Metin ALAN
1 Ekim günü SGB/USS ve üye sendikalar, KVG/LAMal (Sağlık Sigortası Yasası)’ın revizyonu olan EFAS’a karşı oy kullanma kampanyasını resmen başlattılar.
24 Kasım’da, daha çok Almanca kısaltması “EFAS” olarak bilinen Sağlık Sigortası Yasası’nda yapılması önerilen değişiklik taslağı oylanacak. Taslak, mevcut finansman sistemini basitleştirme iddiasıyla, halk için ciddi ölçüde olumsuzluklar getirecek değişiklikler içeriyor. Örneğin uzun süreli bakımın (EMS ve evde bakım) entegre edilmesi ve kantonların bu sektörden ayrılmasıyla, primlerdeki yükselme eğilimi daha da artıyor hale gelecek. Yanı sıra kantonların rolü, vergilerin 13 milyar CHF’sini doğrudan sağlık sigortası şirketlerine ödemekle sınırlı kalacak ve sonuç olarak, pahalı ek (tamamlayıcı) sigortası olmayan hastaların bakım hizmetlerinin budanması riski ise artacaktır. Bu açıdan EFAS projesi, emekçi halk için çok tehlikeli ve hayati önemde sonuçlara yol açabilecek, sağlık hizmetlerinin zaten kırıntılar halinde kalmış kamusal niteliğini tamamen ortadan kaldıracak bir özelleştirme projesidir.
EFAS ile şu anda farklı şekilde finanse edilen yatılı bakım (hastaneler ve EMS) ve ayakta bakım (doktor muayenehaneleri, ayakta hasta tedavisi, evde yardım ve evde bakım) hizmetleri gelecekte İsviçre genelinde aynı pay dağıtım esasına göre finanse edilecektir. İsviçre İşçi Sendikaları Konfederasyonu (USS/SGB) Başkanı Pierre-Yves Maillard, “EFAS ile mevcut sağlık sigortası primlerimizin 35 milyar CHF’sine ek olarak, özel fonlar, herhangi bir demokratik meşruiyet veya şeffaflık olmaksızın, her yıl vergi mükelleflerinin 13 milyar CHF’sini yönetmek zorunda kalacak” dedi. Gelecekte prim ödeyenler, sağlık hizmetlerinin tüm alanlarında maliyetlerin dörtte üçünü üstlenmek zorunda kalacak. Kamu Emekçileri Sendikası (SSP-VPOD) Başkanı Christian Dandrès ise şunları ekliyor: “EFAS, sağlık sigortacılarının tüm sağlık sistemimizin kontrolünü ele geçirmesine olanak tanıyacaktır.»
Yaşlanan toplumun, uzun vadeli bakım harcamaları (EMS ve evde yardım ve bakım) keskin bir şekilde artmaktadır. Prim ödeyenlerin gelecekte daha büyük bir yükün altına girmesi gerekecek olan tam da bu maliyetlerdir. Maliyet paylaşımına ilişkin mevcut üst sınır yasadan kalkacaktır. İsviçre Sosyalist Parti Başkan Yardımcısı David Roth, “Dört yıllık bir geçiş döneminden sonra Federal Konsey, hem evde bakım hem de EMS (Huzurevi)’lerde ve acil servis kapılarında, sigortalılar tarafından ödenecek primleri düzenli olarak artırabilecek” dedi. Uzun vadede, daha fazla prim artışının yanı sıra hastaların kendi ceplerinden karşılamak zorunda kalacakları maliyetlerin artmasından haklı olarak endişe ediliyor.
