Nilgün ÖZDAL
Yaklaşık 30 yıl önce Fas’tan gelen Hakima üç çocuk annesi ve çocuk bakıcısı olarak çalışıyor, Arap kökenli çocuklara arapça dersi veriyor ve onlara masal okuyor. En büyük hayali bir gün kendi çocuk yuvasını açmak. Hakima ile kadına karşı şiddet hakkında sohbet ettik.
25 kasım’da İsviçre çapında “ kadına yönelik şiddete karşı 16 eylem günleri” isimli etkinlikler başlıyor. Bu konuda bilgin var mı?
Hayır daha önce hiç duymadım. Ben de katılmak isterim. Beni bilgilendirirseniz başka tanıdıklarımı da çağırıp beraber giderim.
Çevrende pek çok göçmen kadın var özellikle Arap kökenli kadınlar. Kadınlar şiddet hakkında konuşuyorlar mı?
Maalesef kadınlar bu konuda konuşmuyor. Arap kökenli kadınlar çoğunlukla sessiz kalmayı tercih ediyorlar, kolay kolay kimseye güvenmiyorlar. Başlarının daha çok belaya gireceğini düşünüyorlar..
Ne tür siddetle karşılaşıyorlar kendi ülkelerinde ve burada yaşadıkları şiddet arasında ne gibi farklılıklar var?
Bazı arap ülkelerinde kadınlar her türlü yoğun baskı altında, neredeyse hiç bir alanda rahat hareket edemiyorlar. Bazıları için İsviçre bir kurtuluş bazıları içinse daha büyük bir cehennem oluyor.Kadın olarak ülkelerinde evin dışında, devletin yarattığı şiddetten kurtulmak için gelenler, daha fazla mücadele ediyor ve kendilerini burada pek çok alanda rahat hissediyor. Ancak evde şiddet görenler, fiziksel şiddete ek olarak daha fazla psikolojik siddete ve tehdite maruz kalıyor. Eşleri tarafından daha cok yalnızlaştırılıyorlar. Dil öğrenmeleri yasaklanıyor, yabancılarla konuşmaları yasaklanıyor. Boşanırlarsa toplumda hor görülecekleri veya asla daha iyi yaşayamayacakları, dul oldukları için başka erkeklerin onlarla evlenmek istemeyeceği gibi aşağılamalar, bu kadınların günlük yaşamlarının bir parçası. çocukları olmadan ülkelerine gönderilme tehditi ise en çok ellerini kollarini bağlayan konu. Memleketine ailesine dönmek isteyenlerin ise kimliklerine pasaportlarına eşleri el koyuyor, saklıyor
Kadınlar ne gibi yöntemlere başvuruyorlar şiddetten kurtulmak için?
Şiddete dayanamayan çaresiz kadınların başvurduğu ve bu çevrede hiç az olmayan çare,.. evden kaçıyorlar. Kocalarının veya ona şiddet uygulayan diğer aile üyelerinin bulamayacağı yerlere.
Kadın sığınma evlerine mi gidiyorlar?
Hayır, oraya gidenler çok az. Başka ülkelere kaçıyorlar, yada İsviçre’de saklanıyorlar. Tabi her kaçan kendini kurtaramıyor maalesef.Onların çaresizliğinden faydalanan insanlarla karşılaştıklarında yeni bir cehennemin içine düşüyorlar Bazılarından ise hiç haber alınamıyor. Izlerine rastlanmıyor. O zaman soruyor insan kendine, gerçekten iyi mi saklanıyor, yoksa yok mu edildi diye…? Özellikle çocuklarını bırakıp kaçan kadınların akibeti hakkında soru işareti çok fazla.
Peki ne yapılmalı şiddete karşı, bu kadınlara nasıl ulaşılmalı yardım etmek, desteklemek için?
Bu kadınları kimse görmüyor, kimisi evde hapis hayatı yaşıyor, kimisi hem kötü koşullarda dışarda çalışıyor,evde kazandığı para hakkında söz ve kullanma hakkı yok.Hareket alanı yok. Devlet bu konuda daha fazla şey yapmalı. Onlara ulaşmak için onların yaşadıkları yerlere gitmek gerekiyor. kendi dillerinde yardım alacakları tercümanlı yerleri, kuruluşları tanıtmak gerekiyor. Pek çok yardım destek alınacak yerler vardır. Ama sanki görünmez gibiler, özellikle dil bilmeyenler için. Göçmen-Mediası ve dernekleri de bu konuda ilgili yerlerin telefon numaralarını sürekli yayınlayabilirler. Yardım alınacak yerleri sık sık tanıtabilirler. Evlerde ve derneklerde toplantı yapabilirler.Kulaktan kulağa yayılmasına katkıda bulunabilirler.