Anamın soğuk su testileri

Yaşar ATAN

 Burada anlatacağımız “anamla ilgili soğuk su testileri konusu”; kasaba halkından bazı kişiler ve çevredeki köylerden kasabamıza at ve eşekleriyle gelip gidenler arasında sözkonusu edilmişti hep.

Kazamızda oturanların bir kısmı; lüks sınıftan sayılan o içme suyunu, kent dışındaki çeşmelerden testilerine doldurup evlerine getirirlerdi yada getirtirlerdi. Tabii ki herkes aynı sulardan tüketemezdi… Çünkü o suyun bulunduğu kaynaklar, kazamızdan epeyce uzaklardaydı… Ama olağan içme suyu ve ev işlerinde kullanma suyu olarak, kasabamızın mahallelerinde çeşmeler vardı.

Bu mahallelerden gelip geçen bazı hayvanlar da, bu çeşmelerin yanındaki kaplarda bulunan suyla, susuzluklarını giderirlerdi…

Bir de kasabamıza henüz elektrik gelmediği için, haliyle buz dolabı diye bir şey yoktu!.. Hatta halkımızın büyük çoğunluğunun, böyle bir şeyin var olduğunu bilmediklerini de burada söylemeliyiz!

Bir de özellikle şunu belirtmeliyiz: Şişelerle su satılması diye bir şey de yoktu o zamanlar!.. Kahvelerde ücretsiz olarak içilen sular, testiler içindeydi ve bu sular, bardaklara doldurulup müşterilere sunulurdu…

İÇME SUYUNUN ÖNEMİ

 Hele Ege ve Akdeniz’e özgü o yakıcı sıcakların egemen olduğu bölgelerde oturanlar için soğuk suyun önemi, kendiliğinden anlaşılır…

Peki elektriğin, haliyle buz dolabının da olmadığı o zamanlarda halk, soğuk su sorununu nasıl bir çözüme ulaştırıyordu? -Tabii ben burada, benim yaşadığım kentim olan, Aydın ilinin kazası Karacasu’dan söz ederken, aynı koşullar içinde yaşayan diğer bölgerdeki yerleşim yerlerinden de söz etmiş oluyorum…

İlkin şunu da özellikle belirtmek gerekiyor: Genellikle bir horoz büyüklüğündeki topraktan yapılma testiler, o bölgemize özgü kırmızı çamurdan yapılıyordu. Bu testileri oluşturmak için de, özel iş yerleri vardı. O bölgenin belli bir yerinden kazılarak çıkarılan o özel toprak, bu iş yerlerinde tokmaklarla dövülüp toz haline getiriliyordu. Sonra da bu dövülüp temizlenmiş toprak, suyla harmanlanıp çamura dönüştürülüyordu. Bu çamur, özel ustaların elinde, su testilerine dönüştürülüyordu…

İşte sözünü ettiğimiz bu kırmız ve katışıksız doğal çamurla oluşturulan testiler; açık havadaki  serin yerlere konduğunda, içinde bulunan su, epeyce soğuyordu.

ÇAMURDAN YAPILMA SU TESTİLERİ

 Doğup büyüdüğüm kazamdaki bu testicilerden bazıları, benim ailemin de en yakın akrabalarıydı…

Hemen hemen benim kazamdaki ve de komşu kazalardaki bütün aileler; sularını bu testilere korlar, onları serin ve havadar köşelerde bekletirlerdi… Bu testilerdeki sular, bir süre sonra, yeterli bir soğukluğa ulaşırdı…

Çünkü testilerin o kırmızı çamurdan oluşmuş bedenleri, çok ince elekler gibiydi. O yüzden de elek gibi ince delikli o çamurdan bedenler, yerleştirildikleri yerledeki serin havayı deliklerinden emerler, içlerindeki suyu serinletip soğuturlardı…

İşte annem de; kazamızdaki insanların Akdeniz ikliminin etkisiyle, yaz aylarında dile gelmez sıcaklıklar içinde yaşarken, aynı sıcaklıklar içinde boğulan diğer insanları da düşünürdü hep. O yüzden o testilerden ikisini yada üçünü, içlerini kaynak sularıyla doldurup evimizin sokak duvarına, yan yana asardı. O duvarın ve de sokağın gölgesindeki testilerin içinde serinleyen o sular, çamurundaki özellik yüzünden, gerçekten de epeyce soğurlardı…

SOKAKTAN GEÇEN YOLCULAR

 O yaz sıcağının egemen olduğu günlerde; sokağımızdan eşeğiyle yada diğer cinsten hayvanlarıyla çevredeki köylerine giden yada köylerinden kasabamıza gelen yolcular, annemin duvarında asılı olan o testilerin yanına geldiklerinde, hemen onlara yanaşırlardı. Çoğu eşeklerin sırtına binmiş durumda olurdu. Yolcu, hemen alnındaki terini siler, testiyi duvardan alır ve onun ağzını örten çam kozalağını da çıkarır, sonra testiyi ağzına dayardı! O soğuk suyu birkaç kez yudumlayaraktan susuzluğunu giderirdi… O soğuk suyla içinde yanan ateşi söndüren yolcu, birşeyler mırıldanırdı…

Hiç kuşkusuz içi su dolu o testiyi oraya asan yada asanlarla ilgili olurdu mırıldandıkları!..

Artık elektriğin gelişiyle birlikte buz dolaplarının kullanıldığı yıllarda bile annemin sürdürdüğü bu alışkanlık, yıllarca, dillerden dillere dolaşmıştı…

 

*************

Mitolojiyle ilgilenen okurlarımıza, aşağıdaki kitapları öneriyoruz:

AKDENİZLİ TANRILAR (Yaşar ATAN– 2. Baskı)

 -AKDENİZ MİTOLOGYASINDAN EFSANELER (Yaşar ATAN –)