KONTROL SİGORTA ŞİRKETLERİNDE
Uzun süreli bakım (EMS ve evde yardım) alanında, kantonların şu anda yasa koyucu tarafından tanımlanan yetkileri, sağlık sigortası şirketleriyle müzakere edilecek yeni bir tek tip tarife lehine yasadan kolayca kaldırılacaktır. Bunun neye benzeyeceğini kimse bilmiyor. Ancak açık olan bir şey varsa o da zaten bir dizi ek yükle karşı karşıya olan kamu kurumlarının büyük bir baskı altına gireceği. SSP/SGB Genel Sekreteri Natascha Wey’e göre bunun kısa vadede sonuçları olacaktır: “Bakım kalitesi kaçınılmaz olarak düşecektir. Ağır bakıma muhtaç insanlar artık bugünkü kadar iyi destek alamayacaklar. Bunun bedelini hem hastalar hem de sağlık personeli ödeyecektir. Reform, çalışanlar üzerindeki baskıyı daha da arttıracak ve sandıkta büyük ölçüde kabul edilen ancak henüz uygulanmayan hemşirelik girişimiyle açıkça çelişecektir. Unia Başkan Yardımcısı Véronique Polito ise “Mevcut finansman mekanizmalarının ortadan kaldırılması bugün emekçiler üzerindeki baskıyı daha da arttıracaktır. Bu da emekçilerin uzun süreli bakım sektöründen kaçışını körükleyecektir,” diye uyarıyor.
DAHA FAZLA KÂR İÇİN ÖLÜMCÜL REKABET
Bu reform, sağlık sigortası lobisinin, özel kliniklerin, kâr amacı güden bakım kuruluşlarının ve onların parlamentodaki temsilcilerinin fikridir. Kantonlar EMS ve evde bakım sektörlerini finanse etme ve organize etme sorumluluklarından kurtulduktan sonra özel sektörün eli daha fazla güçlenecektir. Bu sayede en kârlı hastaları kendilerine ayırabileceklerdir. Dahası, sigortacılar, tamamlayıcı sigorta programlarını, müşteri olarak gördükleri potansiyel hastalara daha etkin bir şekilde satabilmek için, temel bakım hizmetlerinin karneye bağlanmasından her türlü çıkarı sağlayacaklardır. Böyle bir durumda kaybedenler sıradan sigortalılar olacaktır. Yeşiller Partisi Ulusal Meclis Üyesi Katharina Prelicz-Huber durumu şöyle özetliyor: “Bu revizyon, sağlık sigortacılarına büyük bir güç transferiyle sonuçlanacak ve demokratik kontrol, tıbbi kararlar ve hastaların ihtiyaçları açısından felaket olacaktır.»
Hâlihazırda büyük ölçüde bireysel sağlık sigortası primlerine dayalı olan İsviçre sağlık sistemi, sigortalıların gelirlerini dikkate almadığı için Avrupa’daki en az destekleyici sistemdir. Çok uluslu bir şirketin patronundan bir bakkal çırağına kadar herkes aynı primleri ödemektedir. Kantonlar tarafından sağlanan finansman, en zenginlerin daha fazla katkıda bulunmasını gerektiren vergilere bağlı olduğu için az da olsa daha destekleyicidir.
Bu yeni finansman formülü aynı zamanda birçok sorumluluğun kantonlardan sağlık sigortası şirketlerine aktarılmasıyla sonuçlanacaktır. Bu durumda sağlık sistemi demokratik kontrolden uzaklaşacak ve daha önce bazı hastanelerin yönetimine ticari mantığın girmesiyle görüldüğü gibi, artan primlere ya da bakım kalitesindeki olumsuzluklara karşı hiçbir güvence kalmayacaktır. Uzun süreli bakım alanında, kantonların mali açıdan devre dışı bırakılması yeni bir özelleştirme dalgasını da beraberinde getirecektir.
Adil finansman, hastalar için güvenceli bakım ve sağlık emekçileri için iyi çalışma koşulları sağlık sisteminin öncelikleri olmalıdır. Sistem, kamu hizmeti ilkesinin yanı sıra hastaların ihtiyaçları ve sağlık emekçilerinin etik değerleri etrafında yeniden yapılandırılmalı, eşit, parasız ve kamusal sağlık hizmeti temel talep olmalıdır.(Arkadas)