260 milyar halkın cebinden çıktı

 

 

UBS’in CS’i devlet desteğinde ve gözetiminde yutmasının yankıları sürüyor. Öyle ki bütün mecralarında bu evliliğin önceli sonrası ve beklentilere dair oldukça farklı görüşler dillendiriliyor. Parlamento partileri arasında da tartışmalar ve karşılıklı suçlamalar hayli yaygın. Federal Konseyin ekonomiden sorumlu üyesi Karin Keller-Sutter bu tartışamalrda eleştirilerin odağında yer alırken Sutter’dan önceki sorumlu olan Ueli Maurer’da bu durumdan öyle ya da böyle nasibini almış görünüyor. Şimdi ise CS’i bahşişle yutan UBS’in akıbetinin ne olacağına dair tartışmalar, öneriler geniş bir yelpazede sürdürülüyor. Bütün bu tartışmaların en önemli ortak noktası ise süper büyüklüğe erişen UBS’in taşıdığı riskler ve yarattığı tehlike. Nihayetinde bankanın bilanço toplamı İsviçre’nin yıllık milli gelirinin iki katından da fazla. Yani bir bankanın hükmettiği para sermaye toplamı bir ulusun yıl boyunca ürettiğinin toplamından büyük ve dolayısıyla da yarattığı ‘korku’da büyük. Bu korkunun ortaya çıkardığı sorulara farklı çevreler farklı reçeteler sunuyor. Bir kısmı dizginlerden boşalmış liberalizmin frenine devletin sağlam yasalar ve kontrol mekanizmasıyla basması gerektiğini ileri sürerken, bazıları daha fazla liberalizm ve yasal gevşeklik talep ediyorlar. Yeni yasama döneminde konuya dair hayli ateşli tartışmaların yaşanacağını şimdiden söyleyebiliriz.

Sonbaharda yapılacak seçimler de gözetildiğinde hem Federal Konseyin hem de parlamentonun halkın yaşananlara dair öfkesinin baskısı altında kalacağına dair oldukça güçlü veriler bulunuyor ve halkın ezici çoğunluğu kamu fonlarından halkın vergilerinin, finans tekelerinin kasalarına akmasına neden olan bu banka yutturma işlemine fazlasıyla tepkili ve UBS’in bir kamu bankasına dönüştürülmesi tartışmalarını da yakından takip ediyor. Bu eğilim, ekonomiden sorumlu Sutter’in CS’in yutturulmasının neden olacağı bütçe açığını kapatmak için, halkın gırtlağına çökeceğini ayan beyan ilan etmesinden sonra daha da güç kazanmış durumda. Sonuçta nasıl bir yol izleneceğini ise halkın eğiliminin hangi yöne doğru güç kazandığı belirleyecek. Bütün bu gelişmelere rağmen Ekonomi Bakanı pişkince tekel evliliğine 260 milyar frank kaynak sağlamanın bedelini, emekli aylıklarını kısıp çalışanlara daha fazla prim ödeterek yükü halkın sırtına yıkmak istiyor.

Bu sorunun bir yanı.  Diğer yanını ise Wochen Zeitung’dan (WOZ) Caspar Surber ortaya çıkardı. Surber’in araştırmasına göre kamunun kefaletinde UBS’e sağlanan güvencenin ve mali kaynağın hukuki normlara uygun olup olmadığını araştırmak üzere tayin edilmesi istenen St.Gallen Üniversitesi’nde Profesörlerinden Manuel Amman’ın  yeni eğitim ve inovasyon merkezinin finanse edilmesine CS’de katkı sağlamış. 11 – 13 Nisan tarihleri arasında yapılacak ola olağan üstü parlamento görüşmelerinde konuyu gündeme getirmesi beklenen Sutter’in sert bir muhalefetle karşılaşması bekleniyor. Hatta FDP, bankaların birleştirilmesi ve ensesi kalın yönetici takımının bonus, prim alacağı adı altında koca bir servete çökmesinde, yasayla güvence altına alınmış soygun sisteminde ısrar etmesi halinde konseyde sahip olduğu sandalyeyi de seçimlerden sonra kaybetme riskiyle de karşı karşıya kalabilir. Nihayetinde de bu pilav daha çok su kaldırır.

(ARKADAŞ)