AB ANLAŞMASI BASINI BÖLDÜ

İsviçre ve Avrupa Birliği arasındaki tarihi anlaşmanın ardından İsviçre basını, oldukça farklı tepkiler verdi. Bazı gazeteler bu anlaşmayı bir başarı olarak överken, bazıları gelecekteki zorluklara ve şimdiden halının altına süpürülen sorunlara dikkat çekiyor.

«Bu 20 Aralık kutlanması gereken bir gün», diyor Le Temps. Gazete, bu anlaşma hakkında ne söylenirse söylensin, İsviçre’nin Avrupa ile «derin bir şekilde iç içe geçmiş» olduğunu ve Avrupa pazarına erişimin «temel» bir önem taşıdığını vurguluyor. Le Temps, müzakere edilen paketlerin «ustaca» bölündüğünü ve bunun ileride anlaşmanın onaylanma şansını artırabileceğini belirtiyor.
La Liberté de İsviçre’nin Avrupa’ya olan ihtiyacını vurguluyor. Fribourg merkezli gazete, özellikle serbest dolaşım ilkesine dikkat çekiyor ve bunun İsviçre için «özel olarak tasarlanmış» olduğunu, ayrıca İsviçre ekonomisinin «vazgeçilmez» iş gücünü sağladığını ifade ediyor. Avrupa Birliği’nin eğitim, araştırma ve yenilik programlarına erişim de İsviçre üniversiteleri için «hayati» olarak değerlendiriliyor.

“AVRUPA YANLISI ALEV” SÖNÜYOR
İki Cenevre gazetesi Tribune de Genève ve 24 Heures, bu anlaşmanın coşkusunun yerini şüpheciliğe bıraktığını dile getiriyor. «Elbette, Brüksel ile ilişkilerimizi sürdürülebilir ve istikrarlı hale getirmek önemli (…). Ancak bu argüman o kadar uzun süredir tekrarlandı ki artık etkisini kaybediyor» diyor.
Gazeteler, İsviçrelileri ikna edebilecek «güçlü kişiliklere» ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor; ancak bu kişilerin «suskunluğu ve yokluğu» dikkat çekiyor. «Avrupa yanlısı alevi yeniden canlandırabilecek kıvılcımı arıyoruz, ancak bu paketi sabote etmek isteyenler yıllardır kampanya yapıyor,» diye ekliyorlar.

IGNAZİO CASSİS ELEŞTİRİ ODAĞINDA
Almanca konuşulan bölgede ise anlaşmanın geleceğiyle ilgili ciddi şüpheler var. Tages-Anzeiger, «Federal Konsey, gerçekten acil olan konular için henüz çözümler sunmadı» diyor. Göçle ilgili koruma maddesinin ne zaman ve nasıl uygulanacağı ve referandum gerektiren dört mesele için ne tür bir çoğunluğun gerektiği konusunda belirsizlikler mevcut.
Gazete, muhaliflerin kamuoyunda hâkim olduğunu ve hükümetin savunmada kaldığını ifade ediyor. Dışişleri Bakanı Ignazio Cassis, eleştirilerin hedefinde. Tages-Anzeiger, Cassis’in müzakereler sırasında «adeta kaybolduğunu» ve Neue Zürcher Zeitung ise iletişim konusunda «sınıfta kaldığını» belirtiyor. Cassis’in o günkü «düşük enerjili» açıklamalarının gazetecilerden gelen sorular nedeniyle savunmaya çekildiği belirtiliyor.
Blick, hükümetin çoğunluğunun şimdiden bu anlaşmanın başarısız olacağına inandığını ima ediyor. “Bu durumda dürüst olmakta fayda var. Aksi takdirde, sonu gelmeyen müzakerelerin ardından sonu gelmeyen istişareler bir mazeret egzersizine dönüşecektir” diye yazıyor. Schweiz am Wochenende ise Federal Konsey’in müzakereleri mükemmel bir şekilde yönettiğini savunuyor.

Sonuç olarak, İsviçre’nin Avrupa Birliği ile imzaladığı anlaşmaya dair medyanın görüşleri arasındaki uçurum oldukça belirgin. Ancak, gazetelerin çoğunlukla övgü ve eleştiriyi bir arada sunması, anlaşmanın kapsamlı bir değerlendirmesini yapma açısından yetersiz kalıyor. Bazı gazeteler başarıyı kutlarken, diğerleri hükümetin iletişim stratejilerini ve geleceğe dair planlarını sorguluyor, fakat daha fazla detaylı analiz ve yapıcı eleştiri yerine, yüzeysel bir şekilde durumu aktarmakla yetiniyorlar. Özellikle Ignazio Cassis’in tutumu üzerine yapılan eleştiriler, liderlik eksikliklerine işaret etse de, bu eleştirilerin somut bir çözüm önerisi sunmadan yapılması, metni yalnızca eleştiriden ibaret kılıyor. (Arkadaş)