerinin artırılmasından ve MİT’in yurtdışı operasyonlarda, MOSSAD gibi  aktif  görev almasından  bahsetmiyor mu ? Gelinen yerde, gerek ülke içinde ve dışında mafyalaşmış devlet yapısı; SETA adlı sözde düşünce kuruluşu ve  Pelikan vb. Trol  ekipleriyle; demokratik kitle örgütleri ve kurumları, Komünistleri, devrimci – demokratları, gazetecileri,  kürt yurtseverlerini  önce  terörist olarak damgalayıp  sosyal medya  üzerinde  algı oluşturuyor. Daha sonra da, hedef alınan kişi ve kurumları  baskı ve terör yoluyla sindirmek, kendilerine bağlayıp ajanlaştırmak  ya da  yoketmek  amacıyla ; ihaleyi  çete organizasyonlarına, paramiliter faşist örgütlere veriyorlar.Aslında Türkiye Devleti’nin bu türden  icraatları, gerek ülke içinde gerekse yurtdışında yeni değildir.12 Eylül’den sonra kullanılan çeteler ve elebaşları “Susurluk” la  kısmen deşifre olsa da , daha sonra yeniden yapılandırılarak, mali olarak güçlendirilerek,  yenilenerek  piyasaya sürüldü.AKP’ nin ve devlet yapılanmasının, sermaye dünyasının, yargıçların  mafya gruplarıyla oluşturduğu suç karteli, aslında  yasal devlet yapılanmasının, görünmeyen  arka  yüzüdür, ’Derin devlet’ tir. Tasfiye edilen ve içeriden biri   olarak kamuoyuna seslenen, eskinin suçörgütü lideri Sedat Peker’in ifşa ettiği suçlar;  bu eli kanlı şebekenin   toplam yaptıklarının  – Hanefi Avcı’nın deyimiyle – ‘’ %3’ü bile değil’’dir. Şuç Karteli’nde hiyerarşinin en  tepesinde bulunan ise, şebeke reisi, doğal olarak devletin tüm yetkileri elinde toplayan T. Erdoğan’dır. Bütün izler, trilyonluk kokain ticareti,  bütün haraçlar,  el koymalar, ‘çöktürme’ lerden yararlananlar ; T. Erdoğan’ın yakın  aile çevresine uzanmakatadır. Faili meçhul cinayetler, kaybedilen, devrimci, demokrat  ve kürt yurtseverlerinin  gerçek failleri; bu şebekenin  başında bulunanlardır.Bunlara yalakalık yapan, hergünkü yalan haberlerle, gerçekleri gizleyip  toplumun bilincini esir almaya çalışan  TV  ve Gazetelerde baş köşeyi kapmış, suçortağı  kemik yalayıcılar; S.Peker’in görüntülü belgeli ifşaatlarıyla, köşe bucak saklanmaya başladılar. Ama bizler  çok öncesinde gerçeleri açıklayan, kapitalizmin tüm pisliklerini ,devlet yapılanmasını, mafia ile suç ortaklıklarını deşifre eden bir geleneğin sürdürücüsüz.Ne sokak  tetikçilerini, ne de medyanın bilinen yalaka  tetikçilerini, unutmadık, unutturmayacağız. 
    Bu faşist  yapının  yurtdışında  tetikçiliğini yapan, ‘Almanyalı  Osmanlılar’ çetesinin, Kostanz- Kreuzlingen bölgesinde  Salih Güneş’e  yönelik tehditlerini,  arkadaşımızın devrimci çalışmasına ve gazeteciliğine yönelik bir saldırı olarak değerlendiriyoruz. . Salih yoldaşımızla her zaman dayanışma içindeyiz . Bu çetenin iplerini elinde tutanları  tanıyor ve  uyarıyoruz: halkın emeğini ve alınterini sömüren sermaye düzenine ve onların zülüm aygıtlarına ve elikanlı tetikçilerine karşı  mücadelemizi; şimdiye kadar olduğu gibi,  kesintisiz sürdüreceğiz